Akif'in anlatımıyla;
Saatler gece yarısına ulaştığında hepimiz teker teker dağılmaya başlamıştık. Miraç Bey ve Kayra hanım el ele sahilden ayrılıp birlikte arabaya binmişlerdi. Hayranlıkla onları izlerken yanıma Oğuz gelip;
"İzlemen bittiyse gidebiliriz." dediğinde yüzümdeki hayranlıkla bakan yüz ifadem gitmiş ve yerini sinire bırakmıştı. Bir insan nasıl bu kadar gıcık olabilirdi ki? Sinirle Oğuz'a dönüp;
"Benimle gelmek gibi bir planın yoktur umarım?" demiştim sorarcasına. Sol elini bana uzatıp elini açarken;
"Anahtarları ver, ben de seninle gelmeyeyim." dediğimde sözlerine aldırış etmeden arabaya doğru yürümüştüm. Tabiki de O'na anahtarlarımı verecek halim yoktu. Oğuz da beni takip ederek arabaya bindiğinde ben de binmiştim. Arabayı çalıştırıp Miraç Bey'in evine doğru yol almıştık. Miraç Bey'in kesin talimatı vardı. Eğer gecesi olumlu biterse bir kutlama yemeği yapacaktık. Muhtemelen evdeki hizmetçiler masayı hazırlıyordu. Doğan çoktan haber vermiş olmalıydı evdekilere.
Yirmi dakikalık yolculuğun ardından Miraç Bey'in evine gelmiştik. Arabayı park ettiğimde Doğan da yanıma park etmişti. Oğuz ile ben arabadan inmiştik. Doğan ile Melek Hanım da arabadan indiğinde Kayra Hanım'ın arkadaşları da gelmişti. Herkes bir bir eve girerken bahçede hazır olan masayı görmüştüm. Öncelikle herkes havuzun kenarında duran koltuklara yerleşmişlerdi. Masaya oturmak için Miraç Bey ve Kayra Hanım'ı bekleyecektik. Hava fazla soğuk değildi. Sonbahar mevsimine yeni yeni giriyorduk. Çimlere oturup sırtımı ağaca yasladığımda Doğan yanıma geliyordu.
"Nasıl hissediyorsun kendini? Ağrıların var mı?" diye sormuştu. En son Emir tarafından çarpılıp arabanın üstünden iki takla atıp yere düşmüştüm.
"Çok daha iyiyim." demiştim. O gün Kayra Hanım olmasaydı muhtemelen şu an bu kadar da iyi olamazdım. Kendisine olan borcumu nasıl ödeyebilirdim bilmiyorum. Yanımıza biri gelip bana seslenmişti;
"Akif Bey?" Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktığımda ise Kayra Hanım'ın arkadaşlarındandı. Doğan yanımdan kalkıp;
"Birkaç işim vardı, onları halledeyim." diyip yanımızdan uzaklaşırken bana seslenen kıza dönmüştüm.
"Kayra Hanım'ın arkadaşı?" diyip ayağa kalkmıştım. Karşımdaki kız elini uzatarak;
"Mira." dediğinde uzattığı elini sıkıp;
"Memnun oldum." demiştim. Mira'ya daha da dikkatli bakarak; "Seni bir yerden tanıyor muyum?" diye sormuştum. Elini çekip bir yeri işaret etmişti.
"Eylül'ün ikiziyim." dediğinde gösterdiği yere bakmıştım. Tabi ya Ilgın'ın sevgilisi olmalı. Olmalı ama sevgilisi Eylül müydü Mira mı?
"Yanlış anlamazsanız... Ilgın'ın sevgilisi---" diyemeden sözümü kesip tebessüm ederek;
"Eylül." demişti. Tam o esnada yanımıza Oğuz gelmişti. Mira elini benden çektiğinde Oğuz;
"Akif bir şeyler ters gidiyor." dediğinde Mira'ya bakarak cevap vermiştim.
"İnanır mısın... İlk kez her şey yolunda gidiyor gibi..." demiştim.
"Akif! Ters diyorum! Gidiyor diyorum!" diye sinirle konuştuğunda Mira bana;
"Ben en iyisi sizi yalnız bırakayım." diyip uzaklaşırken sinirle Oğuz'a dönmüştüm.
"Cidden mi yani? Biraz saygın da mı yok senin?" diye sorduğumda kaşlarını çatarak bana baktı;
"Ne için?"
"Güzel bir hanımefendi benimle konuşmaya çalışıyor ve senin yaptığına bak! Kızı resmen kovdun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAM MELEĞİ
Teen FictionYağmurdan kaçarken doluya tutulmak misaliydi O'nunki... Kayra'nın tek istediği sahil kenarında biraz hava almaktı. Öylece yürüyordu taa ki karşısından gelen eli silahlı adamları görene kadar... Kayra karşısındakilerin ona doğru koştuğunu fatketmesiy...