İyi okumalar dilerim...
Duyularımı geri kazanırken yavaşça gözlerimi açmıştım. Simülasyon çoktan sonlanmıştı. Üzerimize yapıştırdıkları garip şeyleri çıkarıyorlardı. Hepsi çıkınca yavaşça yerimden kalkmıştım çünkü her hareketimde beynim kafamın içinde sallanıyor gibiydi.
Zaten müdire de acele etmiyor, kendimize gelmemizi bekliyordu. Biz toparlandıktan sonra konuşmaya başlamıştı.
-Oyunların son turu da tamamlandı. Victoria akademisi bu yılın oyunlarını kazanmıştır. Hepinizi çabalarınızdan ötürü tebrik ederim. Şimdi gidip akademilerinize dönmek için hazırlanabilirsiniz.
Müdire'nin dedikleriyle Diana'nın yanına gitmiştim.
-Müdire'ye söylesek de hiç akademiye gitmeden direkt eve gitsek olmaz mı?
Diana dediklerimi düşündükten sonra "Olur, evimi özledim zaten." demişti. Onun da onaylamasıyla sevinçle müdirenin yanına yönelmiştim.
-Müdire Helena!
Müdire ona seslenmemle bana dönerken "Bir sorun mu var?" diye sormuştu. Gülümseyerek "Hayır, bir sorun yok. Eğer sorun olmayacaksa biz akademiye değil de evimize dönmek istiyoruz. Oyunlar yüzünden uzun zamandır gidemedik." demiştim.
Müdire bir süre ciddi bir şekilde düşündükten sonra "Tamam, gidebilirsiniz."demişti.
Müdirenin onaylamasıyla teşekkür ederek Diana'nın yanına gitmiştim.
-Eve gidiyoruz.
-Biz de geliyoruz.
Konuşan Ambrose'a bakmıştım. Yanında somurtan abimin aksine sırıtıyordu.
-Sizde mi? Neyse beraber gitmemiz daha iyi olur.
-Evet bizde geliyoruz çünkü teyzem aradı. Akşam hep birlikte yemek yiyeceğiz, dedi. Sanırım Diana'nın ailesi de geliyormuş veya biz onlara gidecekmişiz, tam hatırlamıyorum o kısmı.
Kafamı sallayarak onu onaylamıştım. O sırada gözüm abime takılırken "Peki Derek neden somurtuyor?" diye sormuştum. Diana'nın ailesiyle yediğimiz yemekler çok eğlenceli geçerdi. Bu yüzden hepimiz severdik, böyle günleri. Neden somurttuğunu anlamamıştım.
Abim, ona ismiyle seslenmeme bile bir şey demezken Ambrose "Önemli bir şey değil. Oyunda düğmeye kim basacak diye biraz anlaşmazlık yaşadık da ondan böyle." demişti. Daha sonra sanki aniden bir şey hatırlamış gibi yaparak "Veya Mia da yemeğe geleceği ve birkaç gün burada kalacağı için de böyle olabilir." demişti.
Ben duyduğum isimle sevinçle garip hareketler yaparken Diana göz devirip "O kızı hiç sevmiyorum." demişti. Dediği gibi hiç sevmezdi Mia'yı. Ne zaman bizi bir arada görse bir şekilde beni de oradan uzaklaştırırdı.
Mia, bizim diğer bir kuzenimizdi. Bizden küçüktü ama Ambrose ve ben oldukça iyi anlaşırdık onunla. Ancak abim hiç anlaşamazdı. Diana ise sadece beni paylaşmak istemiyordu.
-Neyse hadi gidip toparlanalım.
Diana'nın dediğiyle hepimiz odalarımıza yönelmiştik. Odaya giderken simülatöre bağlanırken çıkardığım bilekliğimin yanımda olmadığını farketmiştim.
-Diana bilekliğimi sana mı verdim?
Diana sorduğum soruyla bileğine bakarken sadece bir tane bileklik görmesiyle "Hayır, bende değil. Kaybettim deme sakın Alissa!" demişti. Diana'yla bilekliklerimiz aynıydı, dostluğumuzu simgeleyebilecek bu tarz takılar takmayı seviyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Strange
Ciencia FicciónGizli bir şirket... Tehlikeli bir deney... Genetiği değişen çocuklar... Telekinezi, ışınlanma, görünmezlik... Aşk, sevgi, dostluk... Tüm bunları içinde barındıran olayları öğrenmek ve her şeyi onlarla beraber keşfetmek istiyorsan sende okumaya başla...