mediadaki- Yağmur (Emir'in kızı)
YAĞMUR(EMİR’İN KIZI)
Bitmişti. Her şey gibi benim güzel düşlerimde bitmişti. Zaten dememişler miydi? Her güzel şeyin bir sonu vardır. Sinan benim güzel hikâyemin sonuydu. Bana artık sessizlik, yalnızlık, bir de sakat kalan bu beden kalmıştı. İnandığım her şey birer birer dağılmıştı dört bir yana. Ben yalan rüyalardan uyanıp gerçeğin kucağına çoktan düşmüştüm. Bana yardım etmek isteseler de engelleyip benim için yapılan asansöre bindim. Ağlayarak ikinci kata bastığımda dizlerimi avuçlarımda sıkıyordum. Asansör durunca olabildiğimin en hızlı bir şekilde odama hapsettim kendimi. Kapımı yine kilitlerken kimseyi görmek istemiyordum. Hıçkırıklarım doldururken odamı eski güzel anımı hatırlayıp daha da yıkıldım.
‘’Ah Sinan, sana geç kavuştum erken kaybettim. Neden ben?’’ diye mırıldandığımda kalbim sökülürcesine gözyaşlarımı sakat ayaklarıma döküyordum.
MELİH
‘’Yağmur anne bunların durumu hiç iyi değil. Bir şey yapmamız lazım.’’ Dedim çaresizce. Yağmur anne üzgün bir halde omzuma dokunup ‘’Bırakalım kendileri çözsün. Bize düşen Yağmur’un yanında olmak... Ona destek olmak Melih. Hem sen bence artık olman gereken yere gitmelisin.’’ Dediğinde dediğini anlamadığım için kaşımı çatıp mavi gözlerine baktım. Buruk bir şekilde gülümseyip benimle bahçede yürümeye devam etti.
‘’Aşkına gitmen lazım oğlum... Onu kırdığın gibi yeniden onarmaya çalışman lazım. Ama sana şunu söyleyeyim benim kızımda benim gibi inatçı. Kolay affetmeyecektir seni. Onu kendinden uzaklaştırmak için aldatmayı kullanman her şeyin sonu oldu.’’ Dediğinde üzgün bir şekilde başımı öne eğdim. Yağmur anne durup yüzümü ellerinin arasına aldı.
‘’Melih, bak o gün olanlar ikimizin ölene kadar saklayacağı bir sır. Bundan ben Bora’ya ya da bir başkasına bahsetmedim. Eğer senin Şevket’in oğlu olduğunu öğrenirlerse olacakları biliyorsun. Mutlaka gitmeni isteyecekler. Bunun için Güneş’te öğrenmesin.’’ Dediğinde ona ne kadar borçlu olduğumu hatırladım. Bora amca duysa karısına silah doğrulttuğumu kesin beni yaşatmazdı. Ama Yağmur anne her zaman ki gibi güzel kalbini bana bir kez daha gösterip o gün olanları büyük bir özveri ile sakladı. Soyadıma gelince hala ne yapacağımı bilmiyorum. Geçen Bora amcanın yanında bir adam benim ismimi soyadımla beraber söyledi. Sanırım Nazım abinin şirketindeyken beraber iş yaptığım karşı şirketlerden bir adamdı. Bora amca o an bana öyle bir fevri şekilde döndü ki. Nefesimi tutmuş bildiğim tüm duaları okumuştum. Yağmur anne ise yine imdadıma yetişmişti.
‘’Hayatım aynı soyadını birçok kişi taşır. Endişelenme .’’ demişti. O günden sonra Bora amca bir şey demese de gözler görülür bir soğuk rüzgâr girmişti aramıza. Bana tamamen uzak davranıyordu. Ve öğrendiğimize göre beni araştırıyordu. Ama Nazım abi ile Yağmur anne kimin oğlu olduğumu öğrenmemesi için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. Haklıydı aslında o adamın oğlu olmam onlar için bir tehditti. Ama Yağmur anne benim annemle özel konuştuktan sonra bana karşı daha bir sevecen oldu. Çünkü ben onun küçük teyzesinin oğluydum. Benim annem teyzem öldükten sonra (Yağmur’un annesi) on sekiz yıl sonra ortadan kaybolmuş. Selim dayım annemi çok aramış ama bulamamış. Bunun üstüne annem tarihte koca bir sır gibi kayıplara karışmış. Nerede, kiminle ve nasıl olduğunu hiç kimse bilememiş. Ve yine annemin bana anlattıklarına göre Şevket ( artık baba demiyorum. Öyle baba yerin dibine batsın.) anneme tecavüz etmiş. Hem de defalarca. Çünkü benim güzel annem Melek teyzemin tıpkısının aynısıymış. Anneme baktıkça Melek teyzemi görürmüş. Bu da onu yolundan çıkarırmış. Annem defalarca uğradığı tecavüzden sonra hamile kalmış. Ben doğunca bana sevgisini veremez olmuş. Bana her baktığında tecavüze uğraması ve başına gelen sayısızca işkenceleri hatırlarmış. Ben beş yaşına gelince Selim dayımın yardımı sayesinde buralardan kaçmış. Zaten annem burada bir eve hep kapatılmış. Şevket her hafta gelip sayısızca pisliğini yapıp durmuş şerefsiz! Bir insan babasına böyle bir şey nasıl der derseniz böyle bir adama denir. Hatta o adam bile değil. Bu yüzden onun genlerini taşıdığım için beş aydır kendimden nefret ediyorum. Hala da öyle... Ama Yağmur anne ile beş ay önce buraya gelen annem sayesinde bu durumu atlattım. Belki de bu yüzden Güneş’in karşısına çıkmaya hazır olamamıştım. Ah be annem çok acı çekmiş bir kadın. O yüzden beni bırakıp gittiği için ona kızamadım. Bu arada Yağmur annem, annemin böbreğini Güneş’e verdiğini öğrendi. Tabi beraberinde tüm aile öğrendi. Nasıl oldu bende anlamadım. Bir şekilde Bora amca Güneş’e böbreğini bağışlayan kişinin ismine ulaşmış. Bunun sonucu annem olduğunu da öğrendiler. Belki de birazda bu yüzden anneme hayranım. Muhteşem bir kadın... Yağmur annemle birbirlerine benziyorlar. Eh nede olsa yeğeni... Aslına bakarsanız Yağmur anne ile akraba olduğuma çok mutluyum. Her ne kadar genlerimde bir şerefsizin kanı akıyor olsa da. Ölene kadar da o adamın soy ismini taşımak zorunda olmaya dayanamıyorum. Bir yanım mahkemeye başvurup soy ismini değiştir diyor. Ama değişsem ne yapacağım. Acaba evlenince Güneş değil de ben mi onun soy ismine geçiş yapsam? Tövbe Allah! Hiç güleceğim yoktu. Bu arada ben bir saattir düşüncelere dalmış giderken Yağmur annem sıkıntı ile bana bakıp ‘’Oğlum sen ne düşünüyorsun?’’ deyince yüzüm kızardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIM
AcciónYağmur ailesini yedi yaşındayken kaybetmiş bir kızdı. Mavi gözleri acıya tutsak, aşka yabancıydı. Onun hayatı yılların verdiği acılarla beraber bir olmuş koca bir karanlığa hapsolmuştu. Çocukluğunun ona getirdiği nefret ve kayıplarla bir bütün olmu...