Gerçekleri kabullenmek ne kadar zor olabilirdi ki ben bu anı yaşamamıştım ama şuan bu anı yaşıyordum. Şuan bu anı yaşadığım için kendimden hayattan nefret ediyordum...
Kime kızıyordum ki Nuray teyzeye mi haklı değilmiydi. Sonuçta o da bir Anneydi ve evladını düşünüyordu. Emir onun oğluydu oda annesi bu bencillik olurdu. Eğer onları düşündüğümü göstermek inandırmak için ne yapmamı bekliyorsa giderdim burdan. Ben de tamamen yorulmuştum. Beni de sahiplenmelerini istemiştim.
Bir tane anne ve baba istemiştim. Kendi anne ve babamdan alamadığım sevgiyi Emirin anne ve babasından beklemek bencillikti. Böyle birşey nasıl olabilirdi ki? Annesinden babasından sevgiye muhtaç bir şekilde büyüyen biri zaten alışılmak zorunda bırakılmıştı. Bu saaten sonra sevgiyle büyüyüp hayatını şekillendirmeye mi yön verecektim kendime?
Başımı yere eğmiş bir şekilde hiçbirşey söyleyemedim. Söyleyemedim çünkü haklıydı. Belki benimle Nareyi kıyaslaması beni yaralamıştı ama Narenin hayatında Annesi ve babası vardı. Onun hayatında benim yaşadıklarımın bir gramı yoktu. Hayatlarımızın yaşanış şekillerini göz önünde bulundurmadan bizi eleştiremezdi. Karşılaştıramazdı. Bu haksızlık olurdu. Bu bana ve sevgisizlikle büyüyen kalbime en büyük saygısızlık olurdu. "Anladığını umuyorum." Son kez konuştu ve ayağa kalkıp merdivenlere doğru yürüdü. Başımı kaldırıp arkasından baktığımda omuzları hiç olmadığı kadar dikti. Bir annenin evladını koruma şeklide bu olması gerekti. Anne sevgisi böyle olmalıydı.
Hoşcakal güzel kalbim...
Hayattan umudunu kesmiş birinden ne bekleyebilirdiniz ki?
Ayağa kalkıp nereye gideceğimi bilmeden adımlarımı odaya attım. Ne yapacağımı bile aklımda kestiremiyordum. Az önce yavaş attığım adımlarım şimdi hiç olmadığı kadar hızlanmıştı. Hemen odaya girip ardımdan kapıyı kapattım ama yüksek sesle kapattığım için bir an yüzümü buruşturdum.
Hemen kapıdan ayrılıp yatağın altına koyduğum bavulu çıkartıp direk dolaba yöneldim. Neden ağlamıyordum ki? Genelde olsa ağlardım ama şimdi neden ağlamıyordum. Dolabın kapağını hırçınca açıp içerisinde bulunan bütün kıyafetleri tek hamlede hepsini alıp valize dağınık bir şekilde koydum.
Aşağı raflarda bulunan tişörtlerime yöneldiğimde ellerimin arasına aldığım tişörtlerimin arasından yere doğru bir kutu düştü. Yeni yeni akan yaşlarımı elimin tersiyle silip tişörtleri de aynı şekilde valize attım ve yere düşürdüğüm hap kutusunu elime aldım.
Bu benim sinir haplarımdı. Hayır mira sakın içme!
Engel olamıyorum kendime içses bir taraftan kendimi çok zorluyorum engel olamıyorum.
Mira sende biliyorsun varlığını bile unuttuğun hapları içersen bir daha bırakamzsın. Şuan tadları bile yok damağında. Sadece bir öfke uğruna içme.
Öfke değil ki içses hayal kırıklığı...
Bir an tereddütte kalsamda hırçınca kutuyu açıp içinden iki tane hap çıkardım ve ağzıma atıp serçe yutkundum. Neden olmuyordu içimde ki sızı neden durmuyordu. Neden her an kalbime birşeyler batıyordu. Haklıydı ki kadın. Sonuna kadar haklıydı. Belki hayatından çıkarsam herşey düzelecektir. Belki babam olacak o adam Emirle, sevdiklerimle uğraşmayacaktı.
Valizin ağzını güçlükle kapatıp ayağa kalktım. Hapları cebime sıkıştırıp valizi arkamdan sürükleye sürükleye dışarı çıktım. Merdivenleri indikten sonra gözüm tek bir noktaya takıldı. Nuray teyze boş bir şekilde sanki gideceğimi biliyormuş gibi kollarını kendinde bağlamış bana bakıyordu. Yüzünde hiçbirşey aramıyordum sadece belki de bir nokta olsun sevgi isitiyordum ama yoktu. Hiçbrişey yoktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/243956566-288-k23408.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANONİM TEXTİNG (DÜZENLENDİ✔)
ChickLitTAMAMLANDI✔ NOT: KİTAPTA AĞIR KÜFÜRLER VE RAHATSIZ EDİCİ SAHNELER BULUNMAKTADIR! Bir kuşun kırık kanadında yuva yapmış hayata küskün bir kızın hikayesiydi. Sevdiğini herşeye rağmen, attığı her adımında kırgın olan tüm zorluklara rağmen onu sevmekten...