Benim Demonum

116 13 9
                                    

Adem daha fazla bakmadı ve odadan çıktı. Birkaç mum ile geri geldi kırmızı ve siyah mumları yatağın etrafına koyup gözlerini kapattı. Kendi kendine konuşuyordu ve başı ile arada bazen onaylıyordu. Sanırım o kadınla konuşuyor iki de bir kadın diyorum bende o varlığa. Başka demon yok mu sanki bir demon da kendim için çağırabilirim. Ama nasıl olacak? Bunu öğrenmem gerekiyor. Kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığım anda çocukları gördüm. Kapının önünde bağdaş kurmuş oturuyorlardı. Kapı çalmaya başladı. Koşarak kapıya gittim. Çocuklar da peşimden koşmaya başladı. Kapıyı açtığım anda polisler karşımda duruyordu.
Polis: Gökhan ve Ali tutuklusunuz!
Ali:Ne demek tutulusunuz
Polis: Ormanda makrül bir kadın bulundu ve üstünden sizin parmak izleriniz çıktı, takın kelepçeleri.
İnci:Ama bu imkansız onlar neredeyse iki gündür buradalar
Polis: Maalesef bıçakta ve kadında parmak izleri var kadının boğazı kesilmiş...
İnci: Ben görebilir miyim kadını?
Polis:Kimlik tespiti yapılamadı aslında göremezsiniz ama tanıma ihtimaline karşı sizi de alalım.

Çocuklar kelepçeli bir şekilde önden polislere birlikte arabaya bindiler. Adem'in penceredeki siluetini gördüm. Gülüyordu benim ona attığım sinsi gülüşün aynısını yapıyordu.
.
.
.
Olay yerine geldiğimizde kadının üstündeki çadırı kaldırdılar. Bu Adem'in boğazını kestiği kadındı. Polislerle"tanımıyorum" dedim. O sırada arkadan bir polis "konserim" diyerek geldi.
Komser:Evet
Polis: Ağaçta asılı bir not bulduk
Komser:Ne yazıyor
Polis:Şey 'sana yak demiştim' yazıyor.

Bir anda beynimden vurulmuşa döndüm. O cesetleri yalmam gerekiyor ama bunu yaparsam beni etkisi altına alabilir. Bir polis daha geldi ve o da konuştu.
-Komserim bir not daha var bunda da 'Sen istemiyorsan etkilenmezsin şimdi onları yak'

Lanet olsun lânet olsun! Allah'ım kafayı yiyeceğim. Gökhan ve Ali de gitti ben bunu kanıtlayamazsam onlar bu suçtan dolayı yıllarca yatabilir. Eve gittim. Yolda gelirken ıssız bir yerde arsa tarzı bir yer vardı. Orada yakacağım o cesetleri. Benzinlikten mazot aldım. Kibrit de aldım ve eve doğru yola çıktım. Korkuyorum ben gerçekten çok korkuyorum. Cesetleri yok edersem bundan sonra o adamın katil olduğunu asla kanıtlayamam. Yakmazsam da böyle şeyler devam eder. O odaya girdim ben nasıl yerin altına gireceğim ki? Bir merdiven aldım. Ellerime eldiven ayaklarıma galoş hatta üstüme baytarların kullandığı naylon elbise tarzı seyi giymiştim. Kafama da aşçıların kullandığı tül şeyi taktım. Ne parmak izi ne ayak izi nede bir saç teli bırakmak gibi bir niyetim yok. Parkeleri kaldırdım. Altta tahta vardı onları da kaldırdım. Birde beton çıktı ben bunu nasıl kıracağım. Elime aldığım çekiçle ise koyuldum. Beton hiç kalın değildi tek vuruşta kare şekilde kırılarak yere düştü. Zifiri karanlık olan bir yere doğru merdiveni koydum. Telefonun ışığını açıp yavaş yavaş aşağıya indim. Ölü bedenlerin leş gibi kokusu midemi bulandırdı ben bu cesetleri nasıl yukarıya taşıyacağım. Taşısam bile nasıl arabaya kadar götürüp koyacağım. İmkansız bunlar imkansız.  Neredeyse 10 tane ceset üst üste yığılmış öylece duruyordu. Gözüme tutulan ışık ile gözlerimi kapattım. Işık çekildiği anda gözlerimi açtım. Biraz ovaladıktan sonra karşıya baktım. Adem orada duruyordu.
Adem:Naber İnci bunları yakmak için mi geldin?
İnci:Evet yakmak için geldim
Adem:Ne güzel artık bir suç ortağım var. Ama buna gerek yok

Diyip elimdeki şeyi cesetlerin üstüne döküp kibriti attı.  Bir anda ortalık alev alev oldu.

Adem:Ortak çık burdan merak etme buraya hava süzücü aletler var havaya gram ceset kokusu gitmeyecek koku burada kalacak hızlı ol yoksa sende yanarsın.

Hızlıca elime yere düşen beton görünümlü şeyi alıp merdivenden çıktım. Merdiveni yukarıya çekip kafamı içeriye soktum "Ben seninle ortak falan değilim" diye bağırıp orayı kapattım. Tahtaları ve parkeleri de koyup salona çıktım. Her ne kadar ölü olsalar da o şekilde yakılan insanlar gerçekten berbattı. Kapı zili çalmaya başladı. Koşarak kapıya gittim delikten baktığımda Gökhan ve Ali gelmişti.
İnci:Siz nasıl çıktınız
Gökhan:Polisler parmak izlerine yanlış bakılmış siz değilsiniz diyerek yolladı bizi.
İnci:Nasıl olur böyle bir şey?
Gökhan:Her şeye inanan sen buna inanmıyor musun?

Kafamı salladım. İçeriye girdiler.
Gökhan:Bu yanık et kokusu ne İnci senin üstünde buram buram kokuyor.
İnci: Cesetler yandı!
Ali:Nasıl yaparsın bunu
İnci:Ben yapamadım Adem yaptı.

Tekrar kapı çalmaya başladı. Delikten baktığımda Gökhan ve Ali vardı. Arkamı döndüm arkamdaki Gökhan ve Ali gülüyorlardı. Bir adım geriye gittim ve kapıya sırtım geldi. Kapı kolunu tutup bastırdım. Açılmadı arkamı dönüp tekrar bastırdım. Açıldı ama kafama bir şey vuruldu. Kapıdan kaçarak gittiler. Son duyduğum ses gerçek Gökhan'ın sesiydi "siktir!"...

TEHLİKE  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin