°şarkıyı dinleyin°
🤍
Eve dönerken kaldırımları sayamadım. Bir türlü odaklanamıyordum. Kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye çalıştım ancak duyabildiğim tek şey Minhyuk'un zihnimde yankılanan sesiydi.
"O seni sahiden seviyor. "
İçime bir ağırlık çöktü. İşte yine aynı şeyleri hissediyordum. Tanıdığım, iyi bildiğim ve neredeyse yurdum bellediğim bir kafese geri dönmüştüm. Karmakarışıktım. Karmakarışık...
Düşünmekten daha fazla kaçamayacağımı fark ettiğimde, sahile doğru yürüdüm ancak orada çok fazla anı vardı. Bana saldırmayı bekleyen bir avuç canavarlarmışcasına korktum onlardan. O yüzden sahilden vazgeçerek bir trene bindim. Nereye gittiğini bilmiyordum ve umrumda da değildi. Anneme, grup ödevi gibi bir şeyden bahseden yalan bir mesaj gönderdim. Tam bana göreydi(!) Son üç haftadır yaşayan bir ölü misali olduğumdan, hiç sorgulamadan kabul etti. Gecikmememi ve onu haberdar etmemi söyledi. Tamam, diye mesaj atarak konuşmayı sonlandırdım.
Tren pek dolu sayılmazdı ki buna minnettardım. Yanımdaki koltuk boş olduğundan çantamı taşımama gerek kalmamıştı. Cam kenarına oturdum ve çok saçma bir şekilde aptal Romeo ve Juliet hakkında düşünmeye başladım. İşte sorun buydu. Aklımda, roller çoktan biçilmişti. Shownu, Romeo olamazdı; ben de Juliet.
Jaebeom, Romeo olabilirdi ama ben asla Juliet, onun Juliet'i olamayacaktım.
Mercutio bile olamazdım. O kadar cesaretim yoktu. Korkak'tım.
Eğer bu oyunun bir parçası olmak zorunda olsaydım,
Romeo'nun peşinde dolanan zavallı Benvolio'dan başkası olamazdım. Romeo'nun cesedine; Juliet'in elini tutan o güzel eline bakan zavallı, aptal Benvolio'dan başkası olmazdım...
Shakespeare'in canı cehenneme, dedim kendi kendime.
Ne Jaebeom, Romeo ne de ben siktiğimin herhangi bi karakteriyim...
Jaebeom, Jaebeom ve ben de zavallı benim. İşte bu Romeo ve Juliet'den daha imkansız bir aşktı. Çünkü bizim iki kişilik oyunumuzda Romeo aşık bile değildi.
Peki ya Shownu? O benim Romeo'm, Pyramus'um ya da Adonis'im olabilir miydi? Peki ya ben onun Juliet'i, Thisbe'si, Afrodit'i olabilir miydim? Bu fikre biraz kıkırdadım. Olmazdı. Olsa bile...Her oyunda, her mitde ve her hikayede trajik bitecektik...
Beni seviyordu değil mi? Öyleyse neden her şeyi unutmak istemişti? Ya ben...ben onu seviyor muydum?
Bu soruyu ne kadar düşünsem de dosdoğru bir cevap veremiyordum. Jaebeom'u düşünmeden, Shownu'yu düşünmek imkansızdı. Benliğimin bir köşesinde; her daim sinsice bekleyen Jaebeom tınısı, asla yitmiyordu. Hep oradaydı. Öfkelendim. Neden Shownu'ya aşık olmamıştım ki? Muhteşem bir karaktere sahipti, çekici ve zekiydi, güzel öpüşüyordu. Ve...ve beni seviyordu. Ona aşık olmam gerekirdi. Onun için deli olmam gerekirdi! Halbuki ben, yemek yerken bile Jaebeom'u düşünüyordum. İçtiğim su Jaebeom'du. Okuduğum kitap Jaebeom'du. Başımı yasladığım yastık Jaebeom'du.
Bariz gerçek canımı sıktı. Tekrar ve tekrar...
Shownu bir kaç damla ötedeyken Jaebeom'la aramızda okyanuslar uzanıyordu. Neden Shownu'ya ulaşmayı denemiyordum, neden rüyalarım hep Jaebeom'a rezerve edilmişti?..
Belki de insan asla ulaşamayacağını arzulamaya programlıydı. Bir şeyin bizim olabilme potansiyeline sahip olduğunu fark ettiğimiz anda ondan uzaklaşıyor ve imkansız olan için kıvranıyorduk. Avuçlarımız içindeki elimizin tersiyle iteliyor, asla uzanamayacağımız dalların meyveleri için dua ediyorduk. Belki de bu yüzden acı çekmeye mahkumduk. Mazoşist yaratılışımıza rağmen hâlâ arsızca ümit edebiliyorduk. Ne komik...ne aşağılayıcı...
Şimdi omuzlarımda bir ton yük vardı ve ümit aralarında yoktu. Shownu'nun aşkını taşımak istemiyordum ama onu yitirmek-tamamiyle yitirmek, çünkü şu anda mevcut olan ihtimali bile var olduğunun bir kanıtıydı, yanımda olduğunun bir göstergesi- acı verici olacaktı. Onu üzmek istemiyordum. O kırılamayacak kadar güzeldi, özel ve mükemmeldi. Dünya için bir lütuf olarak gönderilmişti. Ama istediğim kişi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morning Star' • 2jae *
FanfictionÖyle yakındaydın ki sana uzanmak için, dağlar kat etmem gerekti. Öyle yanımdaydın ki en uzağımdın. Ve benim yerim de uzaktı sana, yanı başındayken bile. Bu yüzden kırılırdı ellerim, her cüret edişinde tenine. Affet, ben sana ihanet ettim, seni çok s...
