Hisler

1.5K 110 88
                                    

"Kızı bırak!" demişti Emir sertçe. Galiba ortam git gide kızışacaktı.

"Melek Hanım ve Kayra Hanım'ın hayatına karşılık Hilal'in hayatı. Bence adil bir takas ne dersin?"

"Peki ya senin hayatın?" demişti Emir kaşlarını çatarak.

"Beni zaten bir kere öldürmeye çalıştın. İkincisini pek yadırgamam." dedi Akif umursamaz ses tonuyla. Şu an bütün hayatlar masaya serilmiş ve üzerinde kumar oynanıyor gibiydi. Peki ya takası kabul etmezse? Bir şeyler düşünmeliydim. En azından bir B planına ihtiyaç vardı. Arkamdaki adamın silahı omuriliğime  dayanıyordu. Onu alabilirdim aslında. Lakin alana kadar geç kalabilirdim ve ani hareket yaptım diye Emir de annemi vurabilirdi. Umarım bunlara gerek kalmadan takası kabul ederdi.

"Ben Kayra'yı öldürmek isterken aslında kime bulaştım?" diye sordu Emir şaşkınlıkla. Akif sırıtarak bu sorusunu cevapladı;

"Miraç Ege Aktaş." dediğinde Hilal kaçmak için hareket yapmıştı ama Akif kolundan sertçe tutup silahı kafasına iyice yaslayarak; "Bir daha deneme!" diyerek kızı uyarmıştı. O esnada Emir'in arkasındaki deponun kapısı açılmıştı. Gelen Ilgın'dı ve elindeki telefonla çekim yaparak içeri girmişti.

"Ilgın, ne yapıyorsun?" demiştim sertçe.

"Evet, şimdi karşınızda gördüğünüz kişi Emir Alaca. Kayra Akın'ın annesini kaçırdı ve suçüstü yakaladık." dediği anda Emir Ilgın'a doğru dönüp elindeki silahını ona doğrultmuştu.

"Hayır!" demiştim ama Emir çoktan silahını sıkmıştı bile. Ilgın'ın kalbine isabet alan kurşun Ilgın'ı yere sermişti. Yaşadığım şokun etkisiyle zar zor Ilgın'a doğru koşabilmiştim. Ilgın'ın yanına gidip yere diz çöktüm. Kesik kesik nefesler almaya çalışırken ağzından akan kanı görmüştüm. Kalbinin üstünde olan sağ elini tutarak;

"Ilgın?" demiştim yutkunarak. Gözümden yaşlar akmıştı. Kendime gelmeye çalışarak cebimden telefonu çıkarıp ambulansı aradım. Adresi verip kapattıktan sonra gözümdeki yaşları elimin tersiyle iterek konuştum. "İyi olacaksın, lütfen dayan." demiştim. Sesim olduğundan cılız çıkmıştı. Sol elindeki telefonu elime tutuşturarak;

"Emir'in işi bitti." demişti gülümseyerek;

" Düşünme bunları...  Ambulans gelmek üzeredir. Lütfen dayan." dememle yüzündeki gülümsemesi gitmişti. Gözlerime takılı kalmıştı. "Ilgın?" demiştim gözümden akan yaşı silerek. "Hayır, hayır!" diyerek göğsüne odaklanmıştım. Solunum hareketlerine bakmak için, tepki yoktu ve eğilerek kulağımı ağzına doğru yaklaştırmıştım. Artık nefes almayı bıraktığında Eylül koşarak içeri girmişti. Doğruldum ve iki adım geriye giderek yere oturdum. Öylece etrafa bakındım. Emir de şoktaydı. Akif Hilal'i bırakmış annemin yanına giderek ellerini çözmüştü. Annem ayaklarını çözmeye çalışırken Akif de yanıma geldi. Tam önümde durup yere diz çöktüğünde Emir korkuyla bana bakmıştı. Göz göze geldik ve hızla Hilal'in elinden tutarak depodan çıkarlarken kendime geldim. Akif'in elindeki silahı alıp ayağa kalkarken Ilgın'ın telefonunu cebime koyduğumda Akif;

"Kayra Hanım? Yapmayın!" dediğinde Emir'in arkasından koşarak depodan çıktım. Emir ve Hilal arabaya binmişlerdi. Uzaklaşırlarken silahı arabaya doğrultup bütün şarjörü boşaltmıştım. Arabanın camları kırılmıştı. Arka tamponuna birkaç kurşun girerken, lastiğin biri de patlamıştı. Elimdeki silahın kurşunları bitince öylece bakakalmıştım arkalarından. Elim hâlâ havadaydı. Akif koşarak yanıma geldi ve havada olan elimdeki silahı tutup aldı. Akif'e doğru döndüğümde Akif bana sarılmıştı ve işte o anda artık gözyaşlarımı tutamamıştım. Sırtımı sıvazlayarak; "Dök içini..." demişti. Hıçkırıklarımın arasında annemin sesini duymuştum.

YAŞAM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin