55

3.8K 242 74
                                    

Egenin ağzından:

Hastane koridorunda Rüzgarla oturmuş bekliyorduk. Rüzgara baktım gözlerinden yaşlar akıyordu. Onu affetmemiştim , hatta suratına yumruk falan çakmak istemişimdir suya yaptıklarından ama hiçbir şey yapmamıştım. İstemediğimden değil Suyumun gözünün önünde yapmak istemememdi. Bu yaşattıkları için sonra nasıl olsa dövücektim kendisini. 

Önceden kardeşine bunları yapan çocuk şimdi yanımda ağlıyordu.  

şuan napabilirdim ki? 

Benim gözyaşlarım tükenmişti. 

Her dakika ağlama isteği gelse bile benim Suyum güçlüdür. Sapasağlam karşıma çıkıcaktı. Beni böyle görürse üzülürdü. Onu üzmemem lazım.

 Artık rüzgarın ağlaması da sinirimi bozmaya başlamıştı.

'' ağlamasana artık , su iyi olucak , bizi böyle görmek istemez'' diye bağırdım. Bana  salakça bişey söylemişim gibi baktı.

'' bunu bana sabahtan beri ağlayıp şimdi susan adam mı söylüyor?''

Haklıydı.

Keşke yetişebilseydim.

Su bana öyle mesaj atınca napıcağımı şaşırmıştım. Kesin hakanın parmağı vardır diye düşünüp polisle gitmiştim. Hem zaten aranan bir suçluymuş.

Her şeyin yolunda  gitmesi lazımdı. Hakanın teslim olması benim Suya sarılmam lazımdı.

Ama öyle olmadı.

Hakan bana dönüp sırıtmıştı. Bana elini kaldırıp el sallamıştı. 

O an anladım ki su içindi o el . Su'yumu vuracaktı. Poliste anlamıştı. Cam açılmaz diye taş alıp fırlatmıştım. Havadan düşen cam parçalarını umursamayıp koşmaya başlamıştım. Hakan ona dönünce o an anladım yetişemeyecektim. Su'yuma döndü silahı kaldırdı ve tam göğsünden vurdu. 

Acıyla yere düşüşü beni mahvetmişti. 

Kafasını kaldırıp ona baktım. Ambulans ne olur ne olmaz diye kapıdaydı Allah'tan.

 Su sadece benim gözlerime bakıyordu. Her zaman güzel bakan o gözleri acıyla bakıyordu. Bu benim ağlamama yetmişti bile. Ambulansla Su'yu götürmeye çalıştıklarında Hakana baktım. Hala mutlulukla bakıyordu. Polis kolundan tutmuş götürmeye çalışıyordu. Onun yüzünün gülmemesi lazımdı. Sinirle ayağa kalkmıştım. Polisler ne kadar beni tutmaya çalışsalar bile onları itip Hakanın yüzüne yapıştırıyordum yumruklarımı. Yüzü kanlar içinde gitmişti ama bu benim acımı gram dindirmemişti. Onu orda öldürmek istiyordum. 

Keşke o değilde ben vurulsaydım. Keşke yetişebilseydim.

Yaklaşık 15 dakika sonra Su'yun ailesi ve abim gelmişti. 

Onlara haber verdiğimde yıkılmışlardı. 

Aradan baya zaman geçmişti.

Şuan hep beraber oturup doktordan haber bekliyorduk. Nihayet doktor çıkmıştı. Telaşla doktorun yanına koştum. 

'' Su iyimi doktor bey ?'' 

'' kurşunu çıkardık , kendisi gayet iyi''

Su'yum ölmemişti.  O iyiydi. Allah'ım sana şükürler olsun.

Suyu ayrı bir odaya almışlardı. Yalnızca bir kişi odasına girebilirdi. Ahu ablayla Cihan abiye baktım. İkiside bana baktı.

'' ege sen gir hadi odaya ''

'' ama siz...''

'' biz yokkende sen vardın onun yanında, onu en çok sen korudun , en çok senin hakkın''

Kabul ettim tabiki. Reddetcek halim yoktu. 

Yavaşça kapıyı açtım. İçeri girdim Su diğer tarafa dönüktü. Sessizce yatağın yanına vardım. Su yavaşça bana döndü.

Beni gördüğünde garipçe bana baktı ve şöyle dedi:

'' siz kimsiniz?''



BUGÜNLÜK BU KADAR ARKADAŞLAR. DİĞER BÖLÜM GÖRÜŞMEK ÜZEREE

OY VERİP YORUM ATMAYIDA UNUTMAYIN

BİLİNMEYEN NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin