19• 'her şeyi unutalım'

185 30 47
                                        

Eve girer girmez kendimi odama fırlattım. Ardından da banyomu kilitledim. Suyun derimi soyacak kadar sıcak olduğundan emin olup kıyafetlerimi bir çırpıda çıkardım ve duşa girdim. Çok sıcaktı ancak ihtiyacım olan şeydi. Buhardan dolayı nefes almak zor olsa da aldırmadım.

Neler olmuştu öyle?

Shownu'yla yemek yemiştik.
Shownu'yla sinemaya gitmiştik.
Jaebeom Joy'u öpmüştü.
Shownu beni öpmüştü.
Ben Shownu'yu öpmüştüm.

Ellerimi saçlarımdan geçirip yüzümü sıvazladım. Gözlerimi açamıyordum.

" Siktir! Siktir! Siktir!"

Başıma art arda şaplaklar attım.
Shownu benden hoşlanıyordu.
Peki ya ben?
Ona karşı ne hissediyordum?
Onu seviyor muydum?
Evet.
Jaebeom'u sevdiğim gibi mi?
Hayır.
Yoksa Shownu'yu kullanıyor muydum?
Bunun cevabına net bir şekilde hayır demeyi çok istedim ancak tereddüt ettiğimi fark etmek beni bitirdi. Onun varlığı ve sevgisi bana kendimi iyi hissettiriyordu fakat aynı duyguları ona sağlayacak cesarete sahip olup olmadığımı bilmiyordum. Onu, onun beni sevdiği gibi sevebilir miydim? Onu Jaebeom'u sevdiğim gibi sevebilir miydim?
Kendime tekrar tekrar küfürler savurup, vurdum. Su canımı yakıyordu, ben canımı yakıyordum. Yaşanan her şey canımı yakıyordu. Shownu'nun dudaklarımın üzerinde bıraktığı ağırlık canımı yakıyordu. Daha fazlasını istediğimi bilmek ancak bunu onu seviyorum diye mi, yoksa bir çuval hormondan oluşuyorum diye mi istediğimi bilememek canımı yakıyordu.

Neden her şey bu kadar acı vericiydi?

Neden bütün bunlardan incinmeden sıyrılmak imkansızdı?

" Kahretsin! Kahretsin! Kahretsin!"

Bacaklarım öyle bir titredi ki kendimi bıraktım. Yere çöküp bacaklarımı kendime çektim ve başımı dizlerim üzerinde birleştirdiğim kollarımın arasına gömdüm. Su ensemi dövüyordu. En azından ısıya alışmıştım.

Kalbimi göğsümden çekip çıkarmak istiyordum. Bu kadar fazla şey hissetmek akıl işi değildi. Yoruyordu. Fazlaca düşündürüyordu. Düşünmek istemiyordum. Her şeyin sorumlusu benmişim gibi hissetmekten sıkılmıştım. Ben nefes almak istiyordum.

"Kimseyi istemiyorum!" diye bağırdım.

Sanırım ağlıyordum. Duşta olduğumdan anlamak zordu.

" Kimseyi istemiyorum. " dedim bu sefer daha kısık bir ses tonuyla, kendimi ikna etmeye çalışırcasına, acınası bir halde.

Kendimi dahi kandıramıyordum.

" Lanet olsun!"

Jaebeom şu an ne yapıyordu acaba? Dili hâlâ Joy'un ağzının içindeydi belki de. Onu belinden tutup kendine çekiyor, sonra da boynuna sulu öpücükler bırakıyordu. Joy onu kendine çekiyordu. 'Seni istiyorum.'diyordu. Ya da sadece inliyordu. Jaebeom bunu beğeniyordu. Daha sonra-

Kafamı kaldırıp saçlarımı çekiştirdim.

" Sus artık! Sus! Sus! Sus!" diye bağırdım kafamın içindeki sese.

Susmuyordu.

" Yeter!"

Yalvarıyordum. Susmuyordu.

"Yeter..."

Buhardan dolayı zar zor soluyabiliyordum. Göğsümün ortasına bir şey oturup iç organlarımı ezdi.

" Kimseyi istemiyorum." dedim kendime; kollarım dağınıkça yanlarıma düşümüş bir halde, su vücudumu eritirken, başım mermere yaslıyken.

Morning Star' • 2jae *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin