"Renk bir kere daha yemek yememek konusunda diretirsen vallahi çocuk besler gibi tepene çökerim!" Gökçe'nin kapının ardından bağırtısı gelirken bir cevap vermedim ve işimi, yani eve geldiğimde başına oturduğum resmi yapmaya devam ettim."Ben de ona yardım ederim!" Az öncekine göre biraz daha uzaktan gelen sesle ise Sude'nin de eve geldiğini anlamış oldum. An itibariyle ikisi birlik olmuş, bana zorla yemek yedirmek istiyorlardı.
Ama ben aç değildim ki. Daha doğrusu iştahım yoktu. Hiçbir şey yemek istemiyordum. Sadece resim yapmak geliyordu şu an içimden, bir tek boyalarımla ilgilenmek istiyordum.
"Gökçe vallahi içim bir şeyi almıyor, ne olur ısrar etmeyin." En sonunda kapıma vurup durmasına dayanamayıp cevap verdiğimde ise bu defa zavallı kapım yumruk değil tekme yedi.
"Bana bak Renk Güner, kişisel alanına saygı duyup kilitlememiş olsan da o kapıyı açıp içeri girmiyorum! Ama sabrımın sınırını zorlarsan darbe yapar, orayı işgal altına alırım!" Ses tonundaki sinir kırıntıları buradan bile kendini belli ederken nefesimi verdim. Gökçe'ydi bu, inadı tutmuştu bir kere. Vazgeçmezdi.
"Tamam Gökçe, tamam! Birazdan gelir, çorba içerim!" Kafamı daha fazla eşelememeleri için pes ederken beyaz bayrak salladım. "Ama önce resimimi bitirmem lazım."
"Ben anlamam, en geç bir saate yanımızda olacaksın! Yoksa vallahi Şebnem ablayı çağırırım yukarıdan, o yedirir sana!" İşin içine Şebnem ablayı da karıştırınca seslice nefesimi verdim ve fırçayı kenara bırakırken başımı iki yana salladım.
Daha önce bir kere Sude hasta olduğunda nedense üç yaşında bir çocuk inatçılığına bürünmüştü. İki gün bize illallah ettirmiş, tabiri caizse kök söktürerek burnumuzdan getirmişti. En sonunda Şebnem abla bizim halimize acıyıp evdeki kontrolü ele aldığında ise deli deliyi görünce sopasını saklamış, uslu uslu ilaçlarını alıp çorbasını içer olmuştu.
Dağılan odağımı toplamaya çalışırken palette azalan boyaları yeniledim ve kendimi her şeyden soyutlamayı deneyip devam ettim. Bu resimi bu gece bitirecektim.
Yemyeşil çimenlerin ortasında yaprakları dökülmüş, dalları kurumuş, yaşlı bir ağaç ve bulutlar yüzünden gün yüzüne çıkmaya gücü yetmeyen güneş...
Hiç tasarlamadan başlamıştım, öyle gelmişti içimden.
Arkadan açtığım kısık sesli müzik eşliğinde geçen bir saate yakın bir sürenin ardından ellerimin her tarafı boya olmuştu ama bitirmiştim.
Tabureden kalkıp fırçaları kenara bıraktım ve önce ellerimi temizledim, sonra da Gökçe'den uyarı anonsu gelmeden yanlarına gidip önüme koyduğu koca bir kase çorbayı içtim. İtilaf devletleri gibi birlik olmuş ikiliden dinlediğim yarım saatlik nasihat temalı tiratın ardından ise uykum geldi bahanesine sığınarak yeniden odama döndüm.
Ekim'den hâlâ en ufak bir ses yoktu. Aramak bir yana, mesaj bile atmamıştı. Bu kadar mı unutmuştu beni? O kız üzerinde bu kadar etkili miydi yani?
Gözlerim yeniden dolmaya başlarken Ekim karşısında ne kadar güçsüz olduğum gerçeğiyle bir kez daha yüzleştim. İçimde öyle bir yerdeydi ki... Ne yapsam söküp atamazdım sanki.
Yıllar geçmiş; düşüncelerim, hislerim değişmişti. Ama o gitmemişti. Kalbimi, ruhumu ele geçirmişti sanki.
Uyuşuk adımlarla yatağa ilerleyip pikeyi kaldırmadan öylece uzandım ve gözlerimi ovuşturarak tavanı izlemeye başladım.
Ne yapacaktım ben? Nereye kadar böyle gidecekti? Ekim'e hiç soramayacak mıydım aklımdakileri?
Bir süre sonra ise göz kapaklarım ağırlaşmaya başlarken uykuya yenildim ve sağıma dönüp gözlerimi kapattım. Belki de uyusam geçerdi her şey, unuturdum olanları.
Kendimi uykunun kollarına bırakalı ne kadar olmuştu, bilmiyordum. Gerçi doğru düzgün dalamamıştım ya, orası da ayrı bir konuydu. Yatağın kenarında hissettiğim çöküntü rüya görüp görmediğimi sorgulamama sebep olurken saçıma dokunduğuna emin olduğum parmaklar ile yerimden sıçradım.
Neler olduğunu anlayamazken ve nabzım an be an artarken gözlerimi aralayıp o tarafa döndüm. Gördüğüm kişiyle ise bir an için hâlâ uyuyor olduğumu düşündüm.
Ekim buradaydı, gelmişti.
🌸🌸🌸
Lütfen oy vermeden geçmeyin olur mu? 😇🙃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TARİHİ GEÇMİŞ AŞK (KİTAP OLDU)
Short StoryHer genç kızın aşık olduğu, posterlerini duvarına astığı, dergilerden fotoğraflarını kesip sakladığı, hayallerinin baş kahramanı yaptığı bir ünlü vardır değil mi? Kimisi bir şarkıcıya aşık olur, kimi de bir oyuncuya tutulur... Renk'in ilk aşkı is...