mediadaki -Güneş
GÜNEŞ’TEN
Odamdan çıktım. Aşağıda Melih beni bekliyordu. Asansöre yaklaştığımda Umut’u merdivenlerden çıkarken gördüm. O an içime bir sıkıntı girdi. Bende peşinden gitmeye karar verdim. Ne kadar kat çıktı bilmiyordum. Yaram yüzünden canım acıyordu ve güçlükle çıkıyordum. Umut’un hızına yetişmek imkânsızdı. Ama elimden geldiğince ona yetişmeye çalıştım. Çatıya çıktığımda gördüğüm şey kanımı dondurmuştu. Benim kalbimi acıtan ama aynı zamanda da mutluluklar veren ilk aşkım çatı kenarına çıkmış intihara hazırlanıyordu. Kendini öne savurduğunda ona doğru nasıl koştuğumu bilmiyordum. Aklımda tek bir şey vardı. Eğer ona yetişemezsem aynı yerden atlamak. Yanına yetiştiğimde bacaklarına sarılıp onu benim olduğum tarafa çektim. Birkaç saniye sonra ikimizde yerdeydik. O yeniden atlamak için bana karşı koyarken omuzlarına sımsıkı tutulup ağlayarak onu sarsıyordum.
‘’Kendine gel… Umut bak bana ne olur bak. Kendine zarar verme. Yoksa ben yaşayamam.’’dedim. O benim ağlamalarım arasında yine bana karşı koyunca öyle bağırdım ki. Bizi herkesin duyduğuna emindim.
‘’Yapma, yapma, yapmaaaa… Umut sensiz olmaz, olmaz.’’dedim. Derin içler çekerek. Ve devam ettim.
‘’Bir sen vardın bir zamanlar. Gözlerimi ilk açtığımda sadece sen vardın. İlk aşkım, kalbimin ilk kez kıpırdamasını sağlayan adam. Umut, umudumdun sen. Ama gittin. Bir kez gidip beni umutsuz bir hayata hapsettin. Şimdi bunu bana yapmaya hakkın yok. Duydun mu beni? Hakkın yok!’’diye bağırdım. Umut’un nemli gözleri bende kaldı. Onu bırakıp ayaklarımı uzattım. Ve deli gibi ağlıyordum.
‘’Aahaaaaaaaa… Anneeeeeee…anneeeeeee….ahaaaaaaa…. Hakkın yok buna… Hakkın yok…’’dediğimde başımı onun göğsüne dayadı. Şimdi ikimizde ağlıyorduk. Nefessiz kalmayı hiç bilir misiniz? Ciğerlerinizdeki oksijen eksikliğini... Ben bu hissi hep Umut yüzünden hissederdim. Ciğerlerim sökülüyordu. İçimde bütün felaketler kopup beni kaybediyordu. Ona böyle sarılmayı özlemiştim. Ama kalbimin eskisi kadar atmadığını fark ettim. Aşkım bitmişti. Ama hala onu seviyordum. Hala içimde bir yerlerde acısı gizliydi. O benim için çok önemliydi. Nereye gitse ardından gideceğim biriydi…
‘’Hala seni kaybettiğime inanamıyorum.’’dediğinde üzgündüm. Elimde değildi. Artık bitmişti, bitmiştik…
Bir süre öyle kaldık. Sonra aşağı indiğimizde şaşkın ve yorgun bir şekilde dışarı çıktık. Annemler falan toplanmış kahkaha atıyordu. Konuyu anladığımda yine de gülümseyemedim. Anladığım kadarı ile annemler babamlara oyun oynamışlar.
‘’Evlilik yıl dönümümüzün yaz olduğunu neden unuttunuz bakim?’’dediklerinde babamlar süt dökmüş kedi gibi bakıyorlardı. Babam anneme döndü ‘’Ya Yağmur aklım durdu ya. Başımıza gelmeyen kaldı mı? Ne bilim kış günü birden öyle üzerime gelince dedim kesin unuttum.’’dediğinde yine kahkaha atıyorlardı. Bende Umut’ a döndüğümde ormana doğru yürüdüğünü gördüm. Kimseye çaktırmadan peşine düştüm. Biraz ilerledikten sonra seslenmeye başladım.
‘’Umut nereye? Umut’’dediğimde umursamadan beni yürüyordu. En sonunda koluna yapıştım. Olduğu yerde durduğunda dönüp bana bakmadı. Bende önüne geçtim.
‘’Umut, nereye gidiyorsun?’’dedim. Bana öfke ile baktığında canım acımıştı.
‘’Bana öyle öfke ile bakma. Canım acıyor…’’dedim. Gözlerimden süzülen yaş kara karışıyordu. Başımızdan aşağı dökülmeye başlayan kar onun sarı saçlarına dokunuyordu.
‘’Özledim seni. Güneş, ben seni çok özledim. Ama artık beraber olamayacağımız anladım. O yüzden beni yalnız bırak.’’dedi. Yanımdan geçmeye kalktığında kollarına yapışıp onu yeniden durdurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIM
ActionYağmur ailesini yedi yaşındayken kaybetmiş bir kızdı. Mavi gözleri acıya tutsak, aşka yabancıydı. Onun hayatı yılların verdiği acılarla beraber bir olmuş koca bir karanlığa hapsolmuştu. Çocukluğunun ona getirdiği nefret ve kayıplarla bir bütün olmu...