14| Beklenmedik Sorunlar

143 26 50
                                    

Yorumlarıyla beni ayakta tutup bu bölümü çabucak yazmamı sağlayan iki güzel okuruma teşekkür ederim♥

justerrified♡♡patipiyon

"Uzun zaman oldu balığa çıkmayalı." dedi Jongin. Buz mavisi gözleri gölün berrak sularında dolaşırken elindeki oltayı daha sıkı kavradı. "En son babamla gelmiştik. Bir yıl kadar olmuştur, değil mi?"

"Bir yıldan da fazla." Baekhyun sandalyesine iyice kurulup bacaklarını birbirine doladı ve kendi kendine konuşur gibi homurdandı. "Bak işte ne güzel oldu, bir de gelmek istemiyordun."

"İşlerim vardı, Baek. Hala var..."

"Sen kralsın, Jongin. İşlerin hiçbir zaman bitmeyecek. O yüzden ara sıra tatil yapmayı kendine çok görme."

"Bir de... babam yokken bir anlamı olmayacağını düşünüyordum." Jongin gözlerini turkuaz rengi gölden çekmedi. Başındaki hasır şapka güneşin esmer tenine dokunmasını önlüyor, yüzüne gölge düşürüyordu. Üzerinde basit, bol bir kumaş pantolon ve bluz vardı. Bacakları uzun olduğu için pantolonun parçaları kısa geliyordu. Bu ayağındaki parmak arası terliklerin daha da ön plana çıkmasını sağlıyordu. Tüm bu kıyafetleri Sehun'a aldırmıştı. Bir gelenek sayılırdı bu, balığa çıkarken hep gündelik kıyafetler giyerlerdi. Sarayın ihtişamı bir kenara bırakılır, sadece aile olunurdu. Babası, oğullarına öyle öğretmişti. "Onu özlüyorum."

"Ben de."

"Ben de." İki genç adam kaşlarını çatarak bakışlarını bu sözlerin sahibine çevirdiğinde bir yandan oltasını sabit tutmaya çalışıp diğer yandan elma şekerini yalayan Kahin'le karşılaştılar. Kahin ikisine aldırış etmeden aralarına sıvışarak oturdu ve yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle oltasını suya fırlattı. "Kora çok iyi bir dosttu." dedi bir süre sonra. Sanki hep oradaymış gibi konuşuyor olmasına Baekhyun artık şaşırmıyordu. "Mundeok'un aksine merhametliydi, aile nedir iyi bilirdi."

"Onunla ne zamandır tanışıyorsunuz, Kahin?"

"Çok eskiden Mundeok'la babanın hocasıydım."

Baekhyun şaşkınlıktan az daha oltayı düşürecekti ki son anda sıkı tuttu. Jongin'se gözlerini kocaman açmış Kahin'e bakıyordu. Kahin gölü izleyerek elma şekerini yemeye devam etti.

"Bunu neden bize daha önce söylemedin?" dedi Jongin.

"Kaç yaşındasın, Kahin?" Bunu soran da elbette Baekhyun'du.

Kahin sakince şekerini dilinden ayırıp Baekhyun'a kınayan bir bakış attı ve "Sormadınız ki..." dedi omuz silkerek Jongin'e dönerken. "O ikisi çocukken pek yakındılar. Ama birbirinden çok farklı karakterlere sahipti baban ve Mundeok. Baban tek derdi çalışmak ve güç elde etmek olan bir kralın oğluydu. Mundeok'sa tembellikle nam salan zevk sefa içinde yaşayan bir kralın oğlu. İkisi de babaları gibi olmayı reddettiler. Sanırım tek ortak noktaları da buydu. Mundeok babasının halk tarafından hor görülmesinden utanç duydu, tek sözüyle bütün ülkeyi yere serebilecek bir kral olmak istiyordu. Kora ise babasından görmediği ilgiyi size gösterdi. Ama kendini o kadar şimdiye adadı ki geleceği göremez oldu. Hep yanınızda olacakmış gibi büyüttü sizi. Krallığın tüm o sıkıcı işlerinden uzak..." Derin bir iç çekti. Bir süre şekerini yaladı ve sonra anlatacakları birikmiş gibi konuşmaya başladı tekrar. "İkisi de hatalıydı. Tanrı bu evreni bir denge içinde yarattı, oğullarım. Tıpkı terazinin iki kefesi gibi; iyi ve kötü, güzel ve çirkin, sevap ve günah, melek ve şeytan... Aklınıza gelebilecek tüm zıtlıklar aynı anda oluşturuldu. Benim amacım da o iki ahmağa bu dengeyi öğretmekti. Hem nitelikli bir kral hem de vefalı bir baba olmaları gerekiyordu. Ama... başaramadım."

a n é m o n eHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin