Keyifli okumalar dilerim...
-Ne?
Arron dediğim şeyle göz devirirken "O kadar şey söyledim, tepkin bu mu Alissa?" demişti. Kollarımı ellerinden kurtarırken "Ne yapabilirim? Her gün, birisi karşıma geçip bunları söylemiyor, şaşırdım haliyle." demiştim.
-Tamam, haklısın şaşırabilirsin tabiki ama lütfen konuşacaklarımız bitsin öyle şaşır, olur mu?
Arron'un hafifçe gülümseyerek söyledikleriyle silkinip kendime gelmiştim. Söylediklerini ve yaşadıklarımızı hafifçe tarttıktan sonra konuşmaya devam etmiştim.
-Şimdi sen diyorsun ki normalde kendi isteğim dışında hareketler yapıyorum çünkü babam ilaçlarla beni kontrol ediyor, öyle mi?
Arron, etrafı kontrol ettikten sonra kafasını sallayarak cevap vermişti.
-Evet, ilaçların yan etkileri olduğundan bazen dozunu azaltıyor. İşte o zaman az olsa bile bedenim üzerinde bir kontrolüm oluyor. Şu an ilaçların dozunun normal olduğu periyottayım. İlaçları her zaman James getirir ama bugün geç kaldı, hemde saatlerce. Böylece biraz kendime geldim.
Dediklerini dikkatlice dinlerken aklıma gelen şeyle "İlaçların dozu ne zaman azalmıştı?" diye sordum.
-Victoria'da oynadığımız oyunlarda sen ve ben takım olmuştuk, işte o zamanlar azalmaya başlamıştı.
Kafamı sallayarak onu onaylamıştım. Bu dengesiz davranışlarını açıklıyordu. İlk geldiğimizde bize karşı tepkisizdi, herkese olduğu gibi. Sonra ilk oyunlarda aramız daha iyidi ama son turda beni tehdit etmesiyle aramız ilk başta olduğundan daha soğuk bir hal almıştı.
-Tamam, anladım. Şimdi bizden seni bu ilaçlardan kurtarmamızı istiyorsun, öyle mi?
-Evet, anneme gidemezdim çünkü babamla konuşmaya en başta kendi isteğimle gitmiştim. Şimdilik onun bilmemesi daha iyi. Bu yüzden aklıma sana söylemek geldi, sonuçta babamın kim olduğunu biliyorsun.
-Tamam, bir şeyler bulmaya çalışırım ama şunu bilmelisin ki Diana da babanın kim olduğunu biliyor.
Söylediğim şeyden sonra telaşla ağzımı kapatıp "Bunları da babana söyler misin?" demiştim. Arron tavrıma gülerken kafasını iki yana sallamıştı.
-Bilemiyorum, ben bile ne yapacağımı bilemiyorum ama bende sana şunu söylemeliyim ki gelip bir şeyler anladığını belli etmen gerçekten aptalcaydı.
Dedikleriyle kaşlarım çatılırken "Aptal deme bana, hem ben nereden bilebilirim senin her şeyi gidip babana söylediğini?" demiştim.
-Doğru, bilemezdin.
-Peki nasıl zihnini kontrol edebiliyor?
Sorduğum soruyla derin bir nefes aldıktan sonra sesini kısarak anlatmaya başlamıştı çünkü hala marketteydik ve konuştuklarımızı duyan birisi bizi deli sanabilirdi.
-İlaçlar genel olarak zihnimi bulandırmak için, kafamı karıştırıyorlar. Daha sonra da kendi istediği şekilde hareket etmem için hipnoza benzer bir yöntem kullanıyor. İlaçların fazla geldiği zamanlarda zihnimde benzer cümleler tekrar edip duruyor.
Merakla kaşlarımı kaldırarak "Ne gibi cümleler?" diye sormuştum.
-Mesela "Sadece babama güvenebilirim." ya da "Önemli şeyleri babama söylemeliyim." gibi cümleler.
-Kusura bakma ama baban kafayı yemiş.
Arron, garip bir yüzle söylediklerime gülerken "Sorun değil, bende öyle düşünüyorum." demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Strange
Ciencia FicciónGizli bir şirket... Tehlikeli bir deney... Genetiği değişen çocuklar... Telekinezi, ışınlanma, görünmezlik... Aşk, sevgi, dostluk... Tüm bunları içinde barındıran olayları öğrenmek ve her şeyi onlarla beraber keşfetmek istiyorsan sende okumaya başla...