mediadaki- Melih
MELİH
Ne gülebiliyorsun? Ne de ağlayabiliyorsun? Bakıyorsun öylece. Tüm yaşanılanlara. Çare var mı ki her şeye? Var diyenlere inat çaresizdim ben…
Evime gelmiştim çoktan. Natalia yoktu. Onu arayacak halimde yoktu zaten. Televizyonun karşısındaki koltuğa çökmüş kanalları geziyordum. Aklımda yaşadığım saçma sapan anılar dört dönüyordu.
Bir insana karşı duyduğun özlem her yerden saldırırmış kalbine. Benim özlemim nefes almama karşı duruyordu. Yarın okula gidecektim. Güneş’e dersim var. Ne yapacağımı inanın bilmiyorum. Zaten şu lanet adamı konuşturamamıştım. Ona da kafam bozulmuştu.
GÜNEŞ
Gözlerimi açtığımda yine hastane odasındayım. Elimde serum, gözlerimde acı vardı. Başımı yana döndüğümde Umut’u gördüm. Bana endişe ile bakıyordu.
‘’Umut?’’ dediğimde ayağa kalkıp bana yaklaştı. Saçlarımı okşayıp ‘’İyi misin hı? Çok korkuttun bizi.’’ Dediğinde cevap vermedim. İyi değildim ki. Mutlu olmak artık yasaktı bana. Anlamıştım. Yeniden ne zaman ayağa kalkabilirim hiç bilmiyorum.
‘’Annemler nerede?’’ dedim düşüncelerimi bir kenara atıp. Umut sıkkın ifadesini korumaya çalışıp ‘’Doktorun yanındalardı. Birazdan gelirler.’’ Dedi. Başka bir şey sormayıp başımı pencereye çevirdim. Yine yağmur yağıyordu. Melih nasıldır acaba? Onu düşünmeden bir saniyem bile olmuyordu. Neredeyse aklımı kaçıracaktım. Haykırsam duyar mı beni acaba? Gözlerimden süzülen yaşlara dokuna bilir mi ki?
YAĞMUR
‘’Kızımın neyi var doktor?’’ diye endişe ile sormuştum. Karşımda oturan doktor sıkkın ifade ile raporları inceliyordu. Sıkıntıdan ellerim yumruk olmuştu. Gözlerim endişe ile Bora’ya döndü. Bora delirecek gibiydi. Onu o kadar iyi anlıyorum ki. Ben de aynı haldeyim. Kızımı o halde yerde gördüğümde ölüyorum sandım. Kapıyı nasıl kırdık, odaya nasıl girdik hatırlamıyorum bile. Tek bildiğim kızım her geçen gün daha da kötüleşiyor. Ve ne yapacağımızı bilmiyor haldeyiz.
‘’Bakın, kızınızın bazı değerlerinde düşüşler olduğunu fark ettik. Verdiğimiz hiç bir ilaca karşı tepki vermiyor. Ve bir süre daha böyle giderse böbrek yetmezliği ile karşılaşabiliriz. ‘’ dediğinde her şey durmuştu o an.
‘’Ne… Ne dediniz? Kızım ölür o zaman. Ne yaparım ben?’’ dediğimde doktor sıkıntı ile nefes verdi.
‘’Farklı ilaçları denemeye başlayacağız. Fakat kızınız beslenmesine ve sağlığına dikkat etmek zorunda. Aksi takdirde diyalize girmek zorunda kalacak.’’ Dedi doktor.
‘’Peki, bize ne yapmayı öneriyorsunuz?’’ dedi Bora. Doktor her şeyi anlatırken ben halakızımı nasıl korurum. Onu düşünmekteydim.
İKİ HAFTASONRA
MELİH
İki hafta, tam iki haftadır okula gelmedi. Çocuklara soruyorum kimse yanıt vermiyor. Çıldıracağım. Neyi var? Bu hayatta en zor olanda birini beklemekmiş. Gözüm yollarda kalmıştı. Pencereden sürekli dışarıya bakıyordum. Ders anlatmakta bile zorlanıyordum. Kafamı toparlayamıyordum. Umut’un bana düşman bakışları üzülmemi sağlıyordu. Ona sorsam söyler mi Güneşimin nerede olduğunu? Zilin çalma sesi ile sınıftan çıktım. Bahçeye çıktığımda hava yağmurluydu. Şemsiyemi açıp arabama yürürken karşımdan beyaz şemsiyesi ile Güneşim görünmüştü. Gözlerim sevinçle parlarken yüzümü tam tersi tutmaya çalışıyordum. Karşı karşıya durduğumuzda merakla ‘’Nasılsın?’’ dedim. Bakan düşman gözleri içimi acıtmıştı. İlk defa bana böyle bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIM
AksiyonYağmur ailesini yedi yaşındayken kaybetmiş bir kızdı. Mavi gözleri acıya tutsak, aşka yabancıydı. Onun hayatı yılların verdiği acılarla beraber bir olmuş koca bir karanlığa hapsolmuştu. Çocukluğunun ona getirdiği nefret ve kayıplarla bir bütün olmu...