5 • 'bu yaz öleceğimden emindim'

278 35 12
                                    


İnanın neler olduğu hakkında en ufak fikrim yoktu. Ve şu anda Shownu, aklımı kurcalaması gereken son şeydi. Kafamı toparlamaya çalışarak, saçlarımı karıştırdım ve çantamı omuzladım. Kütüphanenin yolu hiç olmadığı kadar uzak görünüyordu. İçimde, sanki sürgün edilmişim gibi bir his vardı. Onun sınırlarından def edilmişim gibi. Ne de aptaldım!
Jaebeom arkadaşlarıyla buluşacak, onlarla eğlenecekti. Bu iyiydi fakat masmavi gözleri onlara bakacak, kızıl dudakları onların espirilerine gülecekti. Bir küfür savurdum ve adımlarımı hızlandırdım. Okuldan tamamiyle çıkarken, voleybol sahasına özellikle bakmadım.

Kütüphaneye nihayet ulaştığımda, büyük ahşap kapılar cennete açılıyor gibiydi. Onca rafı, kitabı, çalışma masalarını görmek, beni beklediğimden de çabuk ve fazla rahatlatmıştı. Kitapların gücü, hiçbir zaman hafife alınmamalıydı. Kütüphane görevlilerinin geniş masasına ulaştım. Tezgahı andıran büyük ahşap masanın ardında, Jinyoung duruyordu. Elindeki kitaba gömüldüğünden, geldiğimi fark etmemişti. Şiir okuyordu. Onu görmek beni garip bir şekilde mutlu etti. Jinyoung benden bir yaş büyüktü ve kütüphanede çalışmaya başladığımdan beri iş arkadaşımdı. Kitaplar hakkında çok fazla şey biliyor, beni bilgisiyle her daim büyüleyebiliyordu. Mizah anlayışı muazzamdı ve onunla vakit geçirdiğim zaman kaliteli bir arkadaşlığa sahip olduğumuzu hissediyordum. Dostluğu beni mutlu ediyordu.
İstemeye istemeye boğazımı temizledim. Kitap okuyan birini rahatsız etmek, hiç de akıl işi değildi. Bazıları bunu umursamazdı ama ben gerçekten de çok sinir bozucu buluyordum.
Jinyoung hafifçe irkilerek, kitabı yüzünden indirdi ve beni gördüğü anda yakışıklı yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Ben de gülümsedim. O gülümsediği zaman sizin de gülümsememeniz pek mümkün olmazdı. İnsanlar üzerinde - nasıl bilmiyorum ama - yoğun bir etkisi vardı.

Sesini çok yükseltmeden " Ne zaman geleceksin diye bekliyordum. " dedi.

Gülümsedim. " Geldim. "

Masanın üzerinden bana doğru eğilip fısıldadı. " İyi ki geldin, çünkü eğer gelmeseydin Jiso yerini alacaktı. Çok korkunçtu. Bütün yaz boyunca bana mesaj çekerek kütüphane eşleri olmamızın ne kadar da harika olacağından bahsedip durdu. Susması için ağzına kitap sokmam falan gerekirdi heralde. "

Güldüm. Jinyoung geri çekildi.

" Beni büyük bir felaketten kurtardın dostum. "

Uzattığı elini sıktım.

" Nickhun'a sormamız gerekmez mi? " diye sordum.

Nickhun kütüphanenin müdürüydü. Jinyoung eliyle sinek savuşturur gibi bir hareket yaptı.

" Nickhun'u boş ver. Zaten hep benim onayladığım kişileri işe alıyor. Ayrıca sen de mükemmel bir çalışansın. Bana karşı çıkmayacaktır. "

Ağlamaklı bir şekilde gülümsedim. Jaebeom'un sözleri kulaklarımda yankılanıyordu. Onu kafamdan bir süreliğine de olsa atmam gerekti. Saçlarımı karıştırdım. Jinyoung yüzümdeki huzursuz ifadeyi fark etti. Her şeyi fark ederdi.

" Sana bir şey mi oldu Youngjae? "

Başımı iki yana salladım ve zoraki bir gülümsemeyle " İyiyim. " dedim.

Üstelemedi. Biri size ne olduğunu söylemek istemediği zaman, üstüne varmamanız gerektiğini bilen çok az insandan biriydi.

" Pekâlâ. Minhyuk birazdan gelir. O zaman başlarız. "

Minhyuk da benden bir yaş büyüktü ve o da Jinyoung gibi hep kütüphanedeydi. Onunla pek yakın olmasam da iki senedir iş arkadaşıydık.
Kütüphanede, bölümlere ayrılarak, vardiyalı bir şekilde çalışıyorduk. Biz giriş katındaydık. Bir alt ve üst kat da vardı. Üst ile alt kat, genelde ders çalışmak için kullanılırdı. Giriş katta, yani bizim katımızda, çoğunlukla kitap okuyanlar olurdu. Onları izlemeyi seviyordum. Ya da kitapları düzenlemeyi. Jinyoung'la sohbet etmeyi. Kitap okumayı. Kısacası, burayla ilgili her şeyi seviyordum. Kitaplar benim bir diğer dünyamdı. Jaebeom'la dolu olanın aksine, bunda göğüs kafesim kalbime saplanmıyordu.

Minhyuk beş dakika sonra gelmişti. Bana silik bir selam verdikten sonra Jinyoung'ın yanına gitti ve sarıldılar. Bu selam herzamankinden daha soğuk olsa da aldırmadım. Gülümsedim. Onlar her zaman çok yakın olmuşlardı. Şimdiyse onları yeniden böyle görebildiğime seviniyordum. Her şeyin eskisi gibi olduğunu fark etmek, bana evime hoşgelmiş gibi hissettirmişti. Bir şey dışında, her şeyin.

Bu yaz öleceğimden emindim. Sürekli kendime atlatamayacağımı söyleyip durmuştum. Hâlâ da öyle düşünüyordum. Nefes almamın tek nedeni, ondan biraz olsun kaçabiliyor olmam. Farklı olan şey, Jaebeom' a aşık olduğumu fark etmemdi. Hislerimden, bu yaz emin olmuştum. Kabul edene dek çok sancılar çekmiştim. Kendimi, onu yalnızca bir dost olarak sevdiğime, inandırmak için deli gibi uğraşmıştım. Fakat geceleri rüyalarımda beni öptüğünü gördüğümde, dudaklarını yaladığı zaman benim de ona aynısını yapmayı arzuladığımda, onu ne zaman çıplak görsem sertleşmekten korktuğumda, bütün uğraşlarım yerle bir olmuşlardı. Ona aşıktım. Ona köpek gibi aşıktım ve bu kaçınılmazdı. Duygularım ben ölmeden ölmeyeceklerdi. Ve ben, bu yaz öleceğimden emindim.

Jinyoung bana seslendi.
" Youngjae. "

Yaşıyordum.

Tekerlekli masanın üzerine yerleştirilmiş bir yığın kitabı işaret etti.

" Tarih bölümü, 3. raf. " dedi.

Derin bir nefes alıp, saçlarımı karıştırdım.

Yaşıyordum.











Jinyoung

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jinyoung.🌿







Minhyuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Minhyuk.🍂









Kütüphane

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kütüphane. (Temsilen)




Merhaba. Umarım beğenmişsinizdir. Fikirlerinizi bekliyorum.

Bölüm nasıldı?

Kendinize iyi bakın. 🌻♡🌊

Morning Star' • 2jae *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin