Keyifli okumalar dilerim...
Vazo...
Vazo kırılmıştı...
Ayak sesleri...
Gerçekti...
Buradaydılar...Sanırım şoka giriyordum. Hayır, hayır bunun için vaktimyoktu. Burada duramazdık. Gitmeliydik. Az sonra odalarımıza yöneleceklerini biliyordum. Kaçmalıydık. Kim olduklarını bilmiyorduk. Burda öylece bekleyemezdik. Evet, evet hemen gitmeliydik.
Fazla ses çıkarmamaya çalışarak "Diana! Diana, uyanmalısın!" demiştim bir yandan onu dürterken , gözlerini açmasıyla uykusunun hafif olmasına ilk defa minnettardım. Ne olduğunu anlayamamış olmalı ki salak salak bana bakıyordu. Ona dönmüş ve yataktan kalkarken " Bana güveniyor musun?" diye sormuştum. Şaşkınlıkla bana bakarken konuşmasına izin vermemiş ve konuşmaya devam etmiştim. "Bak bu çok ciddi bir durum! Eğer bana güveniyorsan sesini çıkarma ve benim yaptıklarımı yap. Her şeyi anlatacağım." demiştim. Ciddi olduğumu anlayıp şaşkın bakışlarla yataktan kalkmış ve pencereye yönelen beni takip etmeye başlamıştı. Dışarıdakiler yaklaşıyordu, bunu ayak seslerinden anlamak mümkündü.
Tanrıya şükür, yerden fazla yüksek değildi. Korkmuş bir şekilde hala kendine gelmeye çalışayan Diana'ya bakıp "Atla!" demiştim. Uykulu haliyle umarım bir yerini kırmazdı. Tereddütle bana baktığında aceleci bir tavırla ona çabuk olmasını söylemiştim. Kapının tam önünden sesler geldiğinde Diana olayın ciddiyetini anlamış ve atlamıştı. Dışarıdakiler kapının kulbunu indirirken bende kendimi aşağı bırakmıştım. Arkadaki adamların korkusuyla yüksek korkumu yeniyordum şu an!
Hala ne olduğuna anlam vermeyerek etrafa bakınan Diana'nın elini tutmuş ve koşarak bahçeden çıkmamızı sağlamıştım. Şu an sorgusuz sualsiz bana uyduğu için o kadar minnettardım ki! Bir ara aptallık edip arkama döndüğümde pencereden bir adamın bize baktığını görmüştüm. Panikle Diana'ya dönüp "Kahretsin, gördü bizi! Acele etmeliyiz!" demiştim. O da korkuyla bana bakıp "Neler oluyor? Neden hep bir aksiyon var hayatımızda Alissa?" diyerek daha da hızlanmıştı. "Şu an sana laf yetiştiremem sadece koş!" diyerek yandaki yola sapmıştım. Köşeyi dönmemizle bir arabanın önümüzde durması bir olmuştu. Yakalandık!
Korku ve dehşetle Diana'yla birbirimize dönmüştük. İkimizin de gözleri aynı şeyi bağırıyordu. Deli gibi korkuyorduk. Yakalandığımızı düşünüyorduk. Ta ki ön camdan kafasını çıkaran turuncu kafalı bir kız "Ne bekliyorsunuz davetiye mi? Binin hadi! Az sonra burada olurlar!" demişti. Tamam, belki büyük bir salaklık yapıyordum ama içimden bir ses onun düşman olmadığını söylüyordu. Düşünmek içinde fazla vaktim yoktu. Bu yüzden o sesi dinleyip peşimden sürüklediğim Diana'yla arabaya binmiştim. Binmemizle arabanın hareket etmesi bir olmuştu. Bağırarak bana dönen Diana'yla kendimi arabadan geri atmak istemiştim.
"Alissa ne halt dönüyor? Niye bu arabaya bindik? Neden gecenin bir yarısı ben pecereden, kendi evimden kaçıyorum?!"
"Bağırmayı keser misin? Sanki ben çok memnunum göt korkusuyla kaçmaktan! Eve birileri girdi. Onlardan kaçıyoruz ve bu arabaya niye bindik bilmiyorum. Sadece onların düşman olmadığını hissettim."
"Ortada bir düşman mı var Alissa? Ayrıca hissettim ne demek? Müneccim misin sen?! Eve hırsız girdiyse onu etkisiz hale getirmeli ve polisi aramalıydık!"
"Onlar hırsız değildi! Ayrıca neredeyse on kişiydiler ve ikisi beyaz önlük giyiyordu. Sence hırsız gibi mi duruyorlar?"
"Onları hiç görmeden bunu nasıl biliyorsun ki!?"
"İnan bana, söylesemde inanmazsın Diana. "
Tam Diana bana bir şey söyleyecekti ki sürücü koltuğunda oturan sarışın çocuk "Biraz sessiz olur musunuz? Güvenli bir yere gidince bunları zaten konuşacağız." Dediğinde ikimizde susmuştuk. Hafifçe Diana'ya sokulduğumda oda bana yanaşmış ve yol boyu sarılarak sessiz kalmıştık. Her ne kadar çoğu zaman birbirimizi yesekte o olmasa evden bile çıkamayacağımı biliyordum. İyiki benimleydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Strange
Science FictionGizli bir şirket... Tehlikeli bir deney... Genetiği değişen çocuklar... Telekinezi, ışınlanma, görünmezlik... Aşk, sevgi, dostluk... Tüm bunları içinde barındıran olayları öğrenmek ve her şeyi onlarla beraber keşfetmek istiyorsan sende okumaya başla...