Yeni Ev

752 28 9
                                    

İsmim İnci. 20 yaşındayım ailemi 15 yaşımda kaybettim. Hemde çok vahşet bir sekilde ikisi beraber gözümün önünde intihar ettiler. Herkes bana psikolojik tedavi önerdi ve gittim. Şizofreni tanısı kondu. Ama ben şizofren değilim. Söylesenize 15 yaşında bir ergenken aileniz gözünüzün önünde kendilerini vursa, bütün çocukluğunuz şiddetle geçse, okulda her zaman dışlanan ve dövülen bir çocuk olsanız, ailemi sürekli kavga edip sizi suçlasa, sizi sürekli bodrum kata kilitleyip günlerce aç bıraksa siz ne ne durumda olurdunuz. Gerçekten normal bir insan gibi hayatınıza devam edebilir misiniz? İmkansız çok güçlü bir psikolojiniz yoksa delirmemeniz imkansız.
.
.
.
Ailemin kendi kafalarına sıktığı evde daha fazla kalamam. 20 yaşıma kadar gece gündüz çalışıp kendime bir ev aldım. Başka bir kasabada güzel bir ev. İlk başta anne babamdan bana kalan evi satamasam da simdi verdiğim karar üzerine o evi ve arabayı satacağım. İnlarda geriye bana hiçbir şey kalmayana kadar uğraşacağım.
.
.
.
Arabayı kısa bir sürede satıp yeni evime güzel eşyalar aldım. Evi de satışa sundum çok büyük bir havuzlu villaydi burdan büyük bir miktar para alabilirim. Bu alacağım parayı bankaya diger biriktirdiğim paranın yanına ekleyeceğim. Zengin olamasam da bunun için uğraşacağım. Şimdilik tek planım gelecekteki çocuklarıma benim yaşadığım sıkıntıları yaşatmamak.
.
.
.
Valizleri toparlayıp sona kalan eşyalarımı da aldıktan sonra evden çıktım. Yeni evime doğru sürmeye başladım yeni aldığım eski model bir arabayı. Eski model dediğime bakmayın klasik arabalar hoşuma gidiyor. 1965 model bir Impala aldım. O kadar hoş ki klasik araba hayranları görseler düşerler.
.
.
.
Yaklaşık 3 saat sonra eve gelmiştim. Çok kirli camlar ve yer döşemeleri vardı. Daha aldığım eşyalar gelmediği için temizlik yapmak için alışverişe çıktım.  İlk bulduğum marketten çamaşır suyu, yumuşatıcı, tuz ruhu, oda spreyi vb şeyler aldım. Hemen eve gelip etrafı viladalamaya başladım. Sonunda bittiğinde ne kadar büyük bir ev aldığımın farkına vardım. Birazdan gelir eşyalar bu yüzden daha da hızlanmam gerekiyor. Hızlıca camları sildim yorgunlukyan artık adım atacak halim yoktu. Eşyalar geldiğinde kapıya çıktım. Adamlara kurmaları gereken yerleri ve koymaları gereken yerleri tarif ettim. Evin içi ağır derecede çamaşır suyu kokuyordu içeriye giren adamlar girer girmez öksürük nöbetine giriyorlardı. Bazen bana "Abla ne gerek vardı bu kadar temizliğe" diyorlardı. Abla senin babandır demek istesem de susuyordum. İki tarafımda da evler vardı. Yeni komşular benim için iyi olabilir. Kafamı çevirip pembe olan eve baktığımda yaklaşık 35-40 yaşlarında bir adam oturmuş sigara içiyordu. Böyle bir komşu bana göre değil çünkü bana çok kötü bakışlar atıyordu. Diğer eve baktığımda bir teyze kapının önünü süpürüyordu. Ben o teyzeye balarkem yanıma gelen kişi ile irkildim. Genç bir çocuk gelmişti yanima oda 20 22 yaşında ya vardı ya yoktu.
-Hosgeldiniz buraya mı taşındınız
-Evet ismim İnci
-Merhaba İnci benim ismim Gökhan tanıştığıma memnun oldum bende hemen şu evde oturuyorum

Dedi tam karşımdaki evi göstererek

-Bende memnun oldum Gökhan
-Taşıma işi bittikten sonra bir çay içmeye davet edeyim seni istersen yorgun gözüküyorsun
-Ah evet sabahtan beri evi temizlemekle uğraştım bide bu eşyalar yerleşecek bir çay iyi olabilir
-O zaman ben akşam 8 gibi gelirim kapıya ileride bir çay bahçesi var kışla çay bahçesi oraya gideriz olur mu?
-Tabiki de neden olmasın çok teşekkür ederim
-Rica ederim

Diyip evine gitti. En azından burada yaşıtım birisi var. Bu benim için fazlasıyla güzel bir haber çünkü şu yanda oturan adamın bana karşı bakışları hiç iyi değil. Paranoya yapmıyorum cidden 40 yıllık düşmanıymışım gibi bakıyor. Yada bakışları o şekilde bilmiyorum. Sanki insanlara karşı bir nefreti varmış gibi. Eve girdiğimde neredeyse herşeyi eve taşımışlardı. Üst katı çok güzel tam istediğim gibi dekore etmişlerdi. Yatak odama mi bir gardrop ve mor bir baza koymuşlardı. Bembeyaz duvarlara mor perdeler almıştım yatak odam için. Mor renk benim için bir hastalık gibiydi. Adamlar aşağıdaki salonu ve mutfağı yerleştirirken bende odamın perdelerini asmaya başladım. Lanet olsun ki odam tam o adamın evini görüyordu. Pencere önünde oturmayı ve kitap okumayı çok sevdiğim için kısa zamanda bu büyük pencereye siyah film kapattırmam lazım. Telefonu elime alıp film sipariş ettim. Perdeleri asarken tam karşımdaki odada o adam vardı ve bana yine kötü kötü bakıyordu. Evet film kaplama çok iyi olacak.
.
.
.
Tamamen evi yerleştirip eşyalarımı da katlayıp koydum. Makyaj masama malzemeleri de güzelce yerleştirdikten sonra tekrar pencereye baktım. Adam hala orada oturmuş bana bakıyordu. Bu durum artık sinirlerimi bozmaya başladı. Eğer gardrop burada olmasaydı odamı diğer odaya taşıyabilirdim. Kalkıp sinirli ve sert bir şekilde perdeyi kapattım. Bu ne tür bir densizlik genç bir kızım odası bu denli izlenir mi? Saate baktığımda 19.00 dı hemen banyoya girdim. Kısa bir duş ardından kot pantolon ve beyaz gömlek giyip hafif bir makyaj yaptım. Aslında kızıl saçlarım ve simsiyah gözlerime kırmızı ruj çok güzel oluyordu ama çay bahçesi için abartmak istemiyorum. Saatte tekrar baktığımda 20.00 olmuştu bile aniden kapı çaldı. Anlaşılan Gökhan çok dakik birisi.
Hızlıca aşağıya inip kapıyı açtım. Eve kısa bir göz gezdirdi odamın aksine hediye kalan bütün eşyalar bordo ve kırmızıydı.
Gökhan:Ovv evin de aynı sen gibi çok güzel olmuş
İnci:Çok teşekkür ederim
Gökhan: Hazırsan çıkalım araba kapının önünde ama istersen yürüyerek gidelim 10 dakika bir yol zaten
İnci:Benim için daha iyi olur yürümeyi seviyorum özellikle hava karardıktan sonra birde yağmur olsa süper olur.
Gökhan: söz yağmurlu havada da senle başka yerlere gideriz tabi senin için uygun olursa
İnci:Süper olur valla
Gökhan: Biliyor musun benim burada hiç kız arkadaşım yoktu gelmen iyi oldu mahallede tek bir kız yok
İnci:Sen ciddi misin?
Gökhan:Evet çok ciddiyim bu eve senden önce çok fazla kız geldi ama ya kaçarsına gittiler yada bir anda kayboldular nedenini bilmiyoruz
İnci:Sanırım karşıdaki şu manyak adam yüzünden
Gökhan:Hangi manyak adam
İnci: Karşıdaki şu pembe evdeki adam
Gökhan:O adamın ismi Adem burada çok saygı değer bir adamdır karısını bundan 10 yıl önce kaybetti sanırım karısı öldürüldü tanı Adem bey daha iyi bilir ne zaman bu konu açılsa direk kaptır hiç konuşmaz ama kibar bir adamdır yani
İnci: Geldiğimden beri bana tuhaf tuhaf bakıyor
Gökhan: Tanınıyor ya seni ondandır yoksa çok iyi bir insan belki tanıştırırım sizi çok kibar bir adam sende çok seversin
İnci: İnşallah

Yola koyulduk yavaş adımlarla yürüdük yaklaşık 10 dakika sonra küçük ama çok nezih bir çay bahcesjne gelmiştik. Deli gibi açtım ama çay içmek zorundayım çünkü burası çay bahçesi.

Garson yanımıza geldi.
Garson:Buyurun efendim ne istersiniz
Gökhan:Ben bir sandviç ve çay istiyorum
İnci: Sandviç var mı burada
Garson:Evet efendim yediğiniz en güzel sandviç olacaktır sizde ister misiniz?
İnci:Evet teşekkür ederim birde çay rica edeceğim.
.
.
.
Yedik içtik güzel bir sohbetin ardından eve geldik. Kapıda küçük bir veda faslından sonra hızlıca eve gelip üstümdekileri fırlatıp şort ve rahat bir t-shirt giydim. Evin ön tarafındaki balkona bir kahve ve kitap alıp çıktım. Gökhan da karşıda kahve ve kitapla oturuyordu. Biz çok mu benziyoruz acaba. Balkonun etrafı cam olduğu için gram soğuk girmiyordu içeriye. Gökhan'ın ki de aynı şekildeydi. Tam ben ona bakarken göz göze geldik. Kafasını hafifçe sallayıp kitabına döndü. Bende birkaç sayfa okuduktan sonra yorulduğum için odama geçtim. İçimdeki merak duygusunu bastıramayıp ışığı açmadan pencereye yaklaştım. Karşıya baktığımda adam halen daha orada oturmuş tam benim odamın penceresine bakıyordu. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Ne zamandan beri orada öylece oturuyor? Yada neden oturuyor? Hiçbir fikrim yok ama Gökhan'ın bahsettiği kadar iyi bir insan olduğunu zannetmiyorum...

TEHLİKE  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin