35. Bölüm

2K 84 1
                                    

  
    Bence hayat gerçekten baştan sona bir kamera şakasıydı. Daha birkaç dakika önce Mete'nin bir şeyler fark etmiş olmasının şokunu atlatmaya çalışıyorken an itibariyle yaşadığım o büyük şokun baş rolündeki adamın kolları arasında öylece duruyordum.

   Gerçi pek de kollarının arasında sayılmazdım. İkimiz de karşılıklı bir halde durmuş, birbirimize bakıyorduk. Fonda şarkı çalıyordu ama orta yerde duruyor olmamıza rağmen ne o ne de ben en ufak bir hakarette bile bulunmuyorduk.

   "Şey..." Gözlerimi kaçırırken devam ettim. "İstersen oturabiliriz." Söylediğim şey üzerine bakışları gözlerime kilitlendi ama tek bir kelime bile etmedi. "Benimle dans etmek istemezsin diye dedim."

    Nedendir bilemiyorum ama az önce dediğim şeyleri açıklama gereği hissetmiştim. Öyle bir bakıyordu ki... Şu an bütün hayatımı dökebilirdim.

   Saniyeler sonra elleri belimi bulurken beni kendine yaklaştırdı ve kısık bir sesle konuşmaya başladı. "Neden seninle dans etmek istemeyeyim?" Bakışları bir an olsun benden ayrılmıyor, bir cevap bekliyordu.

   "Bilmem. Başına o kadar iş açıldı benimle tanıştığından beri, bir araya gelmek istemeyebilirsin diye düşündüm." İçimdeki özgüvensiz taraf mikrofonu eline almış, konuşurken Kısa süren sessizliğin ardından cevap verdiğimde ise kollarımı omuzlarına çıkarttım.

   Gönül isterdi ki boynuna dolayayım, bir nefes uzağında durayım ama an itibariyle bulunduğumuz durum bile bendeki gerginlik seviyesi ve dedeme verdiğim söze epey bir uzaktı.

   "Olanlar için tekrar özür dilerim Renk." Sesi, sadece benim duyabileceğim kadar kısık olsa da gayet netti. "Sen de o olayı kafanda bitir artık, geçti gitti. Konuşanların bir çoğu unuttu bile." Gözlerimi kaçırırken derin bir nefes aldım ve dilimin ucuna gelen şeyleri söylemek için cesaretimi topladım.

   "S-sorun yok, gerçekten." Yutkunurken titrek bir nefes alıp devam ettim. "Ben unuttum bile." Birazcık yalandan zarar gelmezdi, değil mi? Sonuçta içimden geçenleri çarşaf çarşaf ortaya dökecek halim yoktu yani.

   "Mete, dedenle sorun yaşadığını söyledi. Olmayan bir şey yüzünden sıkıntı yaşamışsın." Kelimeleri bir bıçak gibi canımı yakarken o gözlerimin içine baktı ve konuşmayı sürdürdü. "İnan ki böyle olmasını istemezdim Renk. Bizim piyasada böyle şeyler çok olur, biz alışkınız. Ama sen bu dünyaya çok uzaksın. Böyle bir şeye bulaşmanı gerçekten istemezdim."

   Sözleri kalbime işlerken bakışlarımı kaçırdım ve mantığım araya girmeden kalbimden dökülen kelimeleri özgürlüğe kavuşturdum. "Özür dilemene gerek yok, zaten son haberlerden sonra bizimki çoktan unutulmuştur. Gerçekte kiminle olduğun ortaya çıkınca dedem ikna oldu haberin asparagas olduğuna."

   Lafım biter bitmez ise onun bıyık altından gülmeye başlaması ise istemsizce kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. Gülünecek ne vardı? "Sevindim." Araya girmek yerine devam etmesini bekledim. "O haberi yaptıran benim Renk. Sen zan altında kalma diye böyle bir dedikodu servis ettirdim."

   Gözlerim şaşkınlıkla açılırken bir an ne diyeceğimi bilemedim. Beni kurtarmak için kendisini başka bir dedikodunun ortasına mı atmıştı?

   "Siz... Siz o kızla sevgili değil misiniz yani?" Evde çikolatanın bittiğine inanamayan küçük çocuklar gibi konuşmuştum ama yapacak bir şey yoktu. "Hayır, değiliz. Hatta o çoktan ülkesine döndü bile." Sırıtışı genişlerken verdiği cevaba karşın titrek bir nefes verdim ve gözlerimi yüzünde gezdirdim.

   Ekim Baran beni zor durumda bırakmamak için uğraşmıştı! Beni düşünmüştü yani!

   Ekim'in belimi tutan parmakları belli belirsiz sıkılaşırken adem elmasının oynadığını gördüm. Yutkunmuştu. Bir şey söylemek istiyordu. Ama kendini tutuyordu sanki, susuyordu.

   O susuyordu, ben bekliyordum. Saniyeler birbiri ardında geçip giderken ise aramızdaki sessizlik katlanarak büyüyordu.

   Tam o sırada arkada çalmakta olan şarkıyı fark etmemle ise belli belirsiz gülümsedim. Olur Ya'nın Yalın'ın yorumladığı halini açmıştı canım arkadaşım.

   Tesadüf müydü acaba? Yoksa bilerek mi seçmişti bu şarkıyı? Zira epey uyuyordu bana, fark etmemiş olamazdı.

"...Olur ya kalbinde yer bulur da
Yerleşirim yıllarca seversin sonunda
Olur ya evet dersin aşkıma..."

    Sahi ya, olur muyduk gerçekten? Bir şansımız var mıydı acaba? Bir gün yıllardır sakladığım şeyi, hissettiklerimi ona söylersem sarılır mıydı bana?

   Gerginliğimi atmak için etrafta gezdirdiğim gözlerimi ona çevirdiğimde ise beni izliyor olduğunu gördüm. Ne düşünüyordu acaba? Aklından neler geçiyordu?

    Elleri belimde, gözleri yüzümdeydi. Ânın büyüsüyle titrek bir nefes aldım. Öyle güzel bakıyordu ki...

   Bakışlarımı o kehribar rengi kuyulardan çektiğimde dudaklarının aralandığını gördüm. Heyecanımla gerginliğim birbirine karışırken ise titremeye başlayan ellerimi kontrol altına almaya çalıştım. Sessiz geçen dakikaların ardından konuşmaya karar vermişti galiba.

   "Selam canlarım!" Tam Ekim sırada araya tam anlamıyla dalan detone sesle bütün büyü toz olup uçarken hepimizin bakışları kapıyı buldu. Resmen güzelim ortamın içine sıkılan turp suyu olmuştu bu!

   Gördüğüm manzaranın gerçek olup olmadığını sorgularken birkaç kez gözlerimi kırpıştırdığımda ise yanımıza gelmiş olan Gökçe'nin de benimle aynı durumda olduğunu anladım.

   Acar diye tabir ettiğimiz değişik insan, üzerine giydiği kırmızı pantolon ve bordo gömlekle kapıda dikilmiş; sırıtarak bize bakıyordu.

🌸🌸🌸
Lütfen oy vermeyi unutmayın.. 😇☺️

TARİHİ GEÇMİŞ AŞK (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin