mediadaki-Bahar (Ali'nin kızı)
MELİH
Kaç saat beklemiştim bilmiyorum. Güneş hala uyanmamıştı. Sinan büyük özenle onu kontrol ediyordu. Tüm aile heyecanla Güneş’ten iyi bir haber bekliyorduk. Ama hala uyanmamıştı güzel sevgilim. Onun yanına bir tek ben girmeye hazırlanmıştım. Yoğun bakıma yavaş adımlarla girdiğimde gözlerim özlemle dolmuştu. Ona yaklaştığımda beyaz ellerini avuçlarım arasına aldım. Uzun süredir düşündüğüm şeyi ilk defa burada söylemeye karar vermiştim. O duymayacaktı beni biliyorum ama yine de söylemeliydim.
‘’Güneşim… Hayatım, iyi olacaksın artık. Bunun için her şeyi yapacağım. Aşkım ben…’’ derken derin nefes aldım. Gözlerimden birkaç damla süzülüp yanağımı yakarken ‘’Ben… Ben…’’deyip devamını getiremeden yutkundum. Aşk bazen susmaktı aslında. Gözlerinle bile anlatabilirdin sevdiğini. Ama bu kez aşkımı ona gözlerim değil dilimle anlatmak istiyordum. O duymasa da bunu yapmak istedim.
‘’Ben sana deli gibi aşığım. Kalbin durduğu an nefesim kesildi. Gidiyorsun sandım. Beni bırakacaksın sandım. Ama sen benim bile inanamayacağım bir şekilde aşkımızın büyüklüğünü gösterdin. Elimi tutuğum anda yanındayım dediğim anda bana döndün sevgilim. Güneş,’’ dedikten sonra kendimle dalga geçtiğimi belirten gülümsemeyi gönderdim ona.
‘’Aslında daha güzel bir yerde de bu teklifi yapacağım ama. Önce bir kez daha teklifimi yapmak istedim. Güneş, evlen benimle…’’ dedim. Oh söyledim… Ama duymadı işte o sorun. Aptalım ben diye düşünürken Güneş’in pürüzlü sesini duyunca heyecanla ona baktım.
‘’Yok… Kesin senden romantik bir koca olmayacak. Yoğun bakımda evlenme teklifi etmek ne demektir ya? Birde evlenir misin de demiyorsun. Direk evlen benimle. Uha diyorum yuh diyorum başka bir şey demiyorum Melih. Ha bu arada merhaba aşkım…’’ deyip gülümsediğinde gözlerimi çocuk gibi kırpıştırıyordum. Heyecanla ayağa fırladım. Bu arada ben bu sandalyeye ne zaman oturdum bilmiyorum.
‘’İyi misin meleğim hım? Bir yerin ağrıyor mu? Dur Sinan’ı çağırayım!’’ diye ben telaş yapınca Güneş kıkırdayıp elimi sımsıkı tuttu.
‘’Evet diyorum.’’ Dediğinde endişe ile ‘’Ağrın çok mu? Dur canım. Lan Sinan!!!! Sinan!!!!’’ diye ben bağırırken hemşire ile Sinan koşarak geldiler yoğun bakıma. Yağmur annelerde cama yapışmış endişe ile bakıyorlardı. Güneş kaşlarını çatıp ‘’Melih… Hayatım evlen benimle dedin ya. Evet diyorum evet. Evlenirim…’’ deyince ‘’ıhı tamam hayatım. İyi olur.’’ Deyip Sinan’a döndüm.
‘’Abi bak bir evlenmek istiyor muş. İlaç falan ver de evlenmek istemesi dinsin…’’ dediğimde Sinan bana mal mal baktı. Bu arada niye böyle bakıyor anlamadım yani?
‘’Abi harbi sen uçmuşsun ya. Oğlum kız evlenelim dedi. Düğünün olacak lan!’’ deyince jetonum yeni düştü. Artık nasıl bağırıp Sinan’a sarıldıysam gerisini düşünün siz.
‘’Evleniyorum abi… lan dur Güneş ‘’ deyi p Sinan’dan ayrılıp Güneş’e yaklaştım. Elini sımsıkı tutuğumda gözlerimden mutluluğum belli oluyordu r mutlaka. Alnına dudaklarımı bastırdım. Huzurluydu bu öpücüğüm. Sinan ‘’Ahey ahey… Kafası tam gidik Serenay Hanım bunun. Bir ona da mı baktırsak?’’ dese de takmadım onu. Sevdiğim kız benimle evlenmek istiyor. Dahası mı var?
BORA
Güzel kızım açmıştı mavilerini. Heyecanla ona bakarken içeride ki mutlu hava beni de mutlu etmişti. Güzel kızım benim. Sen mutlu ol yeter bana. Yağmur boynuma sımsıkı sarılıp mutlulukla gülümsedi. Güzel karımın beline sarıldım bende. Güzel kokusunu içime çektim. Bu kadın yıllar geçse de her saniye daha da âşık ediyordu kendine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIM
ActionYağmur ailesini yedi yaşındayken kaybetmiş bir kızdı. Mavi gözleri acıya tutsak, aşka yabancıydı. Onun hayatı yılların verdiği acılarla beraber bir olmuş koca bir karanlığa hapsolmuştu. Çocukluğunun ona getirdiği nefret ve kayıplarla bir bütün olmu...