1• 'biten yazlar'

598 53 75
                                        

Sigarası dudaklarının arasında, gözleri güneşten yarı kapalı, teni buğday ve saçları gece kadar siyahtı.
Duman yüzünü bulandırıyordu. Elimle kaslı omzunu dürttüm. "Çok içiyorsun. " dedim.

Dalgalar dışında, o konuşana dek başka her şey çok suskundu.
Püskürerek güldü. Sigaradan dolayı hafif hırıltılı olan sesi, kulak tırmalayıcı olmaktan çok uzaktı.

" Neden bahsediyorsun, bu daha ikinci. " dedi.

Gözlerimi güneşten dolayı kısmak zorunda kaldım.

" Fazla işte. " diye ısrar ettim, durgun bir tavırla. Arsız bir çocuk gibi.

Derin, depderin ve bir o kadar da yakıcı olan gözlerini bana çevirdi.
" Değil. " derken gülümsüyordu. Bronz ve çıplak gövdesi ıslak ıslak parlarken, gözlerimi oradan çekmem güç oldu. Kokusundan sakınmam ise çok daha zordu. Güneş losyonu, ter, okyanus, leylak...

" Hadi, suya girelim. " dedi beni geçiştirerek.
Sigarasını yarısında olmasına rağmen bardağında söndürüp, ayağa fırladı. Kaslı gövdesi ve uzun bacaklarını sergiler gibi gerindi. Her zamanki gibi yaralı olan dizleri, kabuk bağlamıştı. Yüzünde, kendinden emin, yarım bir gülümsemeyle bana baktı. Kıvrılan dudakları hareket etti. Kızgın kumların üzerine serdiğimiz havlu her yanımı yakarken, beni o kavuruyordu.

" Yaz neredeyse bitmek üzere. "

Öyleydi. Yazlar hep biterdi. Yaz neredeyse bitiyordu ve ben bu yazı kara bir kışa çevirmiştim. Asla yapmamam gereken bir şeyi yapmıştım. En yakın arkadaşıma, bana dostum diyen birine ihanet etmiştim. Bana güvenen birinin gözlerinin içine baka baka yalan söylüyordum. Ben, çok büyük bir yanlışın kurbanıydım. Ben, haram olana susamıştım. Ben, imkansıza açmıştım avuçlarımı. Ben, ona aşık olmuştum.
Göz pınarlarımı zorlayan ıslaklığı geriye ittim.
Sıcak gülüşü yüzümü yaktı. Beni bekliyordu. Kendimi zorlayarak ayağa kalktım ve en yakın arkadaşımın peşinden suya gittim. O ise, gözleriyle aynı renkte olan okyanusa çoktan atlamıştı. Kendimi zorlayarak, ben de suya girdim. Çok açılmadığından kısa sürede yanına ulaşabilmiştim. Beni görünce, ıslak saçlarını geriye çekip, bir kahkaha attı.

" Hiç ıslanmadın bile! "

Güldüm. Islanmayı pek sevdiğim söylenemezdi ve Jaebum, beni kesinlikle ıslatacaktı.

" Lütfen. " diye yalvardım, kısık bir sesle.  Bir timsah gibi sinsice yanıma süzüldü. Su, ancak belimize geliyordu. Ben kaçmaya fırsat bulamadan, büyük elleriyle beni kavrayıp omzuna attı. Çırpındım ama kaslı kollarından kaçmak mümkün değildi ve deli gibi gülüyordu. Bu şekilde beni uyuşturmuştu bile.

" Jaebuuum! " diye bağırdım, ilerlemeye devam etti.

Su göğüs hizasını bulduğunda "Seni seviyorum, lütfen beni öldürme! " dedi.

Cevap vereceğim sırada, beni suya öyle bir fırlattı ki nefesimi tutmaya bile fırsat bulamamıştım. Dalgalara karışan kahkahası, dibe dalmadan önce duyduğum son şeydi. Kızamazdım, çok güzeldi. Canım biraz yansa da tek kelime dahi etmeyecektim.
Kafamı yüzeye çıkarabildiğimde, yalnızca omuzlarımdan yukarısı dışarıda kalmıştı. Okyanusun derin kısımlarına yaklaşmıştık. Burnuma kaçan suyu umursamadan güldüm. Yarı endişeli gözlerle bana bakıyor, bir yandandan da gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. Güldüğümü görünce rahatladı ve bir kahkaha patlattı, fırsattan istifade üzerine atladım. Onu, elbette ki boğamayacaktım ama bana karşı çıkmadı. Omuzlarından bastırarak, güzel kafasını suya gömdüm. Boğulur gibi yaptı. Üzerine tırmandım, beni omuzlarına aldı. Bir kahkaha patlattım. Teni tenime değerken sakin kalmak zordu, ama mecburdum. Elimden geldiğince normal davranmalı, bütün bunlar beni etkilemiyormuş gibi yapmalıydım.

Okyanus kadar geniş omuzlarına bacaklarımı açarak oturmuştum, ensesi kasıklarımda, elleri bacaklarımdaydı. Tanrım...
Gülüyordu. Su, kuzgun saçlarından aşağı, göğüs kaslarına ıslak uzun ince bir yol çiziyordu. Bronz ensesinde damlacıklar vardı. Beni sanki bir tüymüşüm gibi taşıyabiliyordu. Gerçi çok da ağır sayılmazdım. Çelimsiz değildim fakat, onun kaslarının yanında... Siktir! Kaslarını düşünmeyi bırakmalıydım ama her daim gözlerimin önünde olduğundan, bu pek kolay olacak gibi değildi. Hormonlarım ve ona olan aşkım beni daha da zor bir duruma düşürmeden önce, ondan uzaklaşmalıydım. Hızla üzerinden indim. Gülümseyerek, sorgulayan gözlerle bana baktı. O güzel mavi gözleriyle. İstemeden yüzüm düşmüştü ve toparlanamıyordum.

" Ben üşüdüm. " dedim bir bahane gibi.

Başıyla onayladı. " Sen git, ben biraz daha yüzüp gelirim. " dedi.

" Tamam. " dedim.

Güzel bir gülümseme sunduktan  sonra suya daldı ve ben uzaklaşır uzaklaşmaz, bir balık gibi yüzmeye başladı. Ardından bakarken, güçlü kollarıyla içine karıştığı dalgalardan biri olmak istedim.








🌊

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌊


🌻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌻

Merhaba.Yeni hikayem Morning Star' ın ilk bölümünü yayımlamış bulunuyorum. Umarım okur ve beğenirsiniz. Bol bol yorum bekliyorum.

Ps: Fikirleriniz neler?

Kendinize iyi bakın. 🌻♡🌊



Morning Star' • 2jae *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin