"Ama ben de iyi ki görmüşüm o gün seni. İyi ki dinlemişim içimden gelen o sesi." Saniyeler sonra söylediği şeyle birlikte ise belime yakın olan elinin baskısını biraz arttırdı ve ben daha ne olduğunu anlayamadan koltuktan kalkıp bacaklarının üzerine oturmamı sağladı.Şaşkınlıkla karışık bir şekilde sorar gözlerle ona baktığımda ise oturduğu yerde biraz aşağıya kaydı ve başımı göğsüne yasladı. "Biraz böyle kalsak olmaz mı?" Memnuniyetle gülümserken bir şey söylemek yerine ben de kollarımı ona sardım ve gözlerimi kapatıp ânın tadını çıkardım.
Bir süre öylece kalıp muhabbet ettikten sonra iki kahve ile yeniden terasa döndüğümde karşılaştığım manzarayla ise yavru kedi görmüş gibi gülümsedim. Ekim başını küçük yastıklara dayamış bir halde uyuyakalmıştı.§§§
"Dün gece içemedik, kısmet şimdiyeymiş." Elimdeki kahveleri karton torbaya yerleştirirken Ekim'e baktım. "Yorgunluktan sızmışım, üç gündür doğru düzgün uyuyamayınca bir yerde patladı işte." Verdiği cevaba karşı ise anlayışla gülümsedim. "Uyuyakaldın diye laf etmedim ki. Laf olsun diye söyledim."
Dün gece o, terasta uyuyakalınca yerinden kaldıramayacağım için üzerini örtmüş ve koltuğun diğer ucuna kıvrılıp uyumuştum.
Sabah ise o benden önce uyanmış ve ufak bir kahvaltı hazırlayıp beni uyandırmıştı. Sonrasında Ekim'in geniş film koleksiyonundan bir sanat filmi seçmiş ve onu izlemiştik. Şimdi ise zaten geç uyandığımız için günün büyük bir kısmının geçmiş olmasından dolayı gün batımına yakın biraz açılma amacıyla ufak bir yürüyüşe çıkmış, dönerken de kahve almaya karar vermiştik.
"Böyle bir şey için alınıp laf sokacağını düşünmedim zaten güzelim, ben de öylesine söyledim." Gözlerimin içine bakarak söylediği şeyle genişçe gülümserken zaten evinin sokağına gelmiş olmamızın verdiği rahatlıkla kolunun altına girdim. Gayet ölü bir saatti ve bu sokakta şimdiye kadar hiç magazinci görmemiştik, yakalanmazdık herhalde yani.
"Kızlar da iyi idare etti seni." Apartmana girdiğimizde kıkırdarken söylediği şeye karşın ben de sırıttım. "Öyle valla, gün geçtikçe çıtayı aşıyorlar."
Yukarı çıktığımızda evden çıkarken çantama koymam için bana verdiği anahtarı ona uzattım. Ne yalan söyleyeyim, evinin anahtarını sadece birkaç saatliğine taşımam için bile bana vermiş olması sevindirmişti.
Anahtarı yerleştirdiğinde kapının hemen açılmasıyla ise bakışlarını benden tarafa çevirdi. "Ben kapıyı kilitlememiş miydim?" Kaşlarım çatılırken hafızamı yokladım. Kilitlemişti, emindim. "Kilitlemiştin." İkimizin de kaşları çatılırken ben aklıma gelen saçma fikirleri bir kenara ittim. Bu saatte de hırsız girmezdi yani. Değil mi?
Eşikten geçtiğimizde ben Ekim'in bir adım kadar arkasında kalsam da salondan tarafa döndüğümüzde gördüğümüz manzara ile birlikte kendimi, tabiri caizse küçük çaplı bir şokun içinde buldum. "Cansu?" Ekim'in dudaklarından dökülen isimle birlikte ise şok dalgaları büyürken nefesimi tuttum.
🌸🌸🌸
Ve beklenen an! 🤓🤭
Oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu? 😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TARİHİ GEÇMİŞ AŞK (KİTAP OLDU)
KurzgeschichtenHer genç kızın aşık olduğu, posterlerini duvarına astığı, dergilerden fotoğraflarını kesip sakladığı, hayallerinin baş kahramanı yaptığı bir ünlü vardır değil mi? Kimisi bir şarkıcıya aşık olur, kimi de bir oyuncuya tutulur... Renk'in ilk aşkı is...