50. Bölüm

1.5K 62 1
                                    


     "Haberleri gördün, değil mi?" Araya giren kısa ama bana saatler gibi gelen o sessizliğin ardından konuştuğunda ise buruk bir şekilde gülümsedim. "Görmemeli miydim?" Kıstığım gözlerimi ona çevirirken ne cevap vereceğini beklemeye başladım.

  O an aklıma gelen detayla içimden kendime teşekkür ederken üzerimi düzelttim. Neyse ki yataktan kalkarken sahanlığımı üzerime geçirmiştim de şu an içimdeki eskimiş, çiçekli pijamalarla rezil olmamam işten bile değildi.

   "Öyle bir şey demek istemedim." O ise ben düşüncelerimin dipsiz çukuruna dalmışken nefesini verip zaten dağınık olan saçlarını iyice karıştırdı. "Şu an arkadan iş çeviren biri gibi gözüktüğümün farkındayım ama inan ki olan bitenin bir açıklaması var." İçimden histerik bir şekilde gülmek gelse de kendimi tuttum. Zira durum yeterince gergindi, daha fazlasına gerek yoktu.

   "Senden hayatınla ilgili açıklama talep edecek bir sıfatım yok, anlatmak zorunda değilsin." İç sesim tam tersini söylemem gerektiğini savunsa da kalbime değil, aklıma uydum.

   "Renk, yapma lütfen. Daha önce konuştuk bunu." Oturduğu yerde benden tarafa yaklaştı ve elime uzandı. "Hayatımda yerin olmadığı gibi bir şeyi düşünmen çok saçma, ayrıca açıklamak istemesem buraya gelmezdim bile."

   Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattıktan sonra konuştum. "Ne dememi bekliyorsun Ekim? Ne söyleyeyim?" Gözlerimi açıp yere bakmayı sürdürdüm, çünkü gözlerine bakmak istemiyordum. Zaten ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

   "Bir şey demeni beklemiyorum. Ama en azından umurunda değilmiş gibi davranma." Parmaklarını çeneme götürüp ona bakmam için başımı kaldırdı. "Utanmana ya da çekinmene gerek olmadığını söylemiştim, lütfen Renk."

   Göz pınarlarımda biriken yaşlar içimde kopan kasırgayı ele vermeye başlarken pes ettim ve titrek bir nefes verdim. "Senden saatlerdir haber almazken eski sevgilinle dip dibe çekilen fotoğraflarını görmek canımı yaktı Ekim, oldu mu?"

    Göz yaşlarım elmacık kemiklerime düşmeye başladığında ise bakışlarımı kaçırıp ters tarafa baktım. "Renk, yüzüme bakar mısın?" Parmakları yeniden çenemi bulurken gözlerimizi birleştirdi.

   Göz bebekleri büyümüş, her baktığımda daha da dibe battığım o kehribar rengi kuyuları koyulaşmıştı. O kadar güzel bakıyordu ki, sanki bir rüyaydı.

    "Canının yanması, şu dünyada isteyeceğim son şey bile değil Renk." Elleri yüzümün iki yanını kavrarken dudaklarımda buruk bir gülümseme peyda oldu. "Dün gece baya yardımcı oldun bu konuda, gerçekten." Islanan yanaklarımda hissettiğim parmakları dikkatimi dağıtsa da söyleyeceklerimden geri kalmak istemiyordum.

    "Renk gerçekten Lale'nin de orada olacağından haberim yoktu. Başlayacağımız yeni filmin kadrosunda o da varmış, ben de dün öğrendim." Cümleleri kulaklarımda çınlamaya başlarken kafama dank eden şeyle bir an ne diyeceğimi şaşırdım. Lale de mi filmin kadrosundaydı?

   Aklıma gelen başıma gelmişti işte! İki eski sevgili aynı sette olacaklardı, magazin muhabirleri için kaçırılmayacak fırsattı!

  "N-ne güzel işte, siz de tekrar denersiniz belki." Bakışlarımı yere indirdim ve zorla konuştum. Ne diyebilirdim ki? Tebrik mi etmeliydim?

    "O ne demek şimdi?" Bir elini kucağımda duran ellerime indirip tutmayı denediğinde ağlamamın artacağını anladım ve kafamı çevirip ellerinden kurtuldum."B-ben, ben bir su alacağım." Hızla ayağa kalkıp mutfaktan tarafa dönerken sesimin titremesini kafama takmadım. Saçmaladığımın farkındaydım ama şu an ne yapacağımı bilmiyordum.

   "Renk!" Arkamdan seslendiği duysam da önemsemedim. Ellerim karıncalanmaya başlıyordu, tansiyonum mu düşüyordu acaba? Biraz da başım dönüyordu.

   Tam su içtiğim sırada ise arkamda hissettiğim nefesle yerimden sıçrayıp o tarafa döndüm. Ekim an itibariyle tam dibimdeydi.

   "Lale ile benim aramda olan ilişki sadece işle ilgili. Eski defterleri tekrar açmak gibi bir niyetim yok." Ellerini tezgaha koyarak kenardan geçmemi engellerken bana doğru eğildi. "Dün bile tek yakın olduğumuz an magazincilerin yakaladığı o çıkış anıydı. O da inerken düşmesin diye yardımcı olduğum içindi."

   Ellerim hâlâ karıncalanırken zorlukla nefes aldım ve yutkunup ayakta kalmak için kendimi zorladım. "Bana anlatmama gerek yok Ekim, söylemiştim."

    "Renk daha ne kadar böyle devam edeceğiz?" Bir elini yüzümün hizasına getirip parmaklarıyla elmacık kemiklerimi okşadı. "Eğer birlikte bir yola çıkacaksak asparagas haberle gerçeği ayırt etmen lazım. Yoksa çok sorun yaşarız."

   Söyledikleri kalbimde bir yerlere dokunurken derin bir nefes aldım. Aramızdaki şeyin ne olduğunu hiçbir zaman ona sormamıştım ama benimle bir ilişki düşünüyor olma ihtimali içimi ısıtmıştı.

   "İş için mecburen görüşebilirim ama Lale'nin benim hayatımda bir yeri kalmadı." Mantığım inanmamak için direnirken bakışlarımı kaçırdım. "Hayat bu Ekim, büyük konuşmamak gerek. Ne olacağını bilemezsin." Saniyeler sonra konuştuğumda ise hâlâ kalbim yerine aklımı dinlemek için diretiyordum.

   "Ne olacağını çok iyi biliyorum Renk. Saçmalamayı bırakıp dinlersen sen de anlayacaksın." Ses tonu az önceye göre biraz sertleşirken tezgahta duran diğer elini belime yerleştirdi.

  "N-neyi anlayacağım?" Titrek bir nefes aldım ve konuştum. O ise bir süre cevap vermedi. Sonrasında ise bir elimi tutup göğsünün sol tarafına götürdü. "Bunu Renk, bunu." Avucumun altında hissettiğim kalp atışları ruhuma işlerken anlık bir cesaretle bakışlarımı gözlerine çevirdim.

   "Anlamadım." Kırpıştırdığım gözlerimde biriken yaşlar aşağı düşerken içimden onu daha fazla sinirlendirmemek için dua ediyordum. Aptal değildim tabi ki ama inanmak istemiyordum.

    Gerçek gibi gelmiyordu çünkü. Her an alarmım çalacak da gördüğüm rüyadan uyanacakmışım gibi hissediyordum.

  "Bana, ruhuma iyi geldiğini ve bunu kaybetmek istemediğimi." Dudaklarıma kapanmadan hemen önce söylediği şey kulaklarımda çınlarken dün geceden beri kafamda dönüp duran kuşkucu fısıltıları bir kenara bıraktım ve dudaklarının sıcaklığına kendimi bıraktım.

🌸🌸🌸

   An itibariyle 1. Bölümden 46. Bölüme kadar olan akış düzenlenmiş bölümlerle güncellendi ve üzerine dört bölüm daha ekledim 🙈.

   Akış, öncekine göre daha yavaş ilerliyor. Yani düzenlenmemiş halinde birkaç bölüm önce okuduğunuz şeyler yeni yeni oluyor düzenlenmiş halinde ama araya sahneler eklediğim için böyle bir şey oldu.

  Hikayenin daha düzenli bir hâl alması için bazı eklemeler ve değişiklikler gerekiyordu. Bu yüzden de akış biraz yavaşladı.🤓

  Bu konuda anlayışınıza sığınıyorum 🙏🏼🥲.

Ve açığı kapatmak için önümüzdeki bir hafta iki günde bir bölüm atmaya çalışacağım. 😇

Umarım düzenlenmiş halini de seversiniz🙏🏼💝

Lütfen oy vermeyi ve yeni akışla ilgili yorumlarınızı belirtmeyi unutmayın.. 😇☺️

TARİHİ GEÇMİŞ AŞK (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin