"Bize albümün içeriğinden biraz bahseder misiniz?"
Adam kadının gözlerine dikkatle ve tebessüm ile bakarken, kameraya bakmamak için elinden geleni yapıyordu.
"Albümde ki her bir şarkı onunla birlikteyken hissettiklerimle ilgili. Diğer şarkılara göre daha yavaş gelen bir melodiye ve daha hüzünlü sözlere sahipler. Devam albümü niteliğinde düşünülebilir."
Kadın başını sallarken defterinin kenarı ile oynuyordu.
"Yani albüm içinizde ki yangını mı tasvir ediyor?"
Adam gülümsediğinde, kadında ona eşlik etmişti.
"Aslında bundan bir önceki albüm içimde ki yangını tam olarak tarif edebilir ama bu.."
Adam derin bir nefes aldığında, parmaklarını birbirine bağlamıştı.
"..bu daha çok yavaşça yanarak sönmüş bir şeyin dışa vurum hali."
"Bazı şarkılar eski şarkılarınızla benzerlik gösteriyor. Mesela gençliğinizi anlatanlar."
"Evet, lise çağlarımı anlatıyor."
"Peki neden hayatınızı bir kitap ile anlatmaktansa müzik ile yetiniyorsunuz?"
"Aslında bakarsanız düşündüm. Gerçekten! Ama hislerimin müzik ile insanlara daha çok geçeceğini hissettim."
Kadın hızla kalemini kullanırken, fotoğrafçılar her açıdan adamın görüntüsünü alıyorlardı. Kadın defterinden gözünü kaldırmadan adama bir soru daha yöneltmişti.
"Biraz daha açar mısınız?"
"Albümde ki ilk şarkıda dinleyiciler; nefretimi, öfkemi ve kayboluşumu anlarken arkada ki melodi ile o kıza nasıl bağırdığımı da hissediyorlar. Bir nevi kendilerini onun yerine koyuyorlar."
'En tatlı heyecanıma.'
●
"Yeter artık Rose! Kes sunu! Yaptığın iğrenç keklerinin tadına bakmayacağım!"
Kız elinde ki pembe kalpli kutuda, yine onun gibi kalpli şekilde ki çilekli kekleri önüne doğrultmuş yüzünde ki en içten gülümsemesi ile çocuğun bıkkın gözlerine bakıyordu.
"Tadları gerçekten çok iyi. Pişman olmayacaksın."
Çocuk elinin tersi ile kutuyu iterken, kızı da tek eli ile omuzundan ittirmişti.
"Aptal keklerini ve seni hayatımda istemiyorum."
Çocuğun arkadaşları kıza gülerken, sırıtıp onlara dönmüş ellerini ceplerine sokuşturmuştu. Kız yüzünden gülümsemesini bir kez bile olsun soldurmadan yere eğilip etrafa saçılmış kekleri tekrardan kutuya koyup yavaşça doğrulmuştu.
"Çilekli sevmediğini bilmiyordum."
Kız dikkatle çocuğun sırtına bakarken, çocuk yüzünün yarısını ona dönmüş nefret ile kızın heyecanlı gözlerine bakıyordu.
"Hala gitmedin mi sen?!"
Çocuk kızın kolları arasından pembe kalpli kutuyu hızla çekip almış, alaylı bir gülüş atıp kutuyu yere bırakmıştı.
Gözleri, gözlerinin içine dikkatle bakan kızı bulduğunda, ayağını hızla kutuya koyup ezmişti. Kızın gülümsemesi yavaşça solarken, çocuk işaret parmağı ile kızın omzuna sert darbeler indirip, okulun bahçesinde üstüne yürümüştü.
"O iğrenç kalbin, bana yaklaşmaya devam ettikçe böyle ezilecek!"
Omzuna attığı hızlı ve sert darbesinden sonra kızın ayağı takılmıştı. Hızla kalçasının üstüne düştüğünde, oğlan önünde omuzlarını daha da dikleştirip, ellerini ceplerine sokup yüzünü yere eğmişti.
"Senden nefret ediyorum Rose! Ve bu öyle sandığın kadar küçük bir şey değil. Sesin, gözlerin, saçların, ellerin. Bunlar senden daha çok nefret etmemi sağlıyor."
Çocuk alayla yerde ki kıza sırıtırken kutuya bir tekme atıp sessizce oradan uzaklaşmıştı.
"Ezik!"
Bahçede ki insanlar kızla alay etmeyi bırakıp okula adımlarken kız hala yerinden kıpırdamamıştı.
Sessizce gözlerini özenle hazırladığı az önce gozlerinin önünde paramparça olan pembe kalpli kutusuna dikmişti. Kız az sonra ayaklandığında, toz olmuş eteğini silkeleyip ceketini düzeltmiş, yavaşça eğilerek ezilmiş kutuyu eline almıştı. Yüzüne yine o gülümsemesini yerleştirirken, yavaşça okula adımlıyordu.
"Pes etmeyeceğim!"
Çocuk boş sınıfın camından perdeyi hafif aralamış, hala yerde oturan kıza bakarken az sonra kalktığını görmüş perdeyi hızla geri kapatıp sırasına ilerleyip oturmuştu.
"Ezik!"
. . . . . . . . . .
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.