Öncelikle hepinize merhaba. ❤️😍
Kendimi özlettiğimin farkındayım. Aslında kendimi değil, bölümü özlettiğimin farkındayım ve öncelikle konuya birkaç açıklama getirmek istiyorum. Muhtemelen her birinizin aklında şöyle bir soru vardı: "Bu Emir Alaca denen üvey kardeş niye Kayra'ya bu kadar kafayı takmış durumda?" diye bir soru. Ve bu bölümde de bu soruya açıklık getirmiş olacağım. Aklınızda da soru işaretleri kalmamış olur en azından.
Hadi artık sözü fazla uzatmayayım. Hepinize iyi okumalar ama votelerinizi ve yorumlarınızı da eksik etmeyin.
********
6 GÜN ÖNCE:
Emir'in anlatımıyla;
Dersim erken bitmişti ve babamın şirketinin önüne arabamla gelip arabayı park ettim. Arabadan indiğimde şirketin dışında bekleyen güvenlikçilerden biri;
"Hoşgeldiniz Emir Bey." demişti. Onlara doğru yürürken aynı zamanda arabamın anahtarını güvenlikçiye doğru havadan atmıştım. Güvenlikçi anahtarı yakalayınca;
"Güzel bir yere park etmelerini söyle." diyip şirkete girmiştim. 'Hoşgeldiniz Emir Bey' diye karşılayan birçok insanların arasından geçip asansörün düğmesine bastım. Asansör açıldığında 18. katın düğmesine basıp kapının kapanmasını beklerken birinin seslendiğini duymuştum.
"Pardon, asansörü bekletir misiniz?" demişti. Bir kadın sesiydi ve topuklu ayakkabı sesi de git gide yakınlarken asansörün kapısını açık tutma düğmesine basmıştım. Ama ters giden birşey vardı ve kapı kapanıyordu. Asansörün kapısına bakıp tuşa defalarca basarken kadının sesini tekrar duymuştum. "Gerçekten mi? Bu kadar mı beklemekten acizsin yani!" demişti sinirle. Bastığım tuşa gözüm kaymıştı. Ah hadi ama! Kapatma tuşuna mı bastım yani? Asansör hareket etmişti. Gözlerimi kapatıp sakince derin bir nefes aldım ve asansörün 18. kata çıkmasını bekledim. Kısa bir bekleyişin ardından 18. kata çıkmıştım. Asansör açıldığında asansörden inip babamın odasına doğru yönelmiştim. Sekreteri ayağa kalkıp beni karşılamıştı;
"Hoşgeldiniz Emir Bey." dediğinde kapıya doğru ilerliyordum.
"Babam odasında mı?"
"Hayır efendim, toplantıda."
"Ne zaman biter?"
"Muhtemelen on dakikaya." dediğinde odaya girip kapıyı kapattım. Beyazın hakim olduğu büyük ve gösterişli bir odası vardı babamın. Tabi bir de patron olduğunu düşünürsek burası azdı bile. Gidip koltuğuna oturmuştum. Tam o esnada kapı tıklatılma sesi geldi.
"Gir!" dediğimde az önceki sekreter odaya girip;
"Babanız bir dosya istemişti. İzin verirseniz onu alabilir miyim?" diye sorduğunda başımla onaylamıştım. Yanıma gelip çekmeceleri açtı ve aradığı dosyayı bulmaya çalışıyordu. O, aradığı dosyayı bulmaya çalışırken benim de dikkatimi bir dosya çekmişti. Hisse senetleriyle ilgili bir dosyaydı. Tam çekmeceyi kapatırken durdurdum ve dosyaya uzanıp elime aldığımda sekreter de aradığını bulmuş olsa gerek; "İşte burada!" diyip dosyayı eline aldı ve odadan çıktı. Ben de elimdeki dosyayı açıp kağıtları okumaya başladım. Ben bu şirketin temelli bana kalacağını düşünürken burada yazana göre şirketin %65'lik bir kısmına sahiptim. Peki ya %35'i?
Birkaç sayfa daha çevirdiğimde babamın vasiyet mektubuyla karşılaşmıştım. Yaslandığım koltuktan doğrularak elimdeki dosyayı masanın üzerine koyup vasiyet mektubunu okumaya başlamıştım. Evlerin ve diğer birkaç şirketin bana kalması gerektiğinden söz ederken, en önemli şirket yani bu şirketin %65'ine sahip olabileceğim yazıyordu. %35'lik kısımda ise 'Kayra Akın' adındaki kızının söz sahibi olabileceğinden bahsediyordu. Kızının mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAM MELEĞİ
Teen FictionYağmurdan kaçarken doluya tutulmak misaliydi O'nunki... Kayra'nın tek istediği sahil kenarında biraz hava almaktı. Öylece yürüyordu taa ki karşısından gelen eli silahlı adamları görene kadar... Kayra karşısındakilerin ona doğru koştuğunu fatketmesiy...