52. Bölüm

1.4K 52 0
                                    


"Lan ne demek Ekim beni film setine götürecek? Ayrıca bu şimdi mi söylenir?" Gökçe tabiri caizse tepeme konduğunda parmağımla damağımı kaldırırken kocaman açılan gözlerimi ona diktim.

Ekim, dün gitmeden önce bugün olacak okuma provasına beni de götürmek istediğini söylemişti. Ben de kızlar fazla büyütmesin diye dün gece söylemek yerine Sude kahvaltıyı toparlarken salonda uzandığım sırada söyleyivermiştim.

Haberi duyan Sude az kalsın elindeki borcamı düşürecekken kuşunun kafesini temizlemekte olan Gökçe ise işi gücü bırakmış, tepeme konuşlanmıştı.

"Dün söylesem ne değişecekti ki? Yarım saat sonra gelip alacak beni işte." Bense durumu olabildiğince normalize etmeye çalışırken aslında içten içe kendimi sakinleştiriyordum.

Zira dün Ekim bunu söylediğinde ben de küçük çaplı bir anksiyete atağı atlatmış, bir süre aval aval suratına bakmıştım. Kızlar eve geldiğinde de henüz kendim bile sindirememiş olduğum için haberi sabaha bırakmış, dolayısıyla gelebilecek potansiyel çemkirme seansına gönüllü katılım yapmıştım.

"Yavrucuğum sen kaşla göz arasında sakinleştirici falan mı yuttun? Bu neyin sakinliği lan?" Bulaşıkları bitirmiş olan Sude ise Gökçe'den geri kalmak istememiş olacak ki koltuğun kolçağına çökerek görüş açıma giriş yapmış oldu.

"Ne yapayım Sude? Sırıkla uzun atlama mı yapayım koridorda?" Uzandığım yerden kalkarken az önce kafamın altında olan yastığı kucağıma koydum. "Okuma provasıymış zaten, set sayılmaz."

"Yok bu kız kesin bir şey içti gece, ya da o Ekim efendi kafa yaptı bunda!" Ben pozisyon değiştirince tepemden inmek durumunda kalan Gökçe insanı bu defa ayakta dikilir bir halde karşımda duruyordu. "Ne diye götürecekmiş seni oraya? Ne yapacakmışsınız?"

"Çanaklı konken oynayacaklarmış canım, sonra da ördek dansı yapacaklarmış ekipçe! Ay soruya bak be!" Sude ise daha ben cevap veremeden ortaya atılmış ve çemkirmeye başlamıştı. "Yahu adam ne güzel çevresiyle tanıştırmak, yeni filminin ekibiyle bir araya getirmek istemiş. Neyine laf ediyorsun?"

"Ne oldukları belli mi ki bunların? Sevgilim diye mi tanıştıracak sanki?" Yine olan bütün mantığını devreye sokmuş olan canım arkadaşım geri savunmaya geçmişti. "Hangi sıfatla tanıştıracak bu kızı o insanlarla? Amacı ne bu herifin lan?"

"Kaynıgilin görümcesi diyecekmiş! Ay ne derse der, sonuçta hayatında bir yeri olduğunu düşünmese niye götürsün kızı oraya?" Sude'nin verdiği tepki gülmek istememe sebep olurken kendimi tuttum. Bunlar yine kendilerini kaptırmışlardı.

"Kızlar bir on dakika kadar ara verip ben gidince mi devam etseniz acaba? Ekim birazdan gelir çünkü, ben giyinmeye gidiyorum da." Ayaklanıp sırayla ikisine de baktıktan sonra herhangi bir cevap beklemeden odama ilerledim ve hazırlanmaya başladım.

Üzerimi değiştirip önceden seçtiğim kıyafetleri giydikten sonra saçlarımı düzeltirken Ekim'den gelen mesajla ise hızlıca toparlandım.

"Kızlar ben çıkıyorum!" Ayakkabılarımı aldığım sırada onlara seslendiğimde bakmasam da ikisinin de kollarını bağlamış bir vaziyette beni izlediğini tahmin edebiliyordum. "Dikkat et kendine." Gökçe gayet sert bir tonda cevap verirken Sude onu böldü. "Boşver bunu, tadını çıkart sadece canım! İnsanın başına kaç kere geliyor böyle şeyler?"

Bu hallerine karşın gülmeden edemezken bir şey söylemeden evden çıktım ve kendimi dışarı attım. Apartmanın önünde gördüğüm tanıdık manzarayla hafifçe tebessüm ederken ise onu daha fazla bekletmemek adına hızlıca arabaya bindim.

🌸🌸🌸
Lütfen oy vermeyi unutmayın.. ☺️😇

TARİHİ GEÇMİŞ AŞK (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin