Burgerimden kocaman bir ısırık daha aldım." Vay canına!" dedim burgeri ağzımın üzerine getirip, ağzımdakileri gizleyerek.
Kıkırdadı.
Koca lokmamı yutup elma suyundan bir yudum aldım.
" Bu kadar iyi bir aşçı olduğunu bilmiyordum." dedim.
Yüzünde, sanki bu ona söylenmiş en güzel şeymiş gibi bir tebessüm oluştu. Gözleri kısıldı, yanakları yukarı çıktı, dudakları parladı. Yaşı yine küçülmüştü. Gülümsediği için sevinmiştim. Onu gülümsetebildiğim için sevinmiştim.
" Beğenmene çok sevindim."dedi.
Sözlerinde fazlasıyla samimi olduğu anlaşılıyordu.Daha da çok gülümsesin istedim.
" Sahiden aklım almıyor, bunu tek başına nasıl yapabildin? "
Ondan neşeli bir kahkaha kazanınca ben de gülümsedim.
Gerçekten eli çok lezzetliydi. "Shownu Spesyal" bugüne kadar yediğim en güzel burgerdi.
Jaebeom hiç yemek yapamazdı. Domates dahi kesemez, suyu bile yakardı. Pikniklerimiz için ben yemek hazırlardım. Beceriksizce hazırladığım sandviçleri, keyifle yerken büzülen dudaklarını görmek yeterli gelirdi bana. Bazen onu izlerken doyardım.
Yalnızca onu yerken izleyebileyim diye, binlerce sandviç hazırlamak isterdim onun için. Yeşillik sevmemesine rağmen mayoneze buladığım marulu yemesini izlemek için neler yapardım... Ton balıklı, hindili, turşulu... Çeşit çeşit sandviç yapabilirdim onun için.
Onun için her şeyi yapabilirdim. Onu görmekten başka her şeyi.
O yapamazdı.
O yemek de yapamazdı.
Shownu yapabiliyordu.
Shownu, Jaebeom değildi. Jaebeom'um değildi.
Saçları hep düzenli, aşçılıkta iyiydi. Oysa ben dağınık saçlı, yemek yapmakta berbat olan Jaebeom'a aşıktım.
Karma, kader, hayat ya da her ne boksa; benimle alay etmekten çok hoşlanıyordu.
Sahiden de kahretsin!" Artık zehirlenmekten pek korkmuyorsun ha?" dedi güleç bir tonda.
Shownu'nun evinde, mutfak masasında oturuyorduk. Annesi de babası da işteydi.
Aklımdan, Jaebeom'un dağınık saçlarını ve aşçılıktaki beceriksizliğini kovalayıp kendime gelmeye çalıştım.
" Öyle lezzetli ki artık zehirlensem de üzülmem." dedim.
Yüksek bir kahkaha attı.
Gülümsedim.
Kahverengi gözler, mavi değil..." Teşekkür ederim. " dedi.
Burgerden bir lokma daha aldım.
" Asıl ben teşekkür ederim."
Gülümseyip o da kendi burgerini ısırdı.
" Jaebum'u neden aramadın?" diye sordu bir anda.
Lokmam boğazıma takıldı ve öksürmeye başladım. Shownu, telaşla suyu uzattı. Alıp, içerek kendime gelmeye çalıştım.
Ne diye bunu soruyordu?
" Youngjae, iyi misin?"
Başımla onaylayıp boğazımı temizledim.
" Onunla sonra da konuşabiliriz. Seni bekletmek istemedim." diye zırvaladım.
Shownu, başıyla onayladı ve çekine çekine tekrar konuştu.
" Bayağı yakınsınız."
Başımı sallayarak " Evet. En yakın arkadaşım." dedim, bu kelimelerin karnımı nasıl da deştiğini belli etmemek için çırpınarak.
" Çok uzun zamandır hayatımda. "
" Belli oluyor, siz çocuklar hep birlikteydiniz."
Bu dediğine biraz şaşırdım; çünkü Shownu, beni bu sene fark etmiş gibiydi. Daha önce hiç konuşmamıştık. Var olduğumu bildiğinden bile şüpheliydim.
![](https://img.wattpad.com/cover/190713218-288-k723451.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morning Star' • 2jae *
FanficÖyle yakındaydın ki sana uzanmak için, dağlar kat etmem gerekti. Öyle yanımdaydın ki en uzağımdın. Ve benim yerim de uzaktı sana, yanı başındayken bile. Bu yüzden kırılırdı ellerim, her cüret edişinde tenine. Affet, ben sana ihanet ettim, seni çok s...