17

1.4K 128 19
                                    


🎀

"Bunca şey yaşamışken sizi ayakta tutan nedir?"

"Hatıralar."

Kadın bacaklarını üstü üstüne attığında, sırtını geriye vermiş ve kendinden emin bir şekilde konuşmaya devam etmişti.

"Hatıralar, anılar zamanla uçar gider."

Adam dikleşirken, kadına ukalaca bir gülümseme atmıştı.

"Hayır aksine geride hatıralar kalır. Onun yüzünü, sıcaklığını, kokusunu hissedemeseniz bile oturup düşündüğünüzde içiniz ısınır."

Adam titreyen ellerini bacaklarına sabitlediğinde, kameraya kaçamak bir bakış atmıştı.

"Onunla geçtiğiniz sokaklardan geçtiğinizde, kokusu gelir burnunuza. Tuttuğu eliniz yanar bir anda. Gülümsemesi gelir ve dersiniz ki; 'Hala içimde yaşıyor, hala onunlayım'."

Adam bir anda duraksadığında, gözleri dolmuştu. Aklına gelen anılarla kalbi sızlarken, kadına şaşkın bir bakış atmıştı.

"Yanılmışım."

"Efendim?"

Kadın, adamın sesini zar zor duyarken, adam birden gülmeye başlamıştı.

"Yanılmışım!"

Adamın gözlerinin içi gülerken, ağlamamak için çenesini sıkıyordu.

"İçimde ki ateş hiç sönmemiş."


"Ne istersin?"

"Bilmem."

Kız koltukta bacaklarını birbirine çekmiş, üstündeki battaniyeye daha çok sarılırken, çocuğun koluna girip ona yaslanmıştı.

"İstediğin bir tane aç."

Çocuk rastgele bir dram filmi açtığında, karanlık oda da bir anda yüzlerine vuran beyaz ışık ikisininde gözlerinin kamaşmasına hatta kısa süreli ağrımasına yol açmıştı.
Çocuk, filme bakarken tek eli ile kıza patlamış mısırlardan uzatıyordu.
Kız çocuğa bakmaktan filmi izleyememişti. Çocuğun; şaşkınlıktan aralanan gözlerini ve havalanan kaşlarını, battaniyenin içinden, hafifce sıkan eline odaklanmaktan hiçbir şeyi göremiyordu.
Aniden kızın kalbi sızladığında, başını önüne eğip bir anda çocuğun koluna sarılmış, dolu gözlerini kapatıp bu anın hiç bitmemesi için dua etmişti.

~~

"Vaow! Mükemmeldi."

Kız çocuğun heyecanlı ve şaşkın haline kıkırdarken, çocuk meraklı bakışlarını oda da dolaştırmıştı.

"Neden anlatmadı ki?"

Kızın kaşları kasılırken, koltukta dikleşmişti.

"Kim?"

"Ana karakter neden kıza öleceğini anlatmadı ki?"

Kız bir anda nefes alamamıştı. O anda kalbine binlerce bıçak saplanmış, kanamıştı ama bunu hisseden bir tek o olmuştu.
Çocuk meraklı gözlerle kızdan cevap beklerken, kız teklemeye hatta kekelemeye başlamıştı.

"Be-belki. Be-belki."

Sertçe yutkunduğunda, derin bir nefes almıştı.

"Belki ölümüne o-onu da ortak etmek istememiştir."

"Ama eninde sonunda öğrenecekti neden yaptı ki?"

"Belki kalan zamanında sadece mutlu olmak istemiştir."

Çocuk aldığı cevaplardan tatmin olmadığında, kıza daha çok soru sormaya başlamıştı.

"Kızı yarım bir şekilde bıraktı ama."

Kız başını önüne eğdiğinde, dolan gözlerini çocuğa göstermemeye çalışıyordu. Titrek sesi gün yüzüne çıkarken, kalbi daha çok sızlamaya başlamıştı.

"Be-belki hayatında sadece bir kere, sadece bir kere mutlu olduğu sekilde yaşamak istemiştir."

"Ama bu bencillik."

Kız bir anda koltuktan kalktığında, arkasını dönüp gözlerini kapatmış, ısrarla gelen gözyaşlarını durdurmaya çalışırken, hıçkırıklarını saklamaya çalışıyordu.
Az sonra çocuk ayaklandığında, ışığı açıp kızın yanına gitmiş kollarından yavaşça tuttuğunda, ellerini yüzünden indirmeye çalışıyordu.

"Yapma."

Kız daha fazla dayanmadığında, kollarını yavaşça indirip, yüzünü yere dönmüştü.
Ayaklarının ucuna daha fazla tutamadığı gözyaşları dökülürken, bacakları titremeye başlamıştı.
Çocuk, parmakları ile kızın çenesinden tuttuğunda, yüzlerini eşitlemişti.

"Ne oldu?"

Endişeli bakışları kızın yüzünde dolaşırken, yanaklarından tutup gözyaşlarını silmişti.

"Hey. Ne oldu?"

Kız hıçkırmaya başladığında, daha fazla dayanamayıp bacaklarını serbest bırakmıştı.
Hızla yere çakılırken, acıyan bacaklarına aldırış etmeden, ellerini yere sabitlediğinde dizlerinin üstüne oturmuş, daha şiddetli ağlamaya başlamıştı.
Çocuk, korku ile kızın yüzüne bakarken yanaklarını silip onu sakinleştirmeye çalışmıştı.
Kızı kolları arasına aldığında, göğsüne yaslayıp, dolan gözlerine aldırış etmeden kızın saçlarından okşamaya başlamıştı.
Onu böyle görmek kalbini acıtıyordu.
Kız, çocuğun göğsünü gözyaşları ile ıslatırken yavaşça ondan ayrılıp kızarmış gözlerini çocuğun endişeli gözlerine çevirmişti.

"Özür dilerim."

"Neden?"

Çocuk kızın ellerinden tutmaya çalıştığında, kız yavaşça ellerini geri çekmişti.
Derin bir nefes aldığında, titrek sesi ile devam etmişti.

"Jungkook ben ölüyorum."

Çocuk, kızın yüzüne odaklandığında bir mimiğinin bile oynamadığını fark etmişti.

"Kafamda ki bu şey, içten içe beni yiyip bitiriyor."

Çocuğun, bacakları titremeye başladığında, sırtını koltuğa yaslamış kızın kızarmış gözlerine bakmaya başlamıştı.

"Özür dilerim."

Neydi bu?
Kalbinde ki bu şey de neydi?
Bir anda bütün umutları, hayalleri uçup gitmişti çocuğun. Bir anda aklından silinmişti.
Bir anda küsmüştü her şeye.
Bitmesini istemişti o anın. Bitmesini istemişti o zamanın. Hatta hiç o anı yaşamak istememişti.
Bir anda ölmüştü sanki.
Bir ömrü o ana sığmıştı.
Sanki kapalı bir kutuda kapana kısılmıştı ve nefes alamıyordu.
Bütün bir neşesi o an yüzünden gitmişti.

.
.
.
.
.
.
.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.
.
.

(Oy vermeyi unutmayın..💞💞💝💝)

still with youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin