Multi: Mira
...
Karanlık sokakların anlaşılabilmesi için illaki gece ve ayın gökyüzüne çıktığı an olmamalıydı. Karanlık sokak ve karanlık cadde bir bakışla bile çözülmeliydi. Hayata baktığımızda bile bir bakışla anlaşılmalıydı. Herkes hakkettiği değeri almalıydı. Herkes haketiyle yetinmeyi bilmeliydi. Gündüz olması birşey değiştirmiyordu..
Ürkütücü ormanlıktan sonra gri yapılı bir deponun önünde durduk. Neden ben herşeye karşı mücadele etmeye çalışıyordum ki? Neden sanki savaşıp herkesi ayakta tutmaya çalışıyordum. Ya bu olanlardan sonra yere çakılırsam. Kanatlarım çırpılmaktan yorulup gökyüzünde yere doğru süzülürse? O zaman kimsenin umrunda dahi olacakmıydım.
Arabanın tam deponun önünde durmasıyla karşımda oturan adam bir hamle yapıp kolumu eli arasına alıp sıkmaya başladı. Öndeki adam kapıyı açtığında beni kendiyle birlikte peşinden sürükleyip depoya doğru yürüyecekti ki tek hamlede arkasından dizlerine bir tekme atıp adamın acı içinde yere düşmesini sağladım. "Siktir." Küfür edip sinirle bana döndüğünde umursamayıp yavaş adımlarla depoya doğru gittim.
Birinci kural kimse bana isteğim dışında dokunamaz!ikinci kural bir yere Zorla götürülmediğime göre kendi ayaklarımla ve kendi dik başlığımla girecektim oraya. Üçüncü kural düşmanıma hiç bir zaman acıma yok. Dördüncü kural canımın bir önemi yok.
Zaten burda ölsem kimsenin ruhu duymaz.
Sende ölmeye ne meraklıymışsın lan mira!
Ölmeye değil iç ses ölmeyi hakettiğimi çoktan farkettim.
Şak şak, çok haklısın canım. Deliye he demek sevaptır.
İç ses manyak manyak konuşma delimisin ya ulan olayın ciddiyetliği senin yüzünden kayboldu bir siktir git!
Siktirdim gittim.
Bu sefer gerçekten içses manyaklaştı. Hiç umursamadan göz devirip omzumun arkasından o adama baktığımda ayağa kalkmış olduğunu ve sinirle bana baktığını görmemle sahtece gülüp önüme döndüm. Bunu çoktan haketmişti. Sürekli zorbalık yapıp duruyordu. Deponun kapısının iki yanında da duran iki koruma beni görüp hemen kapıyı açtılar. Bu yaptıkları köpekliğe göz devirmek istesemde şuan ciddi olmam lazım.
Dışarısı bile gündüz olmasına rağmen o kadar boğucuydu ki depoya girmemle geri geri kaçmak geldi içimden. Tam ilerde bir ışık yanıp sönüyordu. Yan taraflarımda sayısını bile sayamadığım bir çok koruma vardı. Ve herkes tek bir noktaya yani bana bakıyorlardı. Yüzümü ifadesiz tutmaya çalışarak biraz daha ilerledim ve karşıma bir korumanın çıkmasıyla elinde ki cihazı bana doğru doğrulttu. Ona tek kaşımı baktığımda açıklama gereğinde bulundu.
"Kusura bakmayın efendim ama üzerinizi taramam lazım." Dedi. Ne! Tabiki kabul etmiyorum. "Böyle birşeye izin vermiyorum." Dedim gayet ciddi çıkan sesimle. Koruma üzerime bir adım daha attı ve cihazın düğmesine basıp üzerime doğru tutacaktı ki kendime engel olamadan tuttuğu cihaza elimi vurup yere düşmesini sağladım. "Bana benim iznim olmadan tarama yapamazsın!" Dedim ve işaret parmağımı sallayıp ciddiyetle konuştum. "Bende size tarama yapmak zorundayım diyorum."dedi ve yere düşürdüğüm cihaza eğilecekken arkadaki sesle olduğu yerde durdu ve benim de bakışlarım oraya kaydı. "Tamam bırak gelsin." Bu babamın sesiydi.
Uzun zaman sonra karşımda annemin katilini görünce içten içe ona karşı nefret duymam lazımdı ağlamam saldırmam lazımdı ama içten içe de yapmak istemiyordum. Sonuçta annem yaptıklarının bedelini ödemişti. Elim titremeye başlamıştı yine aynı şekilde ama h-hiç birşey yapamıyorum. Bacaklarım neden titremeye başlamıştı? Korkuyormuydum..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANONİM TEXTİNG (DÜZENLENDİ✔)
Literatura FemininaTAMAMLANDI✔ NOT: KİTAPTA AĞIR KÜFÜRLER VE RAHATSIZ EDİCİ SAHNELER BULUNMAKTADIR! Bir kuşun kırık kanadında yuva yapmış hayata küskün bir kızın hikayesiydi. Sevdiğini herşeye rağmen, attığı her adımında kırgın olan tüm zorluklara rağmen onu sevmekten...