ÖZEL BÖLÜM!

1.5K 109 41
                                    


Melek okurlarım... Hepinize merhaba. 14 Şubat sevgililer gününüzü en içten dileklerimle kutlarım. ❤️

İyi okumalar...

.......

Miraç'a cevap vermek için cesaretimi toplayıp konuşacağım esnada Miraç telefonunu kapatmıştı. Gözümden akan tek bir damla gözyaşımı elimin tersiyle silip Akif'e bakmadan telefonunu ona uzatmıştım. Telefonunu aldığında Doğan'a doğru yürüyüp silahını geri vermiştim.

Kırılmıştım bir miktar. Ama bu sorun değil. Yine her zamanki gibi bunun da üstesinden gelebilirim. Gelebilirdim değil mi?

O esnada salona Beyza gelmişti. Beni görünce hızla yanıma gelip, "Neler oldu inanamazsın..."demişti büyük bir heyecanla. Ah Beyza... Asıl sen burada neler oldu inanamazsın. Ben bile inanamıyordum ki hâlâ.

"Buralara göz kulak olabilir misin?" diye sormuştum zar zor konuşarak.

"Neler oluyor?" diye sordu Beyza kaşlarını çatarak. Cevap veremeden salondan çıkıyordum. Arabama doğru yönelirken cebimden anahtarımı çıkardım. Bir anda olduğum yerde durmuştum.  Nereye gidecektim ki? Nerede içim rahat edecekti ki?

Miraç'ın kafasına ameliyat fikrini ben sokmuştum. Ve ameliyat olmaya karar vermişti. Yanında olmayı istemek muhtemelen benim hakkımdır diye düşünüyorum.

Arabama binip anayola çıkmıştım. Serkan Londra'da ameliyat ayarlamış ve muhtemelen gerisine karışmamıştı. Sonrasını ise bilse bilse babası bilebilirdi. Rüzgar'ın evine sürmüştüm arabayı. Miraç'ın evinde olacağını düşünmüyordum. Sonuçta oğlu gitti. Diğer oğlu da başka bir evde kalıyor. Babası da holdinglerden birinin başındadır muhtemelen. Rüzgar her ne kadar benden hoşlanmasa da babasının hangi şirkette olduğunun adresini verebilirdi herhalde, değil mi?

Yaklaşık yirmi dakikalık yolculuğun ardından Rüzgar'ın evine varabilmiştim. Neyseki Rüzgar'ın evinin önünde sadece iki koruma vardı. Arabayı tam evin önüne park edip arabadan indiğimde korumalar beline doğru yüklenmişlerdi. O esnada; "Rüzgar evde mi?" diye sordum.

"Kim soruyor?" demişti korumalardan biri. Kendi adımı söylesem muhtemelen beni görmeyi istemezdi.

"Beyza." demiştim. Koruma cebinden telefonunu çıkarıp Rüzgar'ı aramıştı.

"Rüzgar Bey, kapıya bir hanımefendi geldi. Adının Beyza olduğunu söylüyor."

"..."

"Hemen efendim." diyip telefonu kapatıp gülümseyerek kapıyı açtı ve; "Buyrun Beyza Hanım, Rüzgar Bey sizi içeride bekliyor." diyince sırıtarak evin bahçe kapısından içeri girmiştim. Fakat başka bir koruma yoktu. Şaşkınlıkla ardımdan kapanan kapıya baktım. Ne yani? sadece bir koruma mı? Peki Miraç'ın neden korumaları fazlaydı? Her neyse. Bunları sonra da düşünebiliriz.

Evin kapısı açıktı. Zaten daha önce de bu eve gelmiştim. Uzun bir koridordan yürüyüp koridorun sonunda bulunan salona doğru ilerledim. Ayakta kocaman gülümsemesiyle bekleyen bir adet Rüzgar görmüştüm. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Dudaklarımı birbirine bastırıp ciddi halime girecekken Rüzgar'ın yüzü bir anda sertleşmişti.

"Bana Beyza denildi."

"Kayra desem alır mıydın?" dediğimde sinirle gözlerini devirip koltuğa geri oturmuştu. "O çok değerli zamanını boşa harcamaya gelmedim."

"Niye geldin o halde?" diye sormuştu sehpanın üzerinde duran bardağına yönelirken. Aldığım kokuya göre de muhtemelen bitki çayı içiyordu.

YAŞAM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin