Bölüm 15

60 14 13
                                    







Uzun bir aradan sonra keyifli okumalar dilerim. 😊🙏




Hala uykulu olan Diana yatakta hafifçe doğrulmuş, bir süre yüzüme boş boş bakmış ve "Ne?" demişti.

-Ya, daha büyük bir tepki versene! Sana diyorum ki Arron müdirenin oğluymuş!

İnanamayan gözlerle Diana'ya bakarken o bana göz devirmiş, tekrar kendini yatağa bırakmıştı. Daha o gizemli kadından bahsedecektim ama Diana lafı ağzıma tıkmıştı.

-Olabilir Alissa, bağırıp çağırma da git uyu!

Sinirden hafifçe yerimde tepinip yatağıma gidiyordum ki kapımız büyük bir gürültüyle çalınmıştı. Diana bile yataktan fırlamıştı. Abimler veya Daphne kapı çalmadığına göre...

Telaşla Diana'ya dönüp "Bittim. Kesin Selene! Bittim ben." demiştim. Kapı tekrar çalınca yataktan kalkan Diana beni hafifçe itip "Ay saçmalama Alissa, ne olacak yani Selene ise?" dedikten sonra kapıyı açmaya kalkmıştı. Nasıl ne olmuş? Belli ki kimse bilmiyordu Arron'un müdirenin oğlu olduğunu. Eğer biliyor olsalardı Daphne kesin bize söylerdi. Yani şu an bir sırra kulak misafiri olmuş ve fena yakalanmış durumdaydım.

Aceleyle koşup kapıyı açmak için uzanan elini tutup kaş göz işaretleriyle açma demiştim. Diana da benden kurtulmaya çalışınca ufak çaplı bir savaş başlamıştı aramızda. Kapıya yakın olduğumuz için en sessiz kavgamızı ediyor olabilirdik şu an. Biz garip şekillere girmeye başlamışken kapının arkasından Selene'nin sesi gelmişti.

-Şu an yaptığınız saçmalıkları görebiliyorum. Uzatmayın ve gelip kapıyı açın.

Gücünün durugörü olduğunu bildiğimizden kapı kapalıyken bizi görebildiğini umursamamış ve Diana'yı serbest bırakırken dudaklarımı büzüp dramatik bir tavırla "Elveda hayat." demiştim.
Diana her zamanki gibi bana göz devirmiş ve odanın ışığını açtıktan sonra kapıyı açmıştı. Selene hafifçe koridora bakıp içeri girmişti. Sinirli olduğu belliydi ama tavrına bakılırsa sebebi ben değildim. En azından bu iyi bir şeydi, sanırım...

-Ne zamandır oradaydın?

Diye sorduğunda sorusunun bana olduğunu biliyordum.

-Birkaç dakikadır.

-Ne duydun peki?

-Tek anladığım müdirenin Victoria'da bizimle eğitim gören bir oğlu olduğu.

Cevabımı duyan Selene öncekine göre rahatlasa da belli etmemeye çalışıyordu. Bunu farkedince Diana'ya dönmüştüm. Onun da bana baktığını görmemle bunu anlayan tek kişi olmadığımı anlamıştım.

Ben Selene'nin öğrenmemem gereken bir şey duyduğum için kızacağını falan düşünürken onun rahatlamış gözükmesi garip bir durumdu. Selene kapıya yönelirken "Eminim kim olduğuna dair bir fikrin vardır ve büyük ihtimalle doğrudur. Müdireye orada olduğunu söylemedim. Senden hatta sizden de bu durumdan bir başkasına bahsetmemenizi istiyorum." demişti.

İkimizde onaylayınca tam gidiyordu ki "Bir dakika!" dememle bize dönmüştü. Ne soracağımı tahmin edebildiğini biliyordum. Yine de geçen seferki gibi sormamı engellememesi gelişme kaydettiğimizi gösteriyordu.

-Peki o diğer kadın kimdi? Ayrıca neden siyah pelerin giyiyorlar? Yeni moda falan mı?

En başta sorumu ciddi ifadesiyle dinleyen Selene bile Diana ile birlikte göz devirmişti. Tavırlarına bakıp omuz silkmiştim, bence gayet normal bir soruydu.

-Hayır, moda olduğu için değil kimliklerini gizlemek için giyiyorlar. Onlar Victoria'nın kurucuları ancak belli kişiler dışına kimsenin varlıklarından haberi yok. Tabi artık bir de siz eklendiniz ancak bu oldukça önemli bir mesele. Müdirenin oğlundan bile daha önemli! Bunu kimseye söyleyemezsiniz! Anladınız değil mi kızlar?

The StrangeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin