Bölüm 31

46 11 43
                                    









Keyifli okumalar...






-Alissa şimdi, hepsini.

Diana'yı duymamla tüm zihinsel enerjimi ona aktarmaya başlamıştım. Diana ışınlanma için hazırlanırken hızlı bir şekilde zihinsel enerjimin çoğunu ona aktarmıştım. Büyük bir sarsıntıyla hepimiz, bir anda kendimizi Victoria'nın girişlerinden biri olan küçük dükkanda bulmuştuk.

Sarsıntıyla çoğumuz yere düşerken Axel ve Arron neredeyse Adrian'ı düşürecekti. Daphne onlara "Dikkat edin." dedikten sonra yardıma giderken hemen Diana'ya bakmıştım. Gerçektende kendini çok zorlamıştı.

Selene'ye "Girişteyiz." diyerek telepatiyle haber verdikten sonra Diana'nın yanına gitmiştim.

-Diana? İyi misin?

Kafasını sallasa da düştüğü yerden kalkmak için hali yok gibiydi. Bir yandan onu kaldırmaya çalışırken bir yandan da "Yürüyebilecek misin?" diye sormuştum. Diana kafasını salladıktan sonra kalkmıştı. İlk defa bu kadar çok kişiyi ışınlamıştı ve aradaki mesafe oldukça fazlaydı. Böyle yorgun düşmesini anlayabiliyordum.

Hep birlikte Victoria'nın ana girişine giden kapı ve merdivenleri geçmiştik. Ambrose en arkadan söylene söylene geliyordu. Hem şikayet ediyor hem de abimi uyandırmaya çalışıyordu ama pek başarılı olduğu söylenemezdi.

-Bu çocuk ne ara bu kadar kilo aldı? Sadece bayıldı ama kış uykusuna yatmış gibi. Derek!

Onu fazla takmadan girişe geldiğimizde Selene'nin bizi beklediğini görmüştük. Bizi bu halde görünce telaşlı bir şekilde yardım etmeye çalışarak "Ne oldu böyle?" demişti.

-Sorun yok, Mutatio gelmeden çıkabildik oradan.

Dediklerime karşılık Selene halimize bakıp "O zaman neden bu haldesiniz?" demişti. Tam ona cevap verecekken Ambrose "İçeri girsek de öyle konuşsak olmaz mı?" diye sormuştu. Hepimiz kıpkırmızı olmuş suratına bakınca ona hak vermiştik. Ayrıca Axel ve Arron da zorlanmaya başlamış gibilerdi.

Selene'nin onaylamasıyla hepimiz onun odasına doğru yola koyulmuştuk. Ambrose yolda bizden ayrılıp abimi odasına bırakıp geri gelmişti. Adrian'ı da Selene'nin odasında bir yere yatırmıştık. Selene onu görünce hepimize garip bir bakış atsa da şimdilik sormamayı tercih etmişti.

-Diana ve Derek'in neyi var? Önce onların sorunlarını halledelim. Sonra konuşuruz.

Ambrose yerdeki minderlerden birine otururken "Derek sadece kan gördüğü için bayıldı." demişti. Bunu üzerine hepimiz onu onaylarken Selene "Peki, Diana'ya ne oldu?" diye sormuştu.

-Mutatio'nun geldiğini öğrenince ne yapacağımızı bilmedik. Diana bizi buraya ışınladı bu yüzden böyle.

Selene, Daphne'nin cevabını duyunca kafasını sallarken "Durum acil olsa da böyle şeyler yapmaktan kaçınmalısınız. Daha kötü durumda da olabilirdi." demişti. Haklıydı, risklerin farkındaydık ve Axel zaten onu uyarmıştı. Yapamayacağını bilsem buna kesinlikle engel olurdum ama ona güveniyordum. Yapabilirdi ve yapmıştı da.

Herkes Selene'yi onaylarken o gidip bir kolye getirmişti. Kolyenin üzerinde bir taş vardı. Taşı görmemle panik olup takmasını engellemeye çalışınca Selene "Bu Mutatio'nun gönderdikleri gibi değil. Florit taşı, iyi gelecektir." demişti. Dedikleriyle geri çekilip kolyeyi Diana'nın boynuna takmasını izlemiştim.

O, kolyeyi taktıktan sonra kenarda bir yerlere yatırdığımız Adrian'a bakıp "Bu kim?" demişti. Diğerleri de pek fazla bu konuda bilgi sahibi olmadıklarından Diana ve bana dönmüşlerdi.

The StrangeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin