🧡"Neden buraya gelmek istedin?"
Kız uzun çalıların arasından geçerken, yavaşça batan güneşe bakmıştı.
"Mmm...sadece bilmiyorum. Canım öyle istiyor."
Bomboş ovada irili ufaklı kayaların yanlarına vardıklarında kız, kayalıkların yanlarını eşelemeye başlamıştı.
Çocuk ellerini ceplerine geçirdiğinde, vücudunun içinden geçerken hafif ürpermesine neden olan melteme gülümsemişti."Sanırım artık yaz geliyor."
Çocuk ayağı ile yerdeki taşlarla oynamaya başladığında yerde eğilmiş, heyecanlı bir şekilde kumları eşeleyen kıza dönmüştü.
"Hey! Köpek yavrusu! Güneş batmak üzere gidelim artık!"
Kız gözlerini yerden ayırmadan kolunu arkaya döndürüp orta parmağını kaldırmıştı.
"Buldum!"
Heyecanla çocuğun yanına geldiğinde, kan lekeli minik cam parçasını gözlerinin önünde tutuyordu.
"Hatırladın mı?" Çocuk anlamsızca cam parçasına bakarken, o sözleri hatırlamıştı. "Sonsuza dek..."
Kızın gülümsemesi daha da büyürken çocuğun eline cam parçasını tutuşturmuştu.
"Ne? Ne yapacağız?"
"Söz vereceğiz."
Çocuk yüzünü buruşturduğunda, heyecanla ona bakan kıza kaçamak bakışlar atmıştı.
"Çok canım yanmıştı ayrıca hastalık kaparız, olmaz!"
"Ya! Hadi güneş batacak!"
"Artık insanlar söz verirken parmaklarını birbirine doluyorlar."
"O hareket o zamanlarda vardı canım!"
Son bir umut sözcüklerini sarf ettiğinde, kız ifadesizce çocuğu izliyordu. Pes ettiğinde camı alıp aynı yara yerine bir çizik daha atmıştı. Kızın elinden yavaşça tuttuğunda, sertçe yutkunup derin olmayan bir çizikte onun avucuna atmıştı.
"Acıyor mu?"
Kızın gözleri dolduğunda ellerini birbirine dolamışlardı. Gülümsemesiyle çocuğun gözlerine bakarken, kafasını sağ sol yapmıştı.
"Gözlerin sulandı yine."
Kız öne bir adım geldiğinde gözünden yaşlar ağır ağır dökülmüştü. Çocuk kalın parmakları ile kızın yanaklarını silerken ellerinden sıkıca tutup, kızı kendine daha çok çekmişti.
"Ağlama. Yapmak zorunda değiliz."
"Hayır, hayır." Gözlerinin içine bakıyordu. "Çok mutluyum." Kıkırdamıştı. "Çocukluk aşkımın yanındayım. Aynı yer, aynı kişi, aynı duygular..."
Çocuk gülümsediğinde gözlerini kaçırmıştı.
"Seninde acın geçmemişti değil mi?" Kafasını sallamakla yetinebilmişti. Çocuk gülümserken daha da yaklaşıp kızın alnına, minik bir öpücük bırakmıştı.
"Güneş batıyor."
Kız kendini toparladığında geri çıkıp, boğazını temizlemişti.
"Sonsuza dek..." çocuk gülümserken, devam etmişti.
"Sonsuza dek..."
"Güneş doğup, yeniden battığında..." Kız çocuğun ellerinden sıkıca tutarken bacaklarının titrediğini hissetmişti.
"Güneş doğup, yeniden battığında..."
"Edip Cansever'in, Tomris Uyar'a olan aşkı gibi..." Gülümsemişti kız. Çocuğun kaşları havalanırken yüzünü buruşturmuştu. "Onlar kim?"
"Şşşt. Sadece söyle." Dudaklarını birbirine bastırdığında devam etmişti.
"Edip Canse- neydi?" Kız sitemli bakışlarını çocuğa atarken, tekrar etmişti. "Edip Cansever ve Tomris Uyar. Jungkook, düzgün dinlesene!"
"Tamam ya."
"Edip Cansever'in, Tomris Uyar'a olan aşkı gibi..."
"Ölürken bile seveceğim seni." Yutkunmuştu. Sertçe yutkunmuştu çocuk. Kelimeler boğazına düğümlenirken, çenesini kasmıştı.
"Ölürken bile seveceğim seni." Zorla çıkardığı kelimelerden sonra gözlerini yere dönmüştü çocuk.
Kız gözlerini dağların ardından çok uzaktan, bir çizgi gibi gözüken güneşin turunculuğuna bakıp, yaşlarını akıtmıştı.
"Sonsuza dek..."
"Sonsuza dek..." Çocuğun gözlerine döndüğünde, gülen yüzüyle karşılaşmıştı.
Ellerini çocuğun yanağına koyduğunda, dudaklarına yaklaşmıştı yavaşça. Nefesinin, soluğunun az ötesinde duruyordu kız.
İkisininde, kesik nefesleri dudaklarını yalayıp geçiyordu. Çocuk deli gibi atan kalbini bastırıp, elini kızın çenesine götürdüğünde, boğazına doğru yola koyulmuş, daireler çizerek gerdanına geldiğinde, soğuk parmaklarını gezdirmişti.
Orada işi bittiğinde ise tişörtünün açık kalan yerlerinden, göğüs arasından geçip kızın nefesinin kesilmesini sağlamıştı. Karnından, kelebeklerin deli gibi kanat çırptığı yerden, daireler çizerek geçtiğinde ölümünün o en güzel yerine gelmişti. Elini kızın beline dayadığında.baş parmağını hafif bastırıp, sertçe sıkmıştı.
Kız tuttuğu nefesini verdiğinde, deliye dönen kalbine engel olamamış, yavaşça kurumuş soğuk dudaklara yapıştırmıştı alev alan dudaklarını.Dudaklarını yavaşça emerken alt dudağını ısırmıştı sertçe. Ağzına gelen demir tadı geri çekilmesine yol açmıştı.
Kesik nefesler alırken, çocuğun kanayan dudağına kaymıştı gözleri. Çocuk dudağını yaladığında ise ani bir hareketle kızı kendine çekip hızla yapışmıştı dudaklarına. Yavaşça. Yavaşça ilerliyordu dudaklarında. Kız kanlı ellerini çocuğun boğazında gezdirirken yavaşça sıkmıştı. Çocuk daha da hızlandığında, ani hareketlerle kızı kucağına almıştı. Kalçasına ellerini sabitlediğinde, daha sert öpmeye başlamıştı. Kız bir anda durduğunda, kan olan dudaklarına gözleri çarpmıştı.
Gülümserken çocuğun ensesin de ki minik saçlarını okşayıp, yanaklarına minik öpücükler bırakmıştı.
Çocuk gözlerini kapattığında, alınlarını birbirine dayamıştı kız."Gitme."
Acınası çıkıyordu sesi. Çaresiz ve acınası. Kız kollarını çocuğun boynuna sardığında, gözyaşlarını saklamaya çalışıyor gibiydi. Titrek sesini bastırdığında, kulağına fısıldamıştı.
"Şimdi seninle göz göze gelmek bile bir intihar benim için. En güzel ölüm."
.
.
.
.
.
.
..
.
.(Edip Cansever ve Cemal Süreya mı? Olay çıkar nfjdjjdjje)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you
Fanfictionrosékook [düzenlendi, tamamlandı] Hayır, Jungkook. Hayır. Arkadaşlar birbirlerine öyle bakmazlar. 260720 - 311020/gucciterlik/ #5 rosékook #1 rosegguk #2 rosegguk #8 blackpink #1 angst