14.Bölüm: Sessizlik İstiyorum

78 19 7
                                    

Selam ışıldayan yıldızlar

Şimdi hemen kendinize sessiz bir köşe bulun ve hikayemize kaldığı yerden devam edin.:)

Keyifli okumalar!

Booool bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen⭐

*

İçimde kanayan onlarca yer var
İnancım yitik yüreğim soğuk...

İçimde kanayan onlarca yer var İnancım yitik yüreğim soğuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

14.Bölüm: Sessizlik İstiyorum

*"Bulut kolej müdürünün oğlu. Peki neden burası baba? Ya da neden kendi kolejleri değil?"*

Adımlarımı hızlı hızlı atıyordum. Lavabo'ya hızlıca geldim. Kısa mesafe çabuk bitmişti. Aynanın karşısına geçtim. Gözlerimin içine bakarak düşünmeye başladım.

Kaan neden bu kolejdeydi? Neden beni gördüğünde güldü? İnsan neden gülümser ki? 

Kaan'ı çocukluğumdan beri tanıyormuşum. Hatta evlerimiz bizim evin yanındaydı. Yeni evimizde artık onlar yoktu. Burada evleri vardı. Eski evimiz de ise onların yazlık evleri vardı. Bunları bana annem söylerdi. Ama şimdi o imkan bile yok. Ah annem! Sensizlik çok zor biliyor musun? Ben söz verdim biliyor musun? 

Ama bazen güçsüz hissediyorum anne.  Neden böyle hissediyorum? Kendimi enkazın altında ezilen biri gibi görüyorum. Kıpırdasam yükler canımı daha çok acıtıyordu. Anne senin kızın neden böyle oluyor? Biliyor musun? Bugün Bulut bizim koleje geldi.

Sevindim mi? Bilemiyorum artık anne. Ben insanları sevemiyorum galiba. Çünkü sevseydim, sen gitmezdin. Artık hiç kimseyi düşünmek istemiyorum anne. Sessizliği özledim. Seni özledim. Bunları duyduğunu hissediyorum anne ama üzülme bu sayede acılarımla savaşmayı öğreniyorum. Gözlerim ne ara yaşlandı da yanaklarımı ıslattı bilmiyordum. Yüzümü yıkadım. Sağ tarafta ki saçımı önüme aldım. Sol saçımı da arkaya attım. Yüzümü havluyla sildim. Havluyu havlu çöpüne attım. Lavabodan çıkınca zil çaldı. Babamın odasına gittim. Kapısı açıktı. Kapıya çalıp konuştum.

"Müsait misin baba?"

Daha iyi görebilmek için gözlüklerini takmıştı. Dosyalardan gözlerini ayırarak bana baktı.

"Gel kızım. Karnın aç mı?"

Odasına girip adımlarımı attım. Masasının yanına geldim.

"Yok baba. Bizim sınıfa yeni öğrenci geldi. Sabah anlattığın o öğrenci miydi?"

Babam hayır anlamında başını salladı.

"Hayır kızım.  Bulut öğrencimiz başka bir kolej müdürünün oğlu. Oğlu bizim okula gelmek istemiş. Biz de ayarladık. Sizin sınıfta boş yer vardı. Bugün bir öğrenci daha sizin sınıfa gelecek."

Başımı olumlu şekilde salladım.

"Bulut kolej müdürünün oğlu. Peki neden burası baba? Ya da neden kendi kolejleri değil?"

Babam büyük bir ciddiyetle konuşmaya başladı.

"Şu an bizim kolejimiz kolejlerin arasında en iyisi seçildi. Oğlu da belki bu nedenle geldi. Kendi kolejleri dolu şu an, oğlu da seçim yapmıştır. Kolejler çabuk doluyor İncicim. Bulut'ta hızlı karar vermeliydi. O da bizim koleji seçmiş."

"Tamam baba. Ne zaman çıkacağız?"

"Bir tane dersin var. Sonra eve gideceğiz. Bugün kısa bir gün olacak. Çıkışta arabanın oraya gel kızım."

Gülümsediğim an zil çaldı.

"Ararım seni baba. Hadi ben derse gidiyorum."

Gitmeden önce babamın yanaklarından öptüm. Babam da saçlarımı öptü. Hızlı adımlarla odadan çıktım. Hemen sınıfıma geçtim.  Daha öğretmen gelmemişti. Sırama baktığımda Bulutu gördüğüm an şaşkına uğradım. Adımlarımı sırama doğru attım. Abim'in kitaplarının üstüne kolunu koymuş bana bakıyordu. Sıramın kenarında duruyordum. Konuşmasını bekliyordum.  Ama mecali yok gibi duruyordu.

"Bulut kitapları verir misin?"anlamamış gibiydi.

"Kolunun altında ki kitapları diyorum."kolunu çekip uzattı. Ben de ellerini arasından aldım.  Çantamın fermuarını açıp bir kitabı sıraya diğer kitapları da çantama koydum. O an da hoca gelmişti. Herkes ayağa kalkmıştı. Hoca kendisini tanıtmaya başladı. Ben de hocayı dinliyordum. Bulutla olabildiğince az konuşuyordum. Hatta onu görmemek için her şeyi yapıyordum. Kolumu onu görmeyecek şekilde koydum ve hocayı dinlemeye başladım.

Kahverengi gözlerine uyum sağlayan gözlükleri vardı. Lacivert gömleği, siyah pantolonu ve beyaz spor ayakkabıları vardı.  Kendisinin bu kolej de senelerin öğretmeni olduğunu söyledi.  Matematik hocasının adı da Gökhandı. 

Bize matematik için soru bankasının adını verdi. Ben de not defterime yazmak için gözlerimi  sırama doğru döndürdüm. Not defterim sıramın üstün de yoktu. Tek bakmadığım yer Bulut'un sırasıydı. Bulut'un sırasına döndüğüm an not defterimin orada olduğunu gördüm. Şanslıydım çünkü Bulut uyuyordu. Bu hali çok masumdu. Onunla ilk tanıştığım anı, resim çizdiğimiz anı, söz verdiğimiz anı, sınıfa ilk girişi ve sıramda oturması hepsi bizi biz yapan anlardı. Aslında iyi biriydi. Ama kalbim yeni gelenlere hep mesafeyle yaklaşıyordu. Her zaman bu böyleydi.

Kendimi bir an da gülümserken buldum. Sessizce not defterimi ve kalemimi aldım. 

Gökhan hocanın istediği soru bankasını not defterime yazdım. Yazı yazarken sıradaki kitap dikkatimi çekti. Bulut'un yanına koydum. Sonra zil çaldı. Herkes toplanmaya başladı. Ben de toplanmaya başladım. Bulut hala uyuyordu. Koluna dokunup uyandırmaya çalıştım. Gözlerini aralayıp bana baktı.

Aniden bana sarıldı. Şaşkınlıktan nolduğunu anlamadan ona sarıldım.

✨✨Gökyüzünün Yıldızı✨✨

•Duygular mı bizi yönetir yoksa biz mi duyguları yönetiriz?

Gökyüzünün YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin