"Selam!" İçten bir şekilde gülümseyerek yerime yerleştim ve ona döndüm. Geniş, lacivert bir gömlek giymiş; saçlarının önlerini toplarken kalanını açık bırakmıştı. Neden her hali bile bu kadar büyüleyiciydi ki? Nasıl bu kadar mükemmel görülebilirdi?"Hoşgeldin." Ben utangaç bakışlarımla ona bakarken o ise artık aşina olduğum çarpık gülüşüyle beni süzdükten sonra arabayı çalıştırdı.
"B-ben, ben biraz heyecanlıyım galiba. Umarım seni rezil edecek bir şey yapmam." Yola çıktığımız sırada kendimi tutamayıp camda olan gözlerimi ondan tarafa çevirdiğimde konuştum. "Saçma sapan bir şey dersem beni uyar, olur mu?"
"Ben sana güveniyorum güzelim, eminim iyi idare edeceksin." Işıklarda beklediğimiz sırada birkaç saniyeliğine de olsa kucağımdaki elimi tutup okşadı. "Ayrıca heyecanlanmadı gerektirecek bir durum yok, sadece okuma provası. Tüm set orada olmayacak."
Bana güzelim demiş olmasının vücudumda yarattığı etki herhangi bir anda olsak aval aval sırıtmama sebep olabilirdi belki ama an itibariyle navigasyonun gösterdiği yere sadece birkaç dakikalık mesafedeydik.
"Ekim bir şey soracağım." Stresten parmaklarıma oynarken dün sormamış olduğum soruyu sormaya karar verdim. "Ben neden geliyorum seninle, ne yapacağım orada?" Yalan söyleyemezdim, gerçekten de merak ediyordum beni neden buraya getirdiğini. Ne yapacaktım ki ben burada yani?
"Tanışmanı istediğim birkaç kişi var." Arabayı park ettiği sırada bakışları beni buldu. "Hem belki yeni tabloların için ilham gelir." Sırıtarak söylediği şey üzerine utangaç bir şekilde gülümsedim. O gece çizdiklerimi ona gösterdiğim ânı hatırladıkça alttan alta bir utanma hissediyordum.
"Hadi bakalım. Ama kafana bu şapkayı tak, es kaza yoldan gören biri olursa tanımasın." Arabadan inmeden önce bana uzattığı şapkayı alırken bir şey söylemek yerine hızlıca kafama geçirdim.
İncir'in sokağındaki olaydan sonra yeniden fotoğraflarımızın çekilmesi isteyeceğim son şey bile değildi. Hele de dedem son bir haftadır kontrolleri göreceli olarak azaltmışken.
Hızlı adımlarla yanına ulaştığımda birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra hafifçe çenemi okşadı ve şapkamı düzeltti. "Sadece sakin ol ve kendin gibi davran, tamam mı? Gerilmeni gerektirecek hiçbir şey yok." Onay almak ister gibi gözlerime baktığında yutkundum ve başımı aşağı yukarı salladım. "Tamam."
Elini belime koyup beni yönlendirmesiyle başka bir şey söylemeden onu takip ettim ve birlikte geniş, taş binadan içeri girdik.
Büyük, salonvari odanın ortasına yerleştirilmiş olan masalara özenle yerleştirilmiş olan senaryolar ve içecekler dururken girişin tam karşısında kalan duvara kahve makinaları yerleştirilmişti.
Ekim onun için ayrılmış yere geçmeden önce bana kendisini bekleyebilmem için bir yer gösterdi ve ekledi. "Ara verdiğimizde kadrodakilerle tanıştırırım seni. Sıkılırsan bahçeyi falan gezebilirsin, ayrıca kahve makinasından da ne zaman istersen içecek bir şeyler alabilirsin."
Birçok kişi çoktan toplanmış olduğu için başlamadan önce birileriyle tanışmak biraz imkansız, daha doğrusu saçmaydı. İnsanlar eğlenmeye gelmemişti buraya sonuçta, işlerini yapacaklardı.
Bense onu onaylar gibi başımı salladım. "Tamamdır, uslu uslu otururum ben. Zaten yabancı
gelirim onlara." Babasının sözünü dinleyen beş yaşında kız çocuğu gibi bir surat ifadesi takınmam üzerine genişçe gülümsedi. "Kimse seni yabancılamaz, merak etme. Benim misafirim olduğunu biliyorlar."Bu defa şaşkın bakışlarımı gözlerine diktim. "N-nasıl yani?" Gelen anlık anksiyete ile bir an için ne yapacağımı bilemedim.
Aramızda bir şeyler olduğunu biliyor olamazlardı, değil mi?
"İçeri beraber girdik ya güzelim, gördüler bizi. Ayrıca asistanlara bilgi vermem gerekiyordu önceden, yanımda birini getireceğim için." Rahatlayıp nefesimi verdim. Galiba biraz abartmıştım durumu. Sakin sakin oturacaktım sonuçta, kimseye bir zararım olamazdı.
"Tamam, ben makinaların yanındaki koltuğa geçerim şimdi." Söylediğim şey üzerine başını sallarken az önce çıkarttığım şapka yüzünden elektriklenen saçlarımı düzeltti. "Güzel, ben de oradan rahatça görebilirim seni." Bana çarpık bir gülümse verdikten sonra ise sol elimi okşayıp ona seslenen, yönetmen olduğunu tahmin ettiğim, adama doğru adımladı.
Ben de birkaç saniye lunaparka gelmiş çocuk misali etrafı inceledikten sonra paytak adımlarla karşıdaki meşe rengini andıran koltuklara doğru ilerlemeye başladım.
Koltuğun bitişiğindeki kahve makinesinin başında gördüğüm ve fotoğraflardan aşina olduğum kızıl saçlarla ise kısa bir an için duraksadım. Buraya birlikte geldiğim adamın eski sevgilisi, Lale Kayalı an itibariyle sadece üç adım uzağımdaydı.
🌸🌸🌸
Lütfen oy vermeyi unutmayın.. ☺️😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TARİHİ GEÇMİŞ AŞK (KİTAP OLDU)
Cerita PendekHer genç kızın aşık olduğu, posterlerini duvarına astığı, dergilerden fotoğraflarını kesip sakladığı, hayallerinin baş kahramanı yaptığı bir ünlü vardır değil mi? Kimisi bir şarkıcıya aşık olur, kimi de bir oyuncuya tutulur... Renk'in ilk aşkı is...