TARİHİ GEÇMİŞ AŞK (KİTAP OLDU)

48. Bölüm

   O küçücük ekranda gördüğüm görüntüler kalbimi sanki avuçlarımın arasında sıkıştırmışım gibi acıtırken nefes almakta zorlanıyordum. Tek bir günüm mutlu bitmeyecek miydi benim? Her güzel şeyin ardından bir felaket mi gelecekti?

   Gökçe'nin elimi tuttuğunu hissederken sol elimi kalbimin üzerine götürdüm. Fotoğrafta yalnız değillerdi. Arkalarında Evrim ve daha önce birkaç filmde gördüğüm iki oyuncu da vardı ama benim dikkatimi çeken tek nokta Lale'nin Ekim'in koluna sardığı eliydi.

   Sabah mesajlaştığımız sırada bana menajerinin çağırdığını söylemişti ama sadece birkaç saat sonra eski sevgilisi ile bir mekandan çıkarken görüntüleri medyaya düşmüştü.

   Aklıma gelen şeyle bir an için gözlerimi yumdum. Acaba yalan söylemiş olabilir miydi?

   Bildiğim kadarıyla mankenlikten gelip oyuncu olmuştu. Ekim'le de bir yıla yakın süren bir ilişki yaşamışlardı ama iki yıl kadar önce ayrılmışlardı. Aynı sektörde oldukları için denk gelme ihtimalleri tabi ki her zaman vardı ama onları yeniden bu kadar yakın görmek canımı yakmıştı.
 
Hele ki son yaşananlardan sonra...

   O değil miydi elimi tutan, gözlerimin içine bakan? O değil miydi geçen gece kapıma kadar gelip beni öpen, bana öyle bakan?

   "Yahu bu yellozun ne işi var Ekim'in yanında? Hani menajeri çağırmıştı?" Sude yine çemkirme moduna geçerken ben kafamı yere eğdim. "Bilmiyorum Sude, bilmiyorum." Titrek bir nefes aldım ve halının desenlerini inceleme işlemime döndüm.

   Ne diyebilirdim ki? Ne olduğunu bilmezken kızlara nasıl açıklama yapabilirdim yani?

    "Sakin olun lan ikiniz de, bir nefes alın bakayım." Gökçe kontrolü ele aldığında kafamı kaldırmasam da göz ucuyla ona baktım. "Fark ettiyseniz Evrim de orada. Yeni filme başlamayacak mıydı onlar? Belki onunla alakalı bir şeydir."

   Aklıma gelen şeyle oturuşumu düzeltip ona doğru döndüm. Ya Lale de kadroya alındıysa? O zaman ne olurdu? Ekim'in eski sevgilisiyle haftalarca aynı sette bir arada olması ihtimali bile içimi bunaltmaya yetiyordu.

    Öyle aşırı kıskanç biri olmamıştım hiçbir zaman ama söz konusu olan kişi ilk aşkım dediğim adamın eski, aynı zamanda da kayıtlara geçmiş olan son sevgilisiydi. Asıl hiçbir şey hissetmesem garip olurdu yani.

   "Ay partner falan olmamıştır bunlar, değil mi?" Sude korku filmi izlemiş gibi bir surat ifadesiyle ayağa fırlayıp karşımıza dikildi. "Ben demiştim mesaj at diye, o zaman öğrenirdin ne olup bittiğini!"

   Ellerimle yüzümü kapatırken arkama yaslandım. Mesaj atmış olsam bile döner miydi ki? Cevap verir miydi yani? Sonuçta baya meşgulmüş, belki de hiç görmezdi.

   "Sude sen de yangına körükle gitmesen mi acaba, ha canım benim?" Gökçe yine araya dalmıştı. Resmen uzun süre sonra ilk defa sakin olup küfür etmeyen taraftı.

   "Sen git de o maskeni temizle, hadi bakayım!" Ben pozisyonumu bozmazsın Sude'yi postaladıktan sonra bana dönüp bir süre de ellerimi yüzümden çekmek için uğraştı.

   "Renk sen de hemen depresyon moduna girme be kızım! Aynı yerden çıkarken görüntü vermiş olmaları tekrar aşk yaşamaya başladıkları anlamına gelmiyor!" Bir şey istemezken kafamı omzuna yasladım ve nefesimi verdim. "Öyle mi diyorsun?" 

   Gökçe ise cevap vermeden önce bir eliyle omzumu sıvazladı. "Tabi ki, elbet öğreniriz işin aslını, astarını." Sonra kafasını eğip yüzüme baktı. "Kız en kötü bu içerideki deli Mete'nin ağzından laf alır, ya da ben gider o soğan cücüğünün saçlarını yolarım! Sen merak etme." Söylediği şeylerin üzerine burukça gülümsedim ve kollarımı ona doladım. "Biz varız kızım senin arkanda! Sude'ye el ele verip içlerinden geçeriz valla!"

    Biliyordum, onlar hep yanımdaydı. Ama içimde yeşeren korku tohumları gün geçtikçe filizlenirken akıp giden zaman tam karşımdaydı.

   Kalbim sıkışırken gözlerimi sıkıca yumdum ve son zamanlarda yaşanan her şeyin bir rüyadan ibaret olmasını umdum.

   Pusulam elimden alınmış bir halde ormana atılmıştım sanki. Her yer yabancıydı. Ne yapacaktım şimdi? Ne olacaktı?

🌸🌸🌸