mediadaki-Sinan
mediadaki bölüm şarkımız ( lütfen şakıyı okurken dinleyiniz. tavsiye ediyorum :D) Bu şakı Sinan ile Yağmur'a geliyor...
İYİ OKUMALAR :D
GÜNEŞ
Melih içimdeki bana düşman olandı. Canımı acıtıyordu, kalbimi kırıyordu, kalbimi kanatıyordu. Her defasında ışığı gözlerimi daha da kör etmişti. Ama o gün olanlarla, gördüğüm şeyle gözlerim açılmıştı. Gerçeği görmüştüm. Artık beraber olamayacağımızı, imkânsızım olduğunu görmüştüm. Bana hissettiği her şeyin yalan olduğunu görmüştüm. Belki de acımıştı bana. Böbreğimi onun yüzünden kaybetmem yüzünden bana öyle davranıyordu. Ama yine de içimi kemiren bir şey vardı. Bakışları...
Onunla aylar geçirmiştim. Ve bu süre boyunca bana ışıl ışıl bakan gülümseyen gözlerini görmüştüm.
Belki de Melih hiç hayatıma girmemişti. Belki de ben şizofrendim. Belki de her şeyi kafamda kurgulamıştım. Olabilir değil mi? Bu düşüncemle kendimle dalga geçmeye başladım. Sanırım deliriyordum. Tüm gece yatağıma oturmuş ağlamıştım. Elimde ailem ve Melih ile dolu fotoğrafların olduğu albüme bakıyordum. Hangi ara bu albümü çantama sıkıştırdığımı bilmiyordum. Sanırım artık kendimde değildim. İçimde kötü hisler vardı. Bir şey olmuştu. Sanki kötü bir şey... Annemin fotoğrafının olduğu albümü elime aldım. Gülümseyen güzel yüzüne baktığımda onu şimdiden çok özlediğimi fark ettim. Güzel annem benim. Onu bugün aradığımda nasılda anlayışlı davranmıştı. Belki de onun sayesinde çoğu hatalardan geri dönmüştüm. Yeniden Melih'in fotoğrafına baktım. Sol kolunun altına beni almıştı. Bende iki kolumu bedenine sımsıkı sarılmış öyle poz vermiştim. Bizim evin bahçesinde çekmiştik bu fotoğrafı. Mutlu anlarımdan bana kalan hatıra içimi acıtmıştı. Yeniden hıçkırıklarıma gömüldüğümde bedenimi bir kibrit çöpü gibi deniz dalgalarında savrulduğunu hissetmiştim. Acı demek ki böyle bir şeydi. Yeri bile ayağının altından kaydırırdı. Yatağıma bu düşüncelerimle cenin pozisyonunda uzandım. Sabaha kadar ağlayacak belki de sonunda ağlamaktan yorulup uyuyacaktım.
İmkânsızım... Ne de çok duyguyu saklıyordu içinde. Tüm çarelerin tükendiği ama asla bir tek saklı olan çarenin imkânsızımda olduğunu ne de güzel saklıyordu. Melih benim imkânsızımdı. İmkânsızım içinde ki imkânımdı belki de. Tıpkı annemle babam gibi... Ben de imkânsızın içine düşen bir kuş tüyüydüm. Rüzgâr beni nereye savurursa oraya gidiyordum.
SİNAN
Ah bu Yağmur hayatımı nasılda bir anda renklendirmişti. Tüm duyguları en içten hissediyordum onun sayesinde. İlk buluşmamız baya komik oldu.
****
Normal bir çift olarak avm de buluşmuştuk. Hamburger yedikten sonra el ele sinemaya geçtik. Korku filmi seçtik yalnız. Elcin'e bakalım diye tutturmuştu. Ama Allah sizi inandırsın ben korkarım öyle şeylerden. Salonda bağırışlar mı dersiniz, Yağmur'un tırnaklarını koluma geçirmesi mi dersiniz kısacası her şey olmuştu. Filminde daha başında geri çıkmıştık. Korkumu belli etmemeye çalışmaktan da vazgeçip bir şişe suyu içmiştim. O değil de birde Yağmur benle dalga geçmez mi delirdim ya.
''Ay Sinan sende çok korkakmışsın.'' Derken kollarını göğsünün altında birleştirmişti. Ben derin nefes alıp ''Hahı... Bağırıp koluma tırnaklarını geçirende benim de mi hayatım?'' dediğimde bir anda gözlerinin içi parladı.
''Hayatım mı? Sen bana hayatım mı dedin?'' dediğinde sırıtmaya başladım.
''Sence hayatım değil misin? Başka ne diyecektim?'' dediğimde boynuma sımsıkı sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIM
ActionYağmur ailesini yedi yaşındayken kaybetmiş bir kızdı. Mavi gözleri acıya tutsak, aşka yabancıydı. Onun hayatı yılların verdiği acılarla beraber bir olmuş koca bir karanlığa hapsolmuştu. Çocukluğunun ona getirdiği nefret ve kayıplarla bir bütün olmu...