mediadaki- Mert
bölüm şakımız Murat DALKILIÇ-Kördüğüm
MERT’TEN
Suç benim değilse umurumda değil diye bir şey yoktu benim kitabımda. Eğer ortada bir suç varsa bu herkesin sorumluluğuydu. Eğer bir kadın bir meydanda öldürülüyorsa bu durum sadece o kadının yâda onu öldürenin suçu değildi. Bu suç buna göz yuman herkesindi. Namus diye tutturup bunun olmasına neden olanlardı suçlu. Birbirini dolduruşa getiren insanlardı suçlu.
Azra’nın bu durumda olmasının suçlularından biride bendim. Onun çırpınışlarını görememiştim. Onun korkularını, çaresizliklerini görememiştim. Onu yaralayanların üstüne onu birde ben yaralamıştım. Suçluydum. İdam bile edilmeyi hak ediyordum. Hukuk okumuş biri olarak bütün bunlar beynimde dolaşıyordu. Zaten şirketimizde bile birçok hukuksal davada bu hale gelmemiş miydim?
Şimdide ailemin bu durumda olmasının sebebiydim. Onları bu suçla baş başa bırakmaya hakkım yoktu. Suçlu bendim. Cezasını da ben çekmeliydim. Tüm yorgunluklarıma rağmen sevdiğim kadını yukarıda bırakıp aşağıya koştum. Bahçeye çıktığımda ortalığın daha da karıştığını gördüm. Babamı vuracaklardı. Bunun korkusu bile o an bana yetmişti. Kendimi o adama bağırmaktan alıkoyamamıştım. Babam içeri girmemi istese de onu dinlemeyip onlara doğru yürümeye başladım. Duyduğum şiddetli silah sesinden sonra yere düşmüştüm. Vurulmuştum. Önemli bir şeyim olmasa da ablamın deli gibi bağırmasına neden olmuştu bu durum. Babam bu durumdan sinirlenip adama ateş ettiğinde art ardına gelen silah sesleri gözlerimi korku ile kapatmama neden olmuştu. Acım geçmiyordu. Gözlerimi açtığımda ortalık kan gölüne çevrilmişti. Abim de yerdeydi. Bunu görünce ‘’Bora abi’’diye bağırdım. Ablam sesimi duyunca korku dolu gözlerini bize çevirdi. Ben ne olduğunu anladığımda ağlamaya başlamıştım. Abim hayatımı kurtarmıştı. Beni yeniden vurmaya kalkmış olmalılardı ki kendini bana siper etmişti. Ablam kapının oradan evin yanına kadar abimin ismini haykırarak koşmaya başladı.
‘’Bora, Boraaaaaaa’’
Korkuyordum. abimsiz bir hayata razı değildim. Suçlu bendim. Vurulan da ben olmalıydım. Abim değil.
YAĞMUR’DAN
Mert’in iyi olduğunu görünce bende babamla beraber ateş etmeye başladım. Dış kapının oraya kadar yürürken etrafımda ki herkese iki silahımla ateş ediyordum. En sonunda hepsini hallettiğimizde Mert’in ‘’Bora abi…’’diye bağırmasını duydum. Endişe ile arkama döndüğüm de Bora yerde yatıyordu. Ne olduğunu bile anlayamaz haldeydim. Endişem, korkum ve acılarımla bağırarak ona koşmaya başladım. Yanına geldiğim de yerde gözleri kapalı yatıyordu. Neresinden vurulduğuna baktığımda omzundan vurulduğunu gördüm. Kurşun sıyırmıştı.
‘’Bora aşkım aç gözlerini. Aşkım ne olur uyan. Bırakma beni.’’diye bağırmaya başladım. Ama o gözlerini açmıyordu. Ali beni tutup çekerken babam Bora’nın yanına çöktü.
‘’Allah kahretsin. Karnından da vurulmuş. Çabuk hazırlanın gidiyoruz.’’dedi. Adamlar Bora’yı yerden kaldırırken bende peşlerinden koşarak gidiyordum. Bağıra bağıra ağlamama bir türlü mani olamıyordum.
‘’Boraaaa, bırakma beni. Ne olur bırakma. Aşkım, sana bir şey olursa ben ne yaparım?’’dedim. Koşarak arabaya bindik. Babamın arkadaşının hastanesine gidene kadar korkudan ölüyordum nerdeyse. Borasız bir hayatı düşünemiyordum. Onu kaybetmeye dayanamazdım ben. Hala sıcak olan ellerine tutundum. Bir elimde ki havluyla da karnında ki yarasına bastırıyordum.
‘’Sevgilim, hayatım duyuyor musun beni? Aşkım bırakma beni. Ne olur bırakma.’’diye ağlayarak yalvarıyordum. Ali bana sarılıp ‘’Korkma canım. İyi olacak. O neleri atlattı. Bunu mu atlatamayacak. Korkma Yağmur.’’dedi. Onun omzuna başımı yaslayıp ağlamama devam ettim. Hastaneye geldiğimizde hızla içeri alınmıştı. Ameliyata aldıklarında koridorda ben volta atıyordum. Mert Emir ile kolu sargılı geldiğinde koşup ona sımsıkı sarıldım. Ondan ayrıldığımda ağlayan gözlerine baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIM
ActionYağmur ailesini yedi yaşındayken kaybetmiş bir kızdı. Mavi gözleri acıya tutsak, aşka yabancıydı. Onun hayatı yılların verdiği acılarla beraber bir olmuş koca bir karanlığa hapsolmuştu. Çocukluğunun ona getirdiği nefret ve kayıplarla bir bütün olmu...