17. Bölüm

2.3K 103 1
                                    


   "Ana!" Tam o sırada aşağıdan gelen sesle bütün büyü bozulurken seslice nefesimi verip geri döndüm. "Aynaymış ya bu!" Elindeki taşlı aynayla bakışan Acar birkaç saniye sonra kafasını kaldırıp bize döndü. "Aklıma çok güzel bir şey geldi.

   Suratındaki sırıtış içten içe korkmamı sağlarken tedirgin gözlerle kızlara baktım. Onlar da merak ve korku eşliğinde gelecek olan şeyi bekliyordu. Çünkü Acar'a göre güzel olan bir şeyin bizim açımızdan iyi olmasının mümkünatı yoktu.

Bu, tecrübeyle sabitti.

   "Teyp var mı kız oralarda?" Gelen yeni soruyla bir iki saniye kadar kızlarla birbirimize. "Bize bir şey anlatmaya çalışıyor." Gökçe, kaldırdığı tek kaşıyla Acar'a bakıyordu. "Aman!" Acar ise sesli harfleri uzatıp elini savuşturdu.

    "Sizi uğraştırmayayım, müziksiz de söylerim." Kendi etrafında bir tur attı. "Sıradaki şarkı Hale, Jale ve bütün mahalleye! Ama en çok da Sude'ye gelsin!"

   Sonrasında ise aynayı havaya kaldırıp detone sesiyle sokağı inletmeye başladı. "Bir elimde cımbız, bir elimde ayna. Umurumda mı ki bu dünya?" Acar kendi halinde söylemeye devam ederken Sude ise resmen cinnet geçiriyordu. "Sussun diye kafasına ayna attım, aynayla şarkı söylemeye başladı ruh hastası!"

   "Her gün başka bir alemde, her gün başka bir gönülde

    Günümü gün ediyorum sefam olsun oh, oh!" Acar nakaratı tekrar ederken artık dayanamayan Mete de yanımıza gelmişti. "Bu apartman baya şenlikliymiş!" Mete gülerek aşağıya bakarken devam etti. "İyi ki buraya taşınmışım!"

  "Hayatımı yaşıyorum, yaşıyorum oh oh! Her gün bir aşk buluyorum, buluyorum oh oh! Bu dünyanın anasını satıyorum oh oh! Kadeh kadeh rakıları içiyorum oh oh!" Biz ne yapacağımız bilemez bir halde bir Sude'ye, bir içeriye, bir de aşağıya bakarken sersem olmuşken Acar vitesi arttırmış, devam ediyordu. "Üflemeyin sakın dostlar uçuyorum oh oh!Üflemeyin sakın dostlar uçuyorum oh, oh sefam olsun!"

    Resmen aşık olduğum adamla aynı ortama girdiğim ilk anda rezil olmuştum! Bu nasıl bir kaderdi yahu?

   "Ben seni şimdi bir uçuracağım! Bir daha geri inemeyeceksin!" Sude en kenarda kalmış, kendi kendine cinnetini geçirirken Gökçe yanıma geldi. "Biraz daha müdahale etmezsek harbiden olay çıkacak." Sıkıntıyla nefesimi verip ona döndüm. "Ne yapabiliriz ki? İş çığırından çıktı."

   "Ay rezil olduk mahalleye!" Sude kendi kendine dövünürken Şebnem abla kapıda beliriverdi. "Çocuklar annemi zor tutuyorum içeride, bir an önce yollayın şunu."

   Daha bugün bir araya geldiğimiz insanlarla böyle bir kriz ortamına denk gelmemiz gerçekten hayatın bize yaptığı bir nanik falan olmalıydı. Zira normal şartlar altında bir araya gelip böyle bir sahnenin içine düşmemiz neredeyse imkansızdı.

  "Renk, ne yapacağız?" Üçümüz arasındaki en kontrollü insan olan Gökçe bile tedirgin olmaya başlamıştı. Artık acilen müdahale etmemiz şarttı. "Ben Sude'yi içeriye götüreyim, sen de aşağı inip Acar'ı uzaklaştır."

   O an aklıma gelen basit ama kısa süreli çözüm olabilecek fikri söylediğimde Gökçe bir an düşündü. "Beni dinler mi ki?" Uslanmaz pesimist Gökçe Deniz an itibariyle olabilecek kötü şıkları hesaplıyordu.

   "Beni dinlemeyeceği kesin, o yüzden denemen lazım canım benim." Söylediğim şeyle seslice nefesini verip saçlarını karıştırdı. "Arkadaşımın katil olmasındansa on dakika Acar'a katlanabilirim galiba."

  Gökçe lafını bitirip dakikalar içinde aşağıya indikten sonra ben de Semiha teyzeyi bahane ederek Sude'yi içeri soktum ve Mete'nin de yardım edip Pakize'yi onun kucağına bırakıvermesiyle kalkıp aşağı uçuş yapmasını engellemiş oldum.

  "Stres topu gibidir benim prensesim. Sev bak, iyi gelir." Mete Sude'nin yanına oturup bacak bacak üstüne atmış bir vaziyette az önce tekli koltukta uyuklayan, ama şimdi Sude'nin bacaklarında durmaya çalışan Pakize'ye bakıyordu.

    Duyduğu şeyle bir Mete'nin yüzüne, bir de namı diğer prenses olan Pakize'ye bakan Sude ise yürüyen balık görmüş gibi bir yüz ifadesiyle ona baktı. "Ay kusura bakma ama bu kedi prensesten çok içine huysuz bir nine kaçmış gibi duruyor. Vallahi korktum bakışlarından." Söylediği şeyle gülmemek için kendimi sıkarken arkama döndüm ve mutfakla bakışmaya başladım.

   Şaka gibiydi. Çok değil, kısa bir zaman önce şurada ağlamanın eşiğindeydim. Şimdi ise az önceki krizi atlatmış olmanın rahatlığı ve yaşadığımız şeyin absürtlük seviyesinin getirisiyle gülmemek için kendimi tutmaya çalışıyordum. Gerçekten biraz dengesizdim.

🌸🌸🌸

TARİHİ GEÇMİŞ AŞK (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin