mediadaki-Umut
mediadaki bölüm şarkımız.
LÜTFEN DAHA FAZLA YORUM VE VOTE YAPINIZ :D
UMUT
Natalia, gidiyordu. Bunu öğrendiğim an kalbimin üstüne bir ağırlık çöktü. Onunla ilk tanışma anımızdan bu zamana kadar her şey beynimde canlanıyordu. Kapının önünde bedenim daha fazla ayakta duramadı. Merdivenlere çökük öylece kaldım. Aklım bende değildi şu an. Melih’in sorusu yankılandı bu kez içimde.
‘’Umut, sen kardeşimi seviyor musun?’’
Ben Natalia’yı seviyor muyum? Bu sorunun cevabını bilmiyordum ki. Of ne kadar zormuş bir karar vermek. Bir süre sonra Melih’i hızla evin çıkış kapısından çıkarken gördüm. Meraklansam da peşinden gitmedim. Arkamdaki kapının açılıp kapanma sesi ile ayağa kalkıp o yöne baktım. Natalia, kırmızı bavulu ile karşımdaydı. Gözleri dolmuştu. Ağlamamak için tutuyordu kendini. Öylece birbirimize baktık. Bavulunu iki eli ile kaldırıp güçlükle merdivenlerden inip yanıma geldi. Gözlerim hala ondaydı. Ne gitme diyebiliyordum ne de kal. Öylece bakıyordum okyanus gözlerine.
‘’Gidiyorum Umut.’’ Dediğinde titreyen elimi ona uzattım.
NATALİA
‘’Gidiyorum Umut.’’ Dediğimde gitme demesini bekledim. Ama demedi. Sağ elini bana uzattı. Hoşça kal demekti bu. Bende sağ elimi uzatıp onunla tokalaştım. Ama bu ayrılığa dayanamayan yüreğim beni son kez ona sarılmaya itti. Sağ elinden onu çekip ellerimi boynuna doladım. Birkaç saniye sonra o da kollarını belime doladı. Öylece kaldık biraz. Gözlerimden süzülen yaşı hemen silip ondan ayrıldım. Zoraki gülümsemem ile ‘’Kendine iyi bak.’’ Dedim. Başını sallayıp ‘’Sende kendine iyi bak.’’ Dediğinde her şeyin bittiğini tamamen anlamıştım. Güçlükle bavulumu tekerleğinin üstünde sürüyerek kapıya doğru yürümeye başladım. Hala dur demesini bekliyordum ama dememişti. Birkaç dakika sonra orman yolundaydım. Çağırdığım taksi gelmemişti ve bu da canımı fazlası ile sıkmıştı. Cebimden telefonu alıp yeniden taksi durağını aradım.
‘’Efendim’’ diyen adama tam cevap verecektim ki yanımda siyah bir minibüs durdu. Ve ben daha bir şey demeden apar topar beni araca bindirdiler. Ben çırpındıkça çırpınıyordum ellerinden kurtulmak için ama imkânı yoktu. Ağzımı ve kollarımı bağladıklarında kimsiniz diyemedim. Ama dedikleri sözden kimin peşinde olduklarını anlamıştım.
‘’Artık elimizdesin Güneş GEZGİN’’
Onlar beni Güneş sanıyorlardı…
UMUT
Evin alarmı ötünce babamla acele ile bilgisayar odasına koştular. Bende peşlerinden gittim. Babam beni almak istemese de onu dinlemedim. Dev ekranda gördüğüm şey kanımı dondurmuştu. Natalia’yı apar topar bir araca bindirmişlerdi. Aracın plakası kapalıydı. Babam sinirle eline silahını alıp ‘’Yine bela geliyorum demedi. Direk geldi. ‘’ dedi. Ben şaşkınca ‘’Bunlar kim baba? Natalia’yı neden kaçırdılar?’’ dedim. Bana cevap vermek yerine güvenlik birimimizdeki korumalarla konuşuyorlardı bora amca sinirle ‘’Kızı nasıl kaçırırlar. Siz ne işler meşgulsünüz lan!’’ diye bağırdı. Güvenlik şefi ‘’Efendim, alarmımızı birkaç dakika geç çalacak şekilde ayarlamışlar. Biz nasıl oldu bilmiyoruz. Bu adamlar çoğu şeyi biliyorlar. Alarmı geç çalmaya ayarlamışlar. Kameralarımız var diye maske takmışlar. Plakalarını gizlemişler. Üzgünüm efendim ama kimlerle karşı karşıyayız bilmiyoruz.’’ Dediklerinde Bora amca öfkeyle duvara vurdu. Yağmur teyze ‘’Bu kızı neden kaçırdılar. Kim bunlar Bora?’’ derken bende aynı düşüncedeydim. Kimse bana cevap vermeyince hızla odadan çıkıp çıkışa yöneldim. Telefonumu elime aldığımda çoktan siyah arabama binmiştim. Birkaç çalıştan sonra Melih cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIM
AcciónYağmur ailesini yedi yaşındayken kaybetmiş bir kızdı. Mavi gözleri acıya tutsak, aşka yabancıydı. Onun hayatı yılların verdiği acılarla beraber bir olmuş koca bir karanlığa hapsolmuştu. Çocukluğunun ona getirdiği nefret ve kayıplarla bir bütün olmu...