31• 'yitirdiğim bir şey değilmiş gibi'

161 22 19
                                        

Annemle konuştuk. Sanki göğsümün tam orta yerinde bir delik oluşmuştu ve bu zamana kadar içime zar zor sığdırdığım her şey bir anda akıp gitmişti. Annem dinledi ve yargılamadı. Ne Jaebeom'a olan aşkımı, ne de bir erkeğe olan ilgimi tuhaf bulmuştu. Bütün bunları, ona nasıl söyleyebildiğimden hâlâ emin değildim ama beni kabul ettiği için öyle rahatlamıştım ki...
Bir kez olsun bir duvarın ardına saklanmadan tamamen kendimi göstermek güzeldi. Bir kez olsun, sırlardan ördüğüm hırkayı üzerimden itelemek ve karşımdakinin beni kolları arasına alacağını bilmek; üşümeyeceğimi bilmek çok ama çok güzeldi.

Uzun süren sohbetimiz ve koskoca itiraflar geçidi bir şekilde Yoojung'a vardığında saatin kaç olduğunu bilmiyordum.

"Şu an ergenliğinin zirvesinde olduğunu biliyorum ama bazen beni öyle sinirlendiriyor ki-"

Annem nazikçe lafımı böldü.
"Biliyorum Youngjae. Yoojung'la başa çıkmak gerçekten zor ve şimdi içerisinde bulunduğu süreç, durumu hiç kolaylaştırmıyor ama düşündün mü sence neden bu kadar zıt tavırlar takınıyor?"

"Beni uyuz etmek için?"

Annem gülünce ben de gülümsedim.

"Evet ama sence neden seni uyuz etmek istesin ki?"

"Bunu komik buluyor olmalı."

Annem masanın üzerinden uzanıp elimi avcunun içine aldı.

"Yoojung seni özlüyor Youngjae. "

Bir an için diyecek bir şey bulamadım. Bütün ihtimallerin içinden Yoojung'un beni özlüyor olabileceği aklıma gelecek en son şeydi, çünkü ne zaman odasına girsem beni kabaca kovalıyordu. Gerçi ben de ona aynısını yapıyordum ama onun kadar itici sayılmazdım. Devamlı olarak yapma dediğim şeyleri yapıyor ve beni rahatsız etmekten büyük keyif alıyordu. Belki de bütün bunları dikkatimi çekmek için yapıyordu. Bayağıdır onu görmezden geliyordum, belki de buna siniri bozulmuş olmalıydı.

"Sana ne yapman gerektiğini, söylemeyeceğim çünkü sen bunu kendin bulacak kadar zekisin. Sadece şundan emin ol. Özleniyorsun. "

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Okula erken gelmiştim ve sınıfa girdiğimde sınıfta yalnızca Yugyeom ve Bambam vardı.
Yugyeom'un burada ne aradığını bilmiyordum, bu dersi almıyordu. Ses çıkarmadan kapıya yanaştım.

Bambam sıranın üzerinde bacak bacak üstüne atmış, Yugyeom da yüzünü avuçlarına dayamış bir şekilde onun karşısında oturuyordu. Sohbetleri oldukça koyu görünüyordu.

"Bir şeyin iki katını söylerken yalnızca bir kat eklemek çok saçma.
Yani şöyle düşün, bu binanın iki katı dediğinde üzerine yalnızca bir kat çıkman yeterli olmaz çünkü bulunan kat,1. kat, zaten mevcuttur ve onun üzerine iki kat daha çıkılması gerekir; yani birin iki katı 2 olmak yerine 3 olur en azından mantık açısından bakarsan." dedi Bambam abartılı jestlerle.

Gülmemek için kendimi zor tuttum. Yine bir şeyler zırvalıyordu. Yugyeom ise kafası karışmış bir şekilde onu dinliyordu. Bambam devam etti.

"Yarım-tam mantığını nasıl kuracağız dersen de iki kat yerine bir katı diyebiliriz.
Neden matematik tüm algısını çift sayılar üzerine kurmuş ki?"

"E çünkü kural böyle, formüller kesin." diye yanıtladı Yugyeom ama pek de emin görünmüyordu.

Bambam cevabı yapıştırdı.

"Tamamiyle soyut olan kavramların kesinliğini bana savunamazsın, çünkü bunu kanıtlayamazsın."

"Sen savunuyorsun??"

Morning Star' • 2jae *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin