Jaebeom çalan telefonuna cevap verirken ben de giden Shownu'nun ardından bakıyordum." Birazdan orada olurum. " dedi Jaebeom.
Bakışlarımı ona çevirdim. Gülümsüyordu.
" Tamam Joy. 5 dakika. " dedi ve bir kahkaha attı.
Joy.
Bir anda midem boğazıma yükseldi. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Jaebeom telefonu kapadı.
" Joy mu? " diye sordum zar zor.
Gülümseyerek başıyla onayladı.
" O da mı orada olacak?"
" Evet. Çok ısrar etti kıramadım. Sorun olur mu? "
Başımı hızla iki yana salladım. Dalgalar kayaları hışımla dövüyordu.
Gülümsemeye çalışarak " Yoo olmaz. " dedim.
Tebessümü genişledi. " Sevindim. Onu seninle tanıştırmak istiyordum. "
Dalgalar kıyıya daha da sert vurmaya başladı. Yutkundum.
Jaebeom ekledi " Zaten seni sorup duruyor. "
" Öyle mi? " dedim özensizce.
" Hı hı. " diye onaylarak kolunu omzuma attı.
Teni, yakıcıydı. Taze leylak ve tıraş losyonu kokuyordu.
" Ee Shownu'yla neler yaptınız? "
Yürümeye başladık. Kovulmuş gibi kaçan Shownu'nun ardından gitmeyi deli gibi istiyordum ama kaçamazdım. Bu sefer olmazdı. Canım fena yanıyordu ama kendimi böylesine hızlı ele vermemeliydim.
" Hiiç. " diye geçiştirdim onu.
" Hiç mi? Bayağı eğleniyor gibiydiniz." dedi tek kaşını kaldırarak.
" Eğleniyorduk. Komik biri. "
" Hmmm. " dedi ve sırttı.
Onu biraz iteledim. Kolunu çekti ve ellerini cebine koydu, ben de onu taklit ettim.
" Sevindim öyleyse. Sıkılmandan korkuyordum. " dedi.
" Sıkılmadım. "
Yakıcı gözlerini bana dikti. Bakışlarım asfaltta ve adımlarımdaydı. Başımı kaldırırp ona göz atmaya cesaret edemiyordum. Aklım çalkalanıyordu. Joy da orada olacaktı. Joy ona ısrar ettiği için Jaebeom onu kıramıyordu. Joy'la konuşurken kahkahalar atıyordu. Telefonu kapatırken gülümsüyordu. Joy'u öpmüştü. Onunla flört ediyorlardı. Bir elimi saçıma atıp çekiştirdim.
Jaebeom'a baktığımda Joy'u düşünmemek imkansızdı.
Hiçbir zaman bana ait olmamış bir şeyi kaybetmiştim. İşte bu hayatın en alçakça tezatlarından, eşek şakalarından biriydi. O hiçbir zaman benim olmamıştı. Olmayacaktı." Hey bir sorun mu var? Yoksa Sevgili Shownu'nu kaçırdım diye bana mı kızıyorsun? " dedi güleç bi tavırda. Sesindeki endişeyi yine de sezebiliyordum. Hiçbir zaman doğrudan söylemez, hep imalı konuşurdu.
Shownu'nu... Aptal Jaebeom!..Benin aptal Jaebeom'um!..
Kendime küfürler etmek istedim. Duygularımı neden hiç kontrol edemiyordum ki?! Durumu toparlamaya çalışarak yalancı bir tebessüm takındım.
" Çok komik! " dedim ona omuz atarak.
Güldü ve hemen gülüşü söndü. Sonra o da benim gibi yere baktı. Aramızdaki somut mesafeyi artık hissedebiliyordu.
Bir süre sessizce yürüdük. Şu anki durumumuz bize hiç benzemiyordu. İkimiz de suskun ve biraz da huzursuzduk. Önceden hep gülüşür, konuşur ve şakalaşırdık. Fakat artık bunlar yalnızca birer yükten fazlası değildi. Zorunda olmadıkça samimi olmaktan kaçınmak zorundaydım. Ona dokunmak, ona gülümsemek istemiyordum. Ona bakarken, iç çeke çeke ağlamak istiyordum. Dudaklarını öpmek istiyordum.
Yavaş yavaş aramızdaki dostluğu öldürüyordum. Bu yüzden de kendimden nefret ediyorum. Neden ona aşık olmuştum ki?! Lanet olsun!..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morning Star' • 2jae *
FanficÖyle yakındaydın ki sana uzanmak için, dağlar kat etmem gerekti. Öyle yanımdaydın ki en uzağımdın. Ve benim yerim de uzaktı sana, yanı başındayken bile. Bu yüzden kırılırdı ellerim, her cüret edişinde tenine. Affet, ben sana ihanet ettim, seni çok s...