Bölüm 5

78 11 1
                                    










Bol keyifli okumalar😄









Kulübeden çıkıp bu sefer daha farklı bir arabaya binmiştik. Bizi nereye götürdüklerini yine bilmiyorduk. Tamamen onlara bırakmıştık her şeyi. Hala onlara güvenmesekte onlar olmasa, evden çıkmış olsak bile, o adamlardan kaçamayacağımız belliydi.

Yola çıkmamızın üzerinden bir süre geçince daha fazla dayanamamış önde oturan Axel ve Daphne'ye doğru seslenmiştim. "Nereye gidiyoruz acaba?" Daphne önce arabayı kullanan Axel'e bakmış sonra da "Güvende olacağınız, güvende olacağımız bir yere." demişti. Çok açıklayıcı olan bu cevabına karşı göz devirmemek için kendimi zor tutmuş ve Diana'ya bakmıştım. Diana hemen mesajı almış, bana olan kırgın tavrını kenara bırakıp sahaya çıkmıştı. "Bakın, size güvenip sizinle birlikte hareket ediyoruz. Bu yüzden sizinde bize biraz daha açık olmanız gerekmez mi? En azından nereye gittiğimizi, hatta önce kim olduğunuzu söyleyin!"

Daphe, onunla sözlerini duyunca sıkıntılı bir ifadeyle bize bakmıştı. Tam konuşacakken Diana araya girmiş " Bir dakika, bir dakika! Tam biz o adamlardan kaçarken önümüze çıkmanız biraz fazla garip değil mi? Belki de önce bunu açıklamaya başlamalısınız." demiş ve kesinlikle cevap bekleyen sert bakışlarını Daphne'ye dikmişti. Bu çok zekiceydi ve şaşırmayacaksınız ama kesinlikle aklıma gelmemişti. Gururla Diana'ya bakmıştım. İnsanın arkadaşının zeki olması gerçekten çok iyidi...

Daphne sonunda anlatmaya karar vermiş olmalı ki hafifçe arkaya dönüp konuşmaya başlamıştı.

"Şöyleki orda bulunmamız tesadüf değildi. Biz sizin gibileri korumak için çalışan bir örgütteniz. Küçük bir örgüt... Herneyse dediğim gibi sizin gibileri koruyoruz ve bu geceki gibi bu adamlar birilerini almak için harekete geçtiğinde, onları korumak için bizde harekete geçiyoruz. Bu gece yetişemeyeceğimizi düşünüyorduk ki sizi zaten kaçarken bulduk. Nasıl kaçabildiğinizi bilmesekte... Neyse bunu sonra konuşuruz. Ayrıca şu an sizi küçük örgütümüzün güvenli binasına götürüyoruz. Şimdilik anlatacaklarım bu kadar, kalanını orada konuşuruz."

Bu sefer daha kısa bir yol gitmiştik. Yine bir ormanın önünde duruyorduk. Öndekilerin arabadan inmesiyle bizde inmiştik. Diana göz devirip ormanda ilerlemeye başlayan Axel ve Daphne'nin peşinden gidiyordu. Bir gün gözleri öyle kalacak diye korkuyordum. Fazla göz deviriyordu. Çok fazla!

Neyse şu an düşünmem gereken şey bu değildi. Bende onların peşinden gitmiş, Diana'nın dibine girmiştim. Saçmalamayın tabiki korktuğum içindi.

Ormanda biraz daha yürüdükten sonra Barbie filmindeki gibi büyülü diyara açılan bir kapıdan geçmesekte koca bir ağacın önünde durmuştuk. Gerçekten büyük ve geniş bir ağaçtı. Gövdesi ancak bir deste insanın bir araya gelmesiyle oluşacak bir kalınlıktaydı. Axel ağaca yaklaşıp karanlıktan dolayı göremediğimiz garip bir şeyler yaptığında dokunmatik bir panel açılmış ve ardından tuş sesleri duymuştuk. Bir dakika, doğru mu anladım ben! Tuş sesi, panel ve ağaç? Bu üçünün bir araya gelişi nasıl mantıklı olabilirdi?!

Şokla açılan gözlerimle Diana'ya döndüm.

"Lütfen bana bunları aslında görmediğimi ve duymadığımı söyle!"

O da bana aynı şekilde bakmış, "Neyin içine düştük ya biz?" demişti. Biz ne olduğunu anlayamazken ağaçtan gelen gürültülü bir sesle anında o tarafa dönmüştük.

"Yok artık!"

Diana'yla farketmeden aynı anda bağırdığımızda sesimiz, karanlık ve sessiz ormanda yankı yapmıştı. Bu bizim umrumuzda olmasa da "Açık adres verseydiniz daha zor bulurlardı. Biraz daha bağırın isterseniz." diyen Daphne bundan rahatsız olduğunu belli etmişti. Diana tam ona karşılık vercekken onu bir şekilde durdurmuştum.

The StrangeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin