Her şey karanlık. Sanki bir çukurun içine düşmüşüm, sesleniyorum kimse duymuyor. Korkuyorum bilinmezliklerden, gölgelerden. İnsanlar yok sanki. Sanki hiç iyi insan yok. Kayboluşlar var sadece birde soğuk ölüm. Bu oyunun sonunda sağ olabilecek miyim yoksa ölümün o soğukluğuyla baş başa mı kalacağım. Hiç bilmiyorum. Bora bu oyunun neresinde kalacak, düşmanım mı olacak yoksa dostum mu hiç bilmiyorum. Onunla bu yol nereye kadar gidecek onu da bilmiyorum. Ama tek bildiğim ona zarar gelmesinden korkuyorum. Neden bilmiyorum ama bunu kabullenmem çok uzun sürdü. Geçmişim, geleceğim her şeyim elimden alındı. Başkalarının bana sunduğu hayatı yaşıyorum. Tabii ki ailemin intikamını almak istiyorum. Ama yinede çok küçük yaşta elime silah verdiler. Beni normal şartlarda hiçbir kızın kaldıramayacağı kadar çok yorucu ve tehlikeli eğitimlerin içine attılar. Yabancı bir hocam vardı. 10 yaşındayken bir adaya götürülüp bir aylık eğitime soktular beni. Daha ne olduğunu çözemeyen ben, oyundan başka hiç bir şeyle uğraşmamam gerekirken kendimi dört yanı sularla çevrili adada yaşam savaşı verirken buldum. Benim gibi başka çocuklarda vardı. Her yanı koruma altında olan adada vuruyorduk, kırıyorduk, öldürüyorduk, ölüyorduk. Koca ormanın içinde aç bırakıldığımı hatırlıyorum. Yiyecek bir şeyler için savaş verdiğimi, karanlıktan korkarım, karanlık fobim vardır. Ben öleceğim sanırım, nefes alamam, ama o adada karanlıkta tek başıma kaldım. Bu yüzden yoğun bakımlık olduğumu hatırlıyorum. Şevket amca o zamanlar hem kızıp, hem de korkmuştu. Şimdi ise gözlerim aydınlıkta olsa da ruhum karanlıkta ve can çekişiyor.
Şevket amca beni aradıktan sonra evine çağırdı. Sesi hiç iyi gelmiyordu. Bunun üzerine hiç oyalanmadan arabama binip yola çıktım. Şevket amcanın evinin önüne arabayı park edip bahçe kapısını açıp içeri girdim. Şevket amca yine her zamanki yerinde bahçenin ortasındaki masada oturuyordu. Elinde lap tabı bir şeylerle uğraşıyordu. Kaşlarını çatmıştı ve çok sinirli görünüyordu.
‘’ Merhaba amca’’ dedim tereddüt ederek. Çünkü Şevket amca sinirli olunca tahmin edilemeyecek kadar ürkütücü oluyordu.
‘’Nihayet geldin Yağmur’’ dedi yüzüme bakmadan.
‘’Amca bir sorun mu var?’’ dedim oturmadan hala ayaktaydım. Gerçekten şu an çok kötü görünüyordu ve gerçekten bir şey olmuş olmalıydı.
‘’ Yok, kızım ne sorunu her şey çok normal’’ dedi alay ederek. Çok net belliydi bir şey olmuştu. Yoksa Bora olayını mı öğrendi. Allah’ım lütfen öyle olmasın yoksa çok kızar. Ve onlara neler yapmamı ister kim bilir. Şevket amca kendi onlara bir şey yapmazdı ama beni onlara zarar vermeye mecbur bırakırdı. Yıllardır merak etsem de Şevket amca ailemin intikamının alınmasını benden daha fazla istiyordu. Bunu bazen garipsiyorum. Çünkü Şevket amca babamın sadece avukatı ve arkadaşıydı. Babamın başka arkadaşları da vardı. Hatta babama daha yakın olanlar vardı. Ama bir tek Şevket amca intikam derdine düşüp bana yardımcı oldu. Gerçekten bu konu çok uzun düşünülmesi gereken ve araştırılması gereken bir konuydu. Ama yinede Şevket amcaya çok şey borçluydum. Bunca zaman yanımda olmuş ve bana destek vermişti.’’ Otursana kızım ‘’ sesiyle düşüncelerimi bırakıp Şevket amcanın karşısına oturdum. Şevket amca derin bir iç çekti ve şu sözleri söylemeye başladı.
‘’ Kızım başın büyük belada, seni bu beladan nasıl koruyacağım bilmiyorum. Ama sana çok kızgınım hem de çok ben sana demedim mi duygularınla hareket etme. Mantığını kullan diye ‘’ dedi sinirli bir ifadeyle bana bakıp onay vermemi bekledi. Başımı evet anlamında aşağı yukarı salladım ama hala neden böyle olduğunu anlamamıştım. Bora konusunu öğrenseydi asla bu kadar sakin kalmazdı. Evet, sinirliydi ama yinede sakindi. Kızgın olduğunu söylese de beklediğim tepki bu değildi. Çünkü Şevket amcam sinirlendiğinde delirirdi, ne yapacağı hiç belli olmazdı. İçinden bir volkan patlardı adeta. Ve ondan çıkan lavlar her yeri sarar ve yok ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIM
ActionYağmur ailesini yedi yaşındayken kaybetmiş bir kızdı. Mavi gözleri acıya tutsak, aşka yabancıydı. Onun hayatı yılların verdiği acılarla beraber bir olmuş koca bir karanlığa hapsolmuştu. Çocukluğunun ona getirdiği nefret ve kayıplarla bir bütün olmu...