Melek okurlarım... Uzun bir aradan sonra ben geldim. Baya baya uzun oldu farkındayım. Ama yeni bölümünüz zor da olsa gelmiş bulunmakta. Hadi bakalım. Gerisi sizdeeeee.... 😅❤️
********
Miraç'ın gidişinden 1 saat sonra;
Akif'in anlatımıyla;
Hastaneden yavaş adımlarla çıkıyordum. Kendimi zorlamamaya çalışıyordum. Geçen hafta Emir'in bana çarpmasıyla oldukça sarsılmıştım. Her ne kadar koşabilecek durumda olmasam da durumum iyi sayılırdı.
Hastanenin çıkışında bekleyen abimi görmüştüm. Arabayla beni almaya gelmişti. Arabaya doğru ilerlerken çalan telefonumun sesiyle kendime gelmiştim. Elimi takım elbisemin cebine atıp telefonumu çıkardım ve ekranda 'Miraç Bey' yazısını görmemle telefonu açmam bir olmuştu. "Miraç Bey?" dedim tüm şaşkınlığımla telefonu açarken.
"Hastaneden çıktığın haberini aldım. Nasılsın?"
"İyiyim."
"Sana basit bir görev vereceğim."
"Tabi. Sizi dinliyorum." dediğimde olduğum yerde durmuştum. Doğan abim ise benim durduğumu farkedince kaşlarını çatmıştı. Elimle işaret parmağımı göstererek '1 dakika' demiştim.
"Gözün, kulağın Kayra'nın üstünde olsun. Hatta bedenen de yanında ol."
"Bir nevi koruması olacağım yani."
"Aynen öyle. Hiçbir yere tek başına gidemez. Özellikle Poyraz'a dikkat etmeni istiyorum. Emir'den gelecek tehlikelere karşı da Doğan da yanında olsa iyi olur."
"Siz ne zaman geleceksiniz?"
"Benden Kayra'ya bahsetmenize gerek yok. Sadece Emir'den dolayı ona gelebilecek zararlara karşı temkinli olmak için yanında olduğunu söylemeniz yeterli."
"Peki ya siz?" demiştim tekrar merakla.
"Ameliyatı oldum. Dün akşam uyandım. Şu anlık bu kadar. Kendinize dikkat edin." diyip cevap vermemi beklemeden telefonu kapatmıştı. Sıkıntıyla tuttuğum nefesimi vererek telefonumu geri koyup abime doğru yürüdüm. Arabadan inip sorar gözlerle bana baktığında;
"Miraç Bey, Kayra Hanım'ı ikimize emanet etti."
"Ne?" diye sorduğunda arabanın önünden geçip arabaya binmiştim. Abim de arabaya binince; "Gelmeyecek mi?" diye sordu.
"Muhtemelen gelmesi biraz zamana alacak gibi görünüyor." demiştim. Arabayı çalıştırdığında "Kayra Hanım'ın yanına gidelim." demiştim. Yola çıktığımızda torpido gözünü açıp içinde duran silahı ve şarjörü elime almıştım. Şarjörü silaha takıp belime koyacağım esnada yüzümü buruşturmuştum acıdan. Abim bunu farkettiğinde;
"Yavaş be oğlum."
"İyiyim ben." dediğimde silahımı belime koymuştum. Torpido gözünü kapatıp arkama yaslandığımda rahat bir nefes vermiştim.
"Seni eve bırakayım. Kayra Hanım'a ben göz kulak olurum." demişti abim. Beni çok severdi. Kılıma zarar gelsin istemezdi. Zaten kim kardeşini sevmezdi ki? Küçük yaşlarda kediyle köpek gibi birbirimizle didişirdik. Anne ve babamız bizi yurda bıraktıktan sonra birbirimize kenetlenmiştik. Aslında birbirimiz için ne kadar önemli olduğumuzu o zaman anlamıştık.
"Direkt Kayra Hanım'ın yanına gidelim." demiştim. Herhangi bir tepki vermemişti ve muhtemelen de bana onay vermişti. Yaklaşık on beş dakikalık yolculuğun ardından Kayra Hanım'ın spor salonuna varmıştık. Arabadan ilk önce ben inmiştim. Doğan da arabadan inince salona doğru ilerledik. Çalışma saatleri içerisindeydik. Kapı da haliyle açıktı. İçeri girdiğim anda Kayra Hanım'ın karşısındaki iki kişiyle dövüştüğünü görmüştüm. Ringde dövüşüyorlardı ama sert dövüşüyorlardı. Hızla belimdeki silahı alıp tavana bir el ateş etmiştim. Silah sesini duymalarıyla olduğu yerde kalakalmışlardı. Kayra Hanım gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAM MELEĞİ
Teen FictionYağmurdan kaçarken doluya tutulmak misaliydi O'nunki... Kayra'nın tek istediği sahil kenarında biraz hava almaktı. Öylece yürüyordu taa ki karşısından gelen eli silahlı adamları görene kadar... Kayra karşısındakilerin ona doğru koştuğunu fatketmesiy...