"Bazen gerçekten 'keşke yapmasaydım' dediğiniz anlar oluyor mu?"
Kadın kaşlarını havalandırdığında, bacağının birini diğerinin üstüne bırakıp sandalyesinde geri çekilmişti.
"Nasıl yani?"
Adam gülerek bacaklarını dikleştirmiş, kollarını dizlerinin üzerine koyarken eğilmişti.
"Geriye döndüğünüzde, değiştirmek istediğiniz bir anınız var mı?"
Kadın gülerek kafasını salladığında, gözleri tekrar adamı bulmuştu.
"Sizin böyle bir anınız var mı?"
Adam gülümsediğinde, arkasına yaşlanmış dikkatle yere odaklanmıştı.
"Ona acı verdiğim her an için 'keşke' dedim."
●
Çocuk kapısının önünde yaşlı gözleri, ter ve yağmurdan yanağına yapışmış saçları ve titrek bacakları ile gözlerinin içine bakan kıza şaşkınlıkla bakıyordu. Az sonra kız yumruğunu çocuğun göğsüne indirdiğinde, çocuk yerinden kıpırdamamıştı bile.
"Bana bunu yapamazsın!"
Bir darbe daha indirirken, kız bağırmaya başlamıştı.
"Bir anda beni kendinden uzaklaştıramazsın!"
Çocuk dışarı adımladığında, kapıyı kapatmış kızın kolundan sertçe çekip kendinden hızla uzaklaştırmıştı. Az sonra kız yine göğsüne bir darbe daha indireceği vakit, kızın kollarından yakalayıp onu sertçe duvara yapıştırmıştı. Kızın kızarmış, gözleri ve yanağına düşen yağmur damlaları dikkatini dağıtırken, kendini ondan uzaklaştırıp üstünü düzeltmişti.
"Neden buraya kadar geliyorsun?! Hiç mi utanmıyorsun?!"
Kız elinin tersi ile gözlerini silerken, öfke ve hayalkırıklığı ile çocuğun nefret dolu gözlerine bakıyordu.
"Bana neden bunu yapıyorsun Jungkook?"
Çocuk kollarını göğsünde birleştirirken, kaşları havalanmıştı.
"Ne yapıyor muşum?"
"Böyle işte. Bu tepki. Sen bu değilsin Jungkook. Sen eskiden böyle değildin."
Çocuk alayla gülmeye başladığında, dilini dudaklarının üstünde dolaştırmış, gözlerini sokağa çevirmişti.
"Ben hep böyleydim Rose! Şimdi kapımdan defol!"
"Hayır!"
Kız çocuğun koluna yapışmış gitmesine izin vermiyordu. Çocuk şaşırmıştı. Gözleri şaşkınlıktan açılırken, kızın kurumuş gözleri yeniden ıslanmaya başlamıştı.
"Bana hiçbir şeyin değilim gibi davranamazsın!"
Çocuğun gözleri eski ciddiyetini alırken, kolunu hızla kızın titrek ellerinden kurtarıp, yavaşça ona dönmüştü.
"Sen benim hiçbir şeyimsin Rose! Benim için sokaktan geçen herhangi birinden farkın yok!"
Kız akmaya devam eden gözyaşları ve iyice ıslanan kıyafetleri ile çocuğun acımasız ve nefret dolu gözlerine bakıyordu.
"Yapma!"
"Asıl sen yapma Rose. Yeter artık! Senin bu evcilik oyunun iyice canımı sıkmaya başladı. Ya benden uzak durursun ya da canın daha çok yanar!"
Kız kollarını göğsünde birleştirmiş, hala çocuğun gözlerine bakıyordu. Sesi çıkmıyordu artık.
"Şimdi o kalbini ve gereksiz bakışlarını üzerimden çekip kapımdan defol! Seni bir daha görmek istemiyorum anlıyor musun?"
Kızın omuzundan sertçe iterken, konuşmasına devam ediyordu.
"Sesini bile duymak istemiyorum!"
Son kez kızı ittirdiğinde, geri çekilip kızın yüzüne bakmıştı. Ağlıyordu. Yüzünde ki hayalkırıklığı ve acı ile.
"Son kez söylüyorum benden uzak dur!"
Çocuk arkasını dönmüş, hızla evine adımlayıp kapıyı sertçe çarpmıştı. Kız, şiddetini arttıran yağmura aldırış etmeden az önce öldüğü yerde öylece dikiliyordu.
. . . . . . .
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.