Bölüm 17

48 12 5
                                    




Okurken keyif almanız dileğiyle iyi okumalar...








Kazandığımız açıklanınca bakışlarım Arron'a yönelmişti. İki güce sahip olması beni gerçekten şaşırtmıştı. O kadar zamandır Victoria'daydık ancak şimdi öğrenebilmiştik güçlerini. Onun hakkında herkes gerçekten çok az şey biliyordu ve bugünkü hali ile önceki hali karşılaştırıldığında da anlıyorduk ki oldukça dengesizdi. Ayrıca ilk astral seyahat deneyimimde onunla beraber gördüğüm o adam, ona güvenmek istememe neden oluyordu. Kim olduğunu bilmesem de o adamda beni rahatsız eden bir şey vardı.

Bunlar aklımı kurcalasa da oyunlar bitene kadar boşvermeye karar vermiştim. Sonuçta şu an bir takımdık.

-Kazandık, şimdi ne olacak?

Abimin sorusuyla hepimiz ona bakmıştık. Yüz ifadesinden Adam'ı hiç dinlemediği o kadar belli oluyordu ki...

-Diğer grupların kazananlarının açıklanmasını bekleyeceğiz. Sonra da ikinci oyun oynacak ve kazanan üç gruptan da bir kazanan seçilecek.

Diana salağa anlatır gibi her kelimeyi tane tane söylemişti. Ben bu haline kıkırdarken abim "Peki sonra? Ödül ne?" demişti. Bu sorunun cevabını bizde bilmediğimiz için Arron cevaplamıştı.

-Ne istersek onu verecekler ama... Olay sadece ödülle bitmiyor. Kazanan grup bir üst seviyeye geçip akademiler arası oyunlara gidiyor.

-Diyelim ki kazandık ama diğer oyunlara gitmek istemiyoruz, o zaman ne olur?

-Öyle bir şey daha önce hiç olmadı. Bu oyunlar her sene oynanıyor ve genelde herkes çok heveslidir gitmek için.

-O zaman biz kazanmayalım. Gitmek istemiyorum ben.

-Saçmalama Alissa! Madem bir oyun oynuyoruz tabiki kazanmalıyız.

Diana'nın dedikleriyle biz kendi aramızda tartışmaya başlamıştık. O sırada tekrar Adam'ın sesi duyuldu.

-Yeşil takımın kazananları: Ambrose, Elizabeth, James, Emma.

Kazananları duyunca şokla Diana'ya dönmüştüm.

-Ambrose, James'le aynı takımda mıymış?

Diana da şaşırmış dururken abim gülerek "Oyun onun için hiç eğlenceli değildi anlaşılan. Bak şimdi keyfim yerine geldi." demişti. Diana, abime "O senin ruh eşin değil mi? Ne biçim ruh eşisiniz siz ya?!" derken Arron "Sorun yaşamamışlardır bence çünkü sık sık birlikte göreve yollanıyorlar. Bu sayede bu tür şeylere kişisel meselelerini karıştırmamayı öğrendiler." demişti.

Hepimiz anladığımızı belirtmek için kafamızı sallarken aklıma gelen şeyle durmuştum.

-Emma dedi bir de değil mi? Hani şu kavgada sırıtarak üstüme yürüyen mavi saçlı kız?

Cevap bekleyen suratımla Diana'ya bakarken "Evet, o kız." demesiyle "O zaman bu oyunu biz kazanmalıyız." demiştim.

-Ayrıca o gün bende sana yumruk atmıştım sanırım, kusura bakmazsın artık. Savaş alanında her şey olabilir.

Abimin 'elimden bir şey gelmez' der gibi kollarını açarak söylediklerine Arron gülerek "Katılıyorum, sorun yok. Şu an takımız sonuçta." demişti.

Biz aramızda sohbet ederek ilk toplanma yerimize dönerken mavi grubun kazananları da açıklanmıştı. Mavi takımın kazananlarından ikisi Daphne ve Axel iken diğer iki kişiyi tanımıyordum.

Toplanma yerine döndüğümüzde buraya ilk gelişimize göre daha rahattım. Diğer gruplar da gelirken Selene'yi görmüştüm. O da bizi görmüş yanımıza geliyordu.

The StrangeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin