Feridun Düzağaç - Alev Alev
*Kaç okuyucum olduğunu anlayabilmem adına yalnızca bu bölüm için okuyan herkes oylarsa çok sevinirim*
Selamm!!
O kadar zaman geçtikten sonra okuyucum kalmıştır umarım.. Üzgünüm, derslerimden dolayı sık yb atamıyorum.
Bunu atıp les monstres'e bölüm yazmaya gideceğim. İyi okumalar💕
"Kendimi arıyorken, olmaktan korktuğum yerdeyim.. Sendeyim."
Yüksek ağaçların arasından güçlükle sızan güneş ışıkları, genç adamın büyük ayaklarının altında çatırdayıp duran yapraklara gölge düşürürken epey soğuk bir öğle vaktiydi. Hafif bir esinti ince dalları sıyırıyor, kuş cıvıltıları türlü hayvan seslerini bastırıyordu. Bir an olsun yorgunluk belirtisi göstermeden derin soluklarla yürümeyi sürdürdü genç adam. Bir eli omzuna astığı baltayı sımsıkı tutarken diğeriyle de yüzüne gelen dalları iteledi. Yolu şaşırmadıysa eğer, çok az zaman sonra açıklıktaki kulübeyi görmesi gerekiyordu.
Düşündüğüne nazaran bu kez bir açıklıkta değil, ormanın içindeydi. Başını iki yana sallayarak adımlarını sürdürdü, sevgili dostu askerler tarafından harabeye çevrilen eski kulübesinden ders çıkarmış olmalıydı. Bunu bulması çok daha zordu. Kusmuk otunun berbat kokusu burnuna dolduğunda yüzünü buruşturdu istemsizce, boynundaki bezi burnuna siper etti.
"Jongdaeyah!"
Gür sesi ormanda yankılanırken kimseden cevap gelmeyince çattı kaşlarını. İçine kötü bir his düşerken adımlarını hızlandırıp kulübeye daha da yaklaştı.
"Yah, Jongd-"
Aniden ayaklarının altındaki zemin çekildiğinde ve kendini derin bir çukurun içine düşerken bulduğunda omzundaki baltayı şiddetle toprağa saplayıp ona tutunmayı denedi. Ancak bunun için geç kalmıştı. Balta onun ağırlığını taşıyamadı ve Park Chanyeol kendini çukurun dibinde buldu.
Öfkeli bir küfür mırıldanıp toprağın en sağlam tarafını incelemeye koyulduğunda yukarıdan duyulan ufak hışırtıyla birlikte durdu. Hızla sırtına asılı kalkanı çıkarıp başına siper ederken bir eli hançerindeydi.
"Bir avcının evine girerken dikkatli olmalısın, kadim dostum." diye mırıldandı yukarıdaki. "Ülkenin en iyi savaşçısı olsan bile..."
Jongdae keyifle elindeki halatı uzattığında Chanyeol sıkıntılı bir nefes verdi. "Senin işin olduğunu tahmin etmeliydim..." diye mırıldandı ifadesini düzeltme gereği duymadan. Halata tutunarak yukarı tırmanmaya başladı.
"Kesinlikle..." diye mırıldandı diğeri. "Her şeyden önce tuzağı fark etmiş olman gerekiyordu." İşleri bitip genç adamı yukarı çıkardıklarında tuzağı yeniden kapattı ve üzerindeki tozları silkeleyen çocukluk arkadaşına dönüp onu sıkıca kucakladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a n é m o n e
FanfictionÜlkesini canı pahasına korumaya and içmiş Kanaeki kralı, Kim Jongin. Acımasız, güç düşkünü ve bir o kadar da kudretli Kayra kralının biricik prensesi, Choi Aera. Taht savaşları arasına sıkışıp kalmış çocukluk aşkları, kanlı oyunlar, gizli arzular...