Evet, 2021'in ilk yeni bölümünü an itibariyle bitirmiş ve paylaşmış bulunuyorum.
Umarım yeni yıl hepimize sağlık, mutluluk ve huzur getirir.
Umarım herkes mutlu olur,bu yıl😄Ve keyifli okumalar dilerim...
-Takip ediliyoruz.
Dediğim şeyle Diana kafasını sallamıştı. Arkamızdan gelen biri vardı ve telepati gücümüzü kullandığımızda başka bir zihinsel enerji dalgalanması da hissettiğimize göre bu kişi de özeldi. Zihinsel enerjisini kullanmasıyla daha net hissedebilmeye başlamıştık, aurası tanıdık gelmemişti bana.
-Sence neden takip ediyor?
Diana'ya sorduğum soruyla "Bilmiyorum, neden kendisine sormuyoruz?" demişti. Yine bir şekilde başımızı belaya sokmuştuk. Belki de annelerimizi dinlemeli ve orada kalmalıydık.
Diana'nın adımlarının yavaşlamasıyla bende ona ayak uydurmuştum. Birkaç adımdan sonra aniden durup arkamıza dönmüştük. Her kimse yakınımızdaydı, yol boyu giderek yaklaşmıştı. Ancak karanlıktan dolayı yüzünü göremiyorduk.
-Kimsin sen?
Diana'nın sorduğu soruya cevap alamamıştık. Sadece öylece duruyordu. Değişikler de hep bizi bulurdu zaten.
-Mutatio mu gönderdi seni? Kimsin sen?
Yine cevap alamamızla Diana sinirlenmeye başlamıştı. Telepatiyle "Arkasına ışınlanacağım, oyala onu. Zihinsel enerjimle bağlarsam kaçamaz bir süre. En azından yüzünü görelim." demesiyle kafamı sallamıştım.
-Demek söylemiyorsun, o zaman biz de kendimiz öğreniriz.
Diana sözlerini bitirir bitirmez ışınlanmıştı. Şu an bir yerlerde gözükmüyordu. Büyük bir ihtimalle dikkati dağıldığında ortaya çıkacaktı. Biraz bekleseydi de nasıl oyalayacağımı dişünseydim. Ne yapacaktım şimdi?
Biraz düşündükten sonra zihnine girmek aklıma gelmişti. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olurduk. Hem onu oyalardım hem de amacını öğrenmiş olurduk.
Zihinsel enerjimin bir kısmını odaklayıp zihnine yollamıştım. Başta sanki bir duvara çarpıp geri tepse de derin bir nefes aldıktan sonra tamamını odaklamıştım. Aslında bunu yapmam beni savunmasız bırakırdı ama şu an tüm gücümle onun dikkatini dağıtmalıydım.
Zihinsel enerjimi tekrar yollamamla korunmasında küçük bir boşluk oluşmuştu. Hemen zihinsel enerjimin bir kısmını o boşluktan zihnine yollarken kalanını geri çağırmıştım.
Savunması gerçekten çok güçlüydü. Zar zor zihnine girebilmiştim ve şu an anladığım üzere zihnindeki her şeye ulaşamıyordum. Diğerlerinde her şey elimin altında oluyordu, bu alışık olmadığım bir durumdu.
Zihnine girmeme karşılık sinirlenmiş, olmalı ki harekete geçmişti. Zihinsel enerjisini silah olarak kullanıyordu. Önceden Diana'nın yaptığı gibi. Onları kısa, sivri dikenler halinde fırlatıyordu. Hemen önümde zihinsel enerjiden bir kalkan oluştururken telepatiyle "Diana, çabuk olmaya ne dersin?" demiştim. Böyle bir durumdayken zihnine girmemin hiçbir anlamı yoktu. Hem odaklanamıyordum hem de odaklansam bile zihnindeki her şeye ulaşamıyordum.
İğneleri atmaya ara vermesiyle kalkanımı yok edip zihinsel enerjiden oluşturduğum yayım ve oklarımla saldırıya geçmiştim. Eğer zihinsel enerji kullanıyorsanız bu silahları kullanmada iyi olmanıza gerek yoktu. Hayal edip zihinsel enerjinin yönünü belirliyordunuz ve oraya gidiyordu. Tek sorun, zihinsel açıdan çok yorucu olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Strange
Ficção CientíficaGizli bir şirket... Tehlikeli bir deney... Genetiği değişen çocuklar... Telekinezi, ışınlanma, görünmezlik... Aşk, sevgi, dostluk... Tüm bunları içinde barındıran olayları öğrenmek ve her şeyi onlarla beraber keşfetmek istiyorsan sende okumaya başla...