Bölüm 14

72 12 10
                                    







Keyifli okumalar dilerim.💜😊






Diana'yla çabucak hazırlanıp Victoria'nın girişine gitmiştik. Arron bizi orada bekliyordu. Birlikte Victoria'dan çıktık. Yine ormandan değil küçük dükkandaki girişten çıkmıştık. Dışarıda zaten bineceğimiz araba bekliyordu. Arabayı Arron kullanacaktı çünkü ben kullanmayı bilmiyordum, Diana da yolu bildiğinden pek emin olamamıştı.

Yola çıktığımızda Arron "Adam'ın dediklerini hatırlıyorsunuz değil mi?" diye sormuştu. İkimizde kafamızı sallarken Diana "Evet." demişti.

Bu gece tek bir kişi için gidiyorduk. Victoria'ya götüreceğimiz kişi Chris adında genç bir çocuktu. Adam'ın dediğine göre güçleri uyanmaya başlamıştı ve oldukça göze batıyordu. Onu tabiki zorla götürmeyecektik ama Selene onaylamadan da Victoria hakkında hiçbir şey söylemeyecektik.

Chris'in yaşadığı evin önünde durmuştuk. Sokak o kadar sakindi ki Mutatio'nun bu sefer gelmediği belli oluyordu. Arron'un "Hadi." diyerek arabadan inmesiyle biz de inmiştik. Sanırım biraz gergindim. Diana'nın yanında eve doğru yürürken elimi tutup sıkıp bırakmıştı.  Bu sakin ol, yanındayım deme şekliydi. Ona dönüp sorun olmadığını belirtmek için kafamı sallamıştım.

Arron'un arkasından eve varmıştık. Aslında bakarsanız evin ışıkları açıktı. Yani uyanık birileri olmalıydı. Arron "Buradan sonrası sizin. Eğer anormal bir şey olursa müdahale edeceğim yani sakin olun." dedikten sonra kenara çekilmişti. Bizde onu onaylayıp kapının iki tarafına geçmiştik. Diana'ya baktıktan sonra kapıyı çalmıştım. Saçmalamayın tabiki zorla girmeyecektik. Biz Mutatio'nun yöntemlerini kullanmayız.

Kapı kısa bir süre sonra açılmıştı. Kapıyı açan siyah saçlı oldukça sempatik duran çocuk gülümseyerek "Bende sizi bekliyordum, bekleyin ışıkları kapatayım ve gidelim." demişti. Çocuk dediği gibi ışıkları kapamak için içeri girdiğinde Diana'yla garip surat ifadeleriyle birbirimize bakıyorduk.

-Bizi mi bekliyormuş?

-Hadi gidelim dedi resmen!

Biz hiçbir şey anlamazken Arron da yanımıza gelmişti. Belki o anlamıştır diye Arron'a dönüp "Bu da ne demek?" diye sormuştum. Düşünceli bir ifadeyle "Gücüyle alakalı olmalı." demişti.

-Böyle bir güç mü var? Geleceği mi görebiliyorlar?

Sorumu bitirmemle Chris gelmişti ve ben soruma cevap alamamıştım.

-Hadi gitmiyor muyuz?

Diana ve ben şaşkınlıkla izlerken Arron sıkıntılı bir nefes verip arabaya yönelmişti. Chris de onunla beraber gidiyordu. Diana "Sanırım bir tek biz şaşırdık bu duruma!" demiş ve arabaya yönelmişti.

"Hiç böyle hayal etmemiştim..." diye mırıldandıktan sonra bende peşinden arabaya binmiştim. Arabaya binmemizle Arron arabayı çalıştırmıştı. Diana ve ben arkada otururken Chris ön taraftaydı.

Daha fazla dayanamayıp Chris'e "Geldiğimizi ya da geleceğimizi nasıl bildin?" diye sormuştum. Chris ise "Ben de pek bir şey bilmiyorum aslında. Sadece bazı şeyler görüyorum ve gerçekleşiyorlar. Tabi hepsi gerçekleşmiyor, bazıları." demişti. Hiç açıklayıcı değildi gerçekten. Yeni bir şey öğrenme hevesim kursağımda kalmış, somurtarak Diana'ya dönmüştüm. Diana beni pek takmazken Arron konuşmaya başlamıştı.

-Bu güç çok fazla görülmüyor. Siz de yenisiniz yani bilmemeniz normal. Buna prekognisyon deniyor yani olacakları görme. Aslında bir bakıma Selene'nin gücüne benziyor.

The StrangeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin