Öpücüğümüz kısa sürmemişti ancak çok da uzun değildi. Nefes almak için geri çekilip birbirimize bakmak zorunda kaldığımızda, ikimiz de utançtan ölecektik. Gözlerimi kaçırdım.
Shownu eliyle çenemi nazikçe kavradı. Ona baktım.
İçimde tonla farklı duygu vardı. Onunsa gözlerinde, arzu...Bana tekrar yaklaşıp dudaklarımı daha sertçe öpmesine karşı koymadım. Tadı güzeldi. Naneli sakız ve kola gibiydi. Tatlıydı. Ve ıslak. Kalbimin tir tir titremesine neden olmuştu.
Fakat çok yanlış bir şey yapıyormuş gibi hissettim; sanki Shownu'nun dudakları yasaklı bölgeydi ve ben de sınırı aşmıştım. Sırtıma çevrilen düşman namlularından çıkan kurşunun her şeyi bitirmesini bekledim. Aptalca, Jaebeom'un bizi böyle görmesini umdum ve bir yandan da bundan ölesiye korktum.
O anda karnıma bir ağrı girdi. Bu ağrı göğsümdeki kargaşaya zıttı. Sözde bir ihanetin pusuydu. İşte bu yüzden Shownu'yu öpmek tatlı bir işkenceye benziyordu.Shownu yüzümü iyice kavradı ve -sanırım yanlışlıkla- dudağımı ısırdı. Beni, kendine hakim olamıyormuşcasına öpüyordu. Aceleyle ve sürekli vazgeçebilmem korkusuyla.
Acı nedeniyle dudaklarımı araladım. Dilini içeri uzatmasıyla nefesim kesildi. Hayır. Bu kadarı, sahiden de fazlaydı.
Bizi ayırdım.
Bana utanç, şaşkınlık ve acı dolu gözlerle baktı.İstemsizce elimi dudağıma götürüp ısırdığı yere dokundum.
Shownu" Youngjae ben çok özür dilerim. Ah ne büyük bir aptalım! Seni öpebildiğim için o kadar heyecanlandım ki ben sadece... Bir an kendime hakim olamadım. Özür dilerim. Ben. Ben. "
Feci şekilde üzgündü. Panikden ellerini saçlarına atıp çekiştirdi. Onu böyle görmek istemedim.
Ellerimi, saçlarını çekiştiren ellerinin arasına soktum ve onu durdurdum. Uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum. Bunlardan hiçbiri onun suçu değildi. Ben ne yapıyorum böyle? Bana şok olmuş gözlerle baktı.
" Sorun değil. " dedim fısıldar bir tonda. Sesimi boğazımdan kurtarmak için çok uğraşmıştım.
Bir kaç saniye boyunca bana baktı. Bu sefer gözlerimi kaçırmadım.
" Ben." dedi. " Seni tekrâr öpmek istiyorum."
Bunu hemen yapmazsa krize girecekmiş gibi demişti." Ama sıkılmanı istemiyorum." dediğinde güldüm.
Nihayet rahatlayarak o da güldü.
" Seni çok uzun zamandır öpmek istiyorum Youngjae. "
Gözlerimi kaçırmak zorunda kaldım. Durum bir nevi, öyle absürd geliyordu ki şaşıramıyordum bile. Belki de şu anda şoktaydım, o yüzden aşırı bir tepki veremiyordum. Ya da önceden biliyordum da kendime itiraf edememiştim. Her şekilde silik bir şokla sarsılıyordum. Yüzüm düşmüş olmalıydı. O kadar çok fazla şeyi aynı anda hissediyordum ki patlayabilirdim.
" Aramızdaki her şeyi mahvetmiş gibi hissediyorum." dedi sessizce.
Ona bakmak zorunda kaldım. "Shownu." dedim, ancak konuşmama izin vermedi.
" Eğer olan her şeyi unutmak istersen seni anlarım." dedi.
Ne demeliydim?
Her şeyi unutmak istiyor muydum?
Hatırlamak istiyor muydum?
" Bana zaman verir misin?" diyebildim en sonunda zar zor. Filn büyük ekranda oynuyor, Audrey Hepburn güzelliğiyle göz alıyordu.
"Biraz düşünmek istiyorum, ben şu an ne diyeceğimi bilemiyorum. Özür dilerim ben, ben."
"Youngjae."
Derin bir nefes alıp ona baktım.
" Anlıyorum. Tabii ki. Haklısın." dedi yenilmiş fakat uysal bir tavırla.
Yutkundum. Göz yaşlarım selam çakmak üzerelerdi.
" İstediğin kadar düşünebilirsin."
Çekinerek gözlerimin içine baktı.
" Sadece şunu bilmeni istiyorum. Bekliyor olacağım. "Başımla onayladım. Sanki teselli edilmesi gereken,kısmen, reddedilmiş olan benmişim gibi sırtımı sıvazladı; daha sonra bana dokunmaması gerekiyormuş gibi elini hızla çekti.
" Eve gitmek ister misin?" diye sordu.
Neden bu kadar iyisin?! Aptal Shownu! Beni neden seviyorsun?!
" Teşekkür ederim." dedim başımla onaylayarak. Pek de sahici olmayan bir tebessümü takınıp oturduğu yerden kalktı. Yol boyunca hiç konuşmadık. Aramızda bir şeyler ölmüş gibiydi. Ve bambaşka şeyler doğmuş gibi...
Shownu. 🍂
Youngjae. 🌻
Merhaba. Nasılsınız?
Burayı çok özledim. Bir kaç büyük ödevim daha kaldı onlar da bitince buralarla daha çok ilgileneceğim umarım.🤍Bölüm nasıldı?
Eleştiri ve düşünceleriniz?
Kendinize iyi bakın. 🌻♡🌊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morning Star' • 2jae *
FanficÖyle yakındaydın ki sana uzanmak için, dağlar kat etmem gerekti. Öyle yanımdaydın ki en uzağımdın. Ve benim yerim de uzaktı sana, yanı başındayken bile. Bu yüzden kırılırdı ellerim, her cüret edişinde tenine. Affet, ben sana ihanet ettim, seni çok s...